Başbuğ ağlama duvarında Fatiha okumuş
Abone olİlker Başbuğ'un mahkemede de sorulan ağlama duvarı fotoğrafı çok konuşulmuştu. Başbuğ o duvarda Fatiha okumuş.
Ergenekon davasında müebbet hapis
cezası alan Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ,
avukatı aracılığıyla yazılı açıklama yaptı.
Başbuğ İsrail'deki ağlama duvarı önünde
çekilen fotoğrafının perde arkasını anlattı ; 'Orda Fatiha
okudum'
"Bize yapılan kara propagandadır" şeklinde
başlayan Başbuğ'un açıklamasındaki ağlama duvarındaki fotoğrafına
ilişkin bölüm şöyle;
"FATİHA SURESİNİ OKUYARAK DUA
ETTİK"
"2008 yılı Ağustos ayında Genelkurmay Başkanlığına atandırılmam
beklenmekteydi. Haziran ayı içerisinde, bu atamayı engellemeye
yönelik, medya üzerinden, birileri tarafından bir 'karalama
kampanyası' başlatıldı.
12 Haziran 2008 günü, Kudüs'teki Ağlama Duvarında çekilen
fotoğraflar bir gazetede yayımlandı.
Osmanlı İmparatorluğu'nun zamanında tamir ettirerek
koruduğu Ağlama Duvarını ziyaret esnasında, Fatiha suresini
okuyarak dua ettik.
MESCİDİ AKSA'YI DA ZİYARET ETTİM
AMA
O FOTOĞRAFLARI GÖREN
YOK
Daha sonra da Mescid-i Aksa'yı ziyaret ettik. Biz Müslümanlar için
ayrı bir önemi olan bu cami de dua ederken çekilmiş
fotoğraflarımızda var, ancak kendilerinde insanların inançlarını,
imanını sorgulama hakkını görenler, bu fotoğrafları görmediler.
Ağlama duvarında çekilmiş bu fotoğrafları, kara propaganda amaçları
için kullananlar, her sıkıştıklarında bu fotoğraflara dört elle
sarıldılar. İftiralarına, hakaretlerine devam ettiler"
"DÜĞMEYE BASILMIŞ GİBİ BİR GÜN SONRA GERÇEKLEŞTİ"
"Hakaret ettikleri kişinin, belki de ilk defa, Türk Ordusunun en
yaygın adlarından birinin de 'Peygamber Ocağı'
olduğunu dile getirmiş olmasına da kulaklarını tıkadılar. Çünkü
onlar, kör ve sağırdırlar. Bu iftiracıları Allah'a havale etmenin
yanında, yasal zeminde de mücadelemiz devam etmektedir ve
edecektir.
BEN BİLE 'BORU' TABİRİNİ KULLANDIĞIMA
İNANIR OLDUM
"Diğer bir örnek ise, Poyrazköy'de yapılan kazılarda gömülü olarak
bulunan beş adet boş kullanılmış law'a tarafımdan 'boru' denildiği
iddiasıdır. Bu söylem insanların aklına o kadar
yerleştirildi ki, ben bile 'boru' tabirini kullandığımı
sanıyordum; ta ki daha sonra yapılan bir araştırma
sonucunda, 'boru' tabirini benim değil bir siyasi liderin kullanmış
olduğunu öğreninceye kadar. (... ) Benim “boru'
demediğimi bilerek, hala bu konu üzerinden polemik yapmak,
en hafif deyimiyle 'ahlaksızlıktır'!
TÜRK HALKI NE
DİYOR?
"Yapılan bir anket de Türk halkının yüzde 70'nin 26. Genelkurmay
Başkanı'na terör örgütü yöneticisi ve darbeci suçlamasını
vicdanen ve aklen kabul etmediğini gösteriyor.
Çünkü, toplum 26. Genelkurmay Başkanı'nı tanıyor ve hukuk yönünden
de, internet sitelerini kapattıran kişilerin 'kara propaganda'
yaptıkları suçlamasıyla cezalandırılmalarına insanların gönülleri
hiç razı olmuyor.
Her şeyden önemlisi de, bir genelkurmay başkanına
savcıların 'terörist, terör örgütü yöneticisi'
iddiasında bulunması, hâkimlerin de bu iddiayı kabul etmesi, iddia
konusu cebir ve şiddet kullanarak hükûmeti ortadan kaldırmaya veya
görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs
suçlamasının; doğrudan muhatabının hayret, şaşkınlık ve hatta
öfkeyle karşıladığı bu durumu, dış kamuoyu da gülünç ve akıldışı
bulmaktadır.
GENELKURMAY BAŞKANINA TERÖRİST
DENİLMESİ...
Kamuoyunda bu açıdan büyük bir öfke ve isyan vardır. Bu durumdan
rahatsızlık duyanlar, kamuoyunu aksi yönde etkilemeye
çalışmaktadırlar. Onlar, 26. Genelkurmay Başkanı'na terörist
denilmesinin nedeni olarak TMK'nun 2. maddesini gösterdiler. Oysa,
bu söylem gerçeği tam olarak yansıtmamaktadır. Çünkü, 26.
Genelkurmay Başkanı hakkında açılan davada, TCK'nun “silahlı örgütö
başlığı altındaki 314. maddesinden de suçlama bulunmaktadır.
Dolayısıyla onların dediği gibi TMK'da yeni bir düzenleme yapılsa
bile, 314. maddeden de dava açılmış olması nedeniyle 26.
Genelkurmay Başkanına 'terör örgütü yöneticisi' söyleminde bir
değişiklik olmaz"
"BİZLERİ YIKAMAYACAKLAR"
(...) En son olarak da, bir gazetenin asılsız haberine dayanarak
22 Ekim 1993 günü Tuğg. Bahtiyar Aydın'a 'Lice'ye git'
emrinin tarafımdan verildiği yalanına dört elle
sarıldılar. Tuğg. Aydın beraberindekilerle, Lice'nin güneyinde
planlanan bir operasyonu yönetmek üzere Lice'ye saat 06.30-07.30
arasında hava yoluyla intikal etmiş idi. Lice güneyine planlanan
operasyon başladıktan sonra, 09.30 civarında Lice olayları başladı.
Tuğg. Aydın saat 11.45'de yaralandı ve maalesef kurtarılamayarak
şehit oldu.
Bizlere ne kadar yapmadığımız şeyleri yaptınız deseler de,
ilgimizin olmadığı ve olamayacağı hususlardan sorumlu tutmaya
çalışsalar da, bir fotoğraf veya bir görüşme üzerinden
iftira atsalar da, haksızlık ve eziyet etseler de, bizleri
yıkamayacaklar.
Çünkü, bir şeyi unutuyorlar: Bizler 'ebedi başkomutanımız'
Mustafa Kemal Atatürk'e gerçekten yürekten inanan ve bağlı olan
generalleriz, amiralleriz, subaylarız, astsubaylarız!"