Başbuğ'un tutuklanmasına ilk yorumlar
Abone olCumhuriyet tarihinde bir ilk gerçekleşti ve eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ tutuklandı. Peki mahkeme kararının ardından kim ne dedi?
İnternet andıcıyla ilgili davada ifadesine başvurulan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında çıkan tutuklama kararı ile ilgili medyadan peşe açıklamalar geldi.
Gece geç saatlerde yaşananları canlı yayında değerlendiren gazeteciler şunları söyledi:
Star Gazetesi yazarı Mehmet Altan, bunun olması gereken bir olay olduğunu, Yunanistan'da bu olayın 1970'li yıllarda yaşandığını ve generallerin hepsinin cezaevine gönderildiğini Türkiye'nin ise olayı hep ertelediğini söyledi.
Mehmet Altan, yürütülen soruşturmada sanıkların dahi suçlamaları kabul ettiğini ve bunun baş sorumlusunun Başbuğ olduğunu ifade ettiklerini bu nedenle tutuklama çıkmaması halinde çok farklı bir durumun doğmasına yolaçabileceğini söyledi.
Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya ise Türkiye tarinde 2. kez bir genelkurmay başkanını tutuklandığını önceki tutuklamanın askeri ihtilale karşı çıktığı için tutuklandığını belirtirken Başbuğ'un tutuklanmasını beklemediğini, ayrıca bu konuma gelmiş bir kişinin adresinin belli olması ve kaybolmayacağı için farklı karar alınmasını beklediğini ifade etti.
Star gazetesinden Mustafa Karaalioğlu, Türk hukuku ve demokrasi açısından çok önemli bir dönem olduğunu bu davaların başka sıkıntılar olmadan atlatılması temennisinde bulunduğunu dile getirdi. Karaalioğlu, Türkiye'nin aynı dönemde 12 Eylül davasının da görüldüğünü, böyle bir dönemde tutuklama kararının çıkmasının da önemli olduğunu dile getirdi. "Bunlar yapılamaz denilen şeylerin yapılmaya başlandığını söyleyen Karaalioğlu 'Türkiye bu davalardan arınarak çıkması gerekiyor." dedi.
Star Gazetesi Yazarı Ergun Babahan İlker Başbuğ'un tutuklanmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi.
"Alt rütbeli askerler tutuklanırken Genelkurmay Başkanı'nın tutuklanmaması düşünülemezdi. İlker Başbuğ'un seçilmiş bir hükümete karşı bir çetecilik faaliyeti yürüttüğünü anlıyoruz iddianameye göre. Herkesin kendi görev alanı içinde kalması, gereken kimsenin hukuktan şaşmaması gereken bir döneme giriyoruz. Tabiki bir askerin böyle bir suçlama ile tutuklanması üzücü ama gelecek nesil için önemli bir adım."
İsmail Küçükkaya-Gazeteci
Şimdi bugün gazete yöneticileri ile birlikte bir istihbarat teşkilatındaydık. Sayın müsteşar Hakan Fidan ile uzun bir brifing oldu. Konular uzun uzun konuşuldu.Asker sivil ilişkilerinde tarihi bir dönem yaşıyoruz dedi. Necdet Özel'in bugün gazetelere yansıyan demeçleri vardı. İlginç bulduğum bir kısım vardı.Genelkurmay başkanı son aylarda emniyet güçleriyle ifadesini kullandı.Tarihi önemde bir cümle bu. İlginç ve dramatik bir durum ve üzücü bir taraftan. Bu durumun bazı çevreler tarafından sevinçle karşılandığını görüyorum ama bence üzüntü verici bir durum orgeneral birinin tutuklanması. Ben yaşadıklarını şahsen anladım. Hukukun verdiği karar önemlidir. Herkes gibi saygılı olmak durumundayız.
Sait Kayasu - Emekli Savcı
Öncelikle bu olay hukuk çevrelerinde beklenen bir şeydi. Tutuklama sürpriz değil. Tutuklama haklı mıdır? Değil midir? Bilmiyoruz. Bu dava sürecinin sonucunda ortaya çıkacak. Davada tutuklu olan sanıklar İlker Başbuğ'un emir komuta zincirinde olan kişiler. Dolayısıyla teknik olarak olması gereken şey buydu.
Hasan Celal Güzel
(Sabah Gazetesi yazarı)
İlker Başbuğ internet andıçı konusundaki ıslak imzalı belgeye kağıt parçası demişti. Şimdi ise o kağıt parçası yüzünden tutuklandı. TSK'nın en başında bulunan bir ismin tutklanması üzücü. Ama eskiden bırakın bir generali tutuklamayı, gözünün üstünde kaşın var demek bile mümkün değildi. İlk defa yargının bağımsızlığı ve demokratik hukuk devletinin gerekleri yerine geliyor.
Bu internet andıçı gide gele ortaya çıktı ki belki de onun tarafından emredilerek yapılmış. En azından haberi olduğu belli. Ben tutuklanmasını son derece normal karşılıyorum.
Hüseyin Kocabıyık
(Yeni Asır Gazetesi köşe yazarı)
İnternet andıçı meselesinde hukuki süreç ilerleyip deliller ortaya çıkmaya başlayınca İlker Başbuğ gereksiz savunma hatalarına düştü.
Sonra toplum internet andıçı ile karşılaştı. Bakın 13 Nisan 2009 yılında Mehmet Haberal tutuklandı. Süleyman Demirel havaalanına kadar gelip Haberal'ı uğurladı. Başbuğ o gece Demirel'i arıyor, üzüntüsünü dile getiriyor. Ve hemen bir gün sonra 14 Nisan günü internet andıçı talimatını veriyor veya teklifini onaylıyor.
Genelkurmay Başkanı hükumet aleyhine yayın yapacak internet siteleri kurulması talimatını rahatça verebiliyor. Üstelik darbeci bir general olmamasına rağmen... Niçin yapıyor bunu? Çünkü içinde askeri vesayetin hala sürdüğüne dair bir inanç var. Yani Başbuğ eski alışkanlıklarının kurbanı oluyor.
Mahmut Övür
(Sabah Gazetesi yazarı)
Bu süreç 12 Eylül ile hesaplaşmayla da devam edecek. Sıcak tarihiyle yüzleşmeye öncelik veren Türkiye'de 28 Şubat süreci de, e-muhtıra'yı yazan Yaşar Büyükanıt da gündeme gelecektir.
Askeri yapı başka bir şeydir, siyasi yapı başkadır. Bunları ayrıştırmak askeri cılızlaştırmak sayılmamalı. Ben temelde ne zaman ki genelkurmay başkanları siyasi konularda fikir beyan etmezse işte o zaman siyaset biter diye düşünüyorum.
Mustafa Akyol
(Star Gazetesi yazarı)
Burada önemli olan tutuklama tasarrufunun kullanılması. Ve ben çok fazla tutuklama olduğu, çok sayıda davada da tutuklamaların fazla sayıda olduğunu, elektronik kelepçelerle davaların tutuksuz sürebileceğini düşünüyorum. Hele ki İlker Başbuğ gibi bilinen, kaçmayacak, delilleri karartma ihtimali olmayan bir insan tutuklanmadan yargılanmalıydı. Yanlış buluyorum.
Fikret Bila
(Milliyet Gazetesi Ankara temsilcisi)
Tutuksuz yargılanmalıydı. Delillerin karartılması söz konusu değil çünkü zaten aylardır süren bir davanın ortasında bir süreç. Ancak yargıçın böyle düşünmediği anlaşılıyor. Tabii genelkurmay başkanının sembolik değeri de vardır. Silahlı kuvvetlerin bir numarasını terör örgütü kurmakla suçlamak da önemli bir ithamdır. Tutuksuz yargılama yoluna gidilmesi bence uygundu ama yargıcın kararı başka oldu.
Nuri Elibol
(Türkiye Gazetesi yazarı)
Türkiye sivil asker ilişkilerinin yürütülmesinde ciddi mesafeler kat etti. Bu nedenle bu Türkiye'de bir ilktir. Eskiden telaffuz etmek bile mümkün değildi. Tabii silahlı kuvvetler keşke kendi asli görevi olan yurt savunmasına, terörle mücadeleye tüm gücünü harcayıp böyle suçlamalar hiç olmasaydı. Ben üzülüyorum ama kimsenin de rütbesi ve konumu gozetilerek farklı muamele görmesine de karşıyım.
Muharrem Sarıkaya
Habertürk ise Türkiye tarinde 2. kez bir genelkurmay başkanını tutuklandığını önceki tutuklamanın askeri ihtilale karşı çıktığı için tutuklandığını belirtirken Başbuğ'un tutuklanmasını beklemediğini, ayrıca bu konuma gelmiş bir kişinin adresinin belli olması ve kaybolmayacağı için farklı karar alınmasını beklediğini ifade etti.
Nazlı Ilıcak
Sabah Gazetesi, Başbuğ'la ilgili suçlamanın Başbuğ'dan çok Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 'Ülkeyi korumak' mantığının bir bir tezahürü olduğunu belirterek 'Komutanlar ülkeyi koruduklarını sanıyor. Darbe ülkenin geleneği içinde var' deniyordu. Artık bu yok denildi. İlker Başbuğ kendini suçlu görmeyebilir çünkü bunu kendi görevi görebilir. Ancak suç işlenmeye devam edildi." dedi. Ilıcak, bu olayın İnternet andıcından ziyade İrtica ile Eylem Planı'nın bir bölümü olduğunu emir komuta zinciri içinde iktidarı yıpratmak, 28 Şubat sürecinde olduğu gibi farklı bir yapılanma getirmek amaçlanıyordu. Bu iddianamelerin bir bölümünde İlker Başbuğ, diğer bölümünde ise Yaşar Büyükanıt var." dedi.
Mustafa Karaalioğlu
Star Gazetesi
Türk hukuku ve demokrasi açısından çok önemli bir dönem olduğunu bu davaların başka sıkıntılar olmadan atlatılması temennisinde bulunduğunu dile getirdi. Karaalioğlu, Türkiye'nin aynı dönemde 12 Eylül davasının da görüldüğünü, böyle bir dönemde tutuklama kararının çıkmasının da önemli olduğunu dile getirdi. "Bunlar yapılamaz denilen şeylerin yapılmaya başlandığını söyleyen Karaalioğlu 'Türkiye bu davalardan arınarak çıkması gerekiyor." dedi.
Mustafa Mutlu
Vatan gazetesi
Vatan yazarı Mustafa Mutlu'ya göre ok yaydan çıktı. Yazar bugünkü köşesinde 'sırada kimler var?' diye sorduktan sonra yazısına şöyle devam etti:
"Ok yaydan çıktı; bu saatten sonra 28 Şubat ve 27 Nisan süreçlerinde adı geçenlerin ve imzası bulunanların yargılanmaları işten bile değil... Bu da demektir ki; topun azında en az iki eski Genelkurmay Başkanı ve çok sayıda emekli kuvvet komutanı bulunuyor... Tek dileğimiz; bu soruşturmaların ve davaların Ergenekon’da olduğu gibi “yılan hikayesi”ne dönmemesi ve adaletin biran önce tecelli etmesi...
Biliyorum şaşkınsınız... Ve belki de yüzlerce yazardan, hukukçudan, siyasetçiden, akademisyenden, bürokrattan ve sivil toplum örgütü yöneticilerinden sonra sıranın ilk kez bir Genelkurmay Başkanı’na gelmiş olmasından dolayı endişelisiniz... Bundan sonra olabilecekleri düşünmek bile istemiyorsunuz... Şuandaki düşünceniz ve tepkiniz ne olursa olsun; lütfen sadece gerçekleri anlamaya odaklanın... Bana göre ilk planda ihtiyaç duyduğumuz tek şey bu..."