Başbakan'ın ikiz politikası
Abone olIşık, Başbakan'ın oy almak için imam hatip kozunu nasıl kullandığı ile Kıbrıs konusundaki tavrına dikkat çekiyor.
Halka ve Olaylara Tercüman Gazetesi'nin yazarı Metin Işık,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim meydanlarında, oy alabilmek
için imam hatip kozunu nasıl kullandığını ve Kıbrıs konusunda
izlediği tavrına dikkat çekiyor. İşte Metin Işık'ın yazısı: Arınç'a
çağrı ve ikiz politika bumerangı Yaşanan olayların etkisiyle belki
farkında değiliz ama AK Parti ve Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan son iki aydır ilginç bir tavır içinde. Aynı konularda,
özellikle Kıbrıs ve Denktaş ile ilgili olarak taban tabana zıt,
'ikiz bir politika' izliyor. Başbakan Erdoğan 'istikrar adına' oy
istediği seçim meydanlarında bazen 'imam hatip sorunu çözülecek'
cümlesini araya sıkıştırıyor. Saadet Partisi'ne ve Erbakan'a
kayması muhtemel asker oyları engellemek için, eski yol arkadaşları
ile, tabir yerindeyse adeta sinyalleşiyor. Seçim sonunda işine
geldiği, zaman konuyu imam hatip sorununun çözülmesini bekleyen
sessiz çoğunluğun siyasi isteği haline getirerek, kamuoyuna 'İmam
hatip sorununu çözeceğimi anlatarak güçlendim' diyecek. Böylece bir
zamanlar, 'bir kısım' dediği medyanın da büyük yardımıyla 'ekonomik
ve siyasi istikrar adına' AK Parti'ye oy veren insanları
küstürecek. İşine gelmediği zaman da imam hatip ve başörtüsü
mağdurlarına karşı 3 Kasım seçimlerinden sonra olduğu gibi, 'ne
yapayım sistem size karşı. Biraz daha sabır' kozunu oynayacak. Bu
politikayla da imam hatip ve başörtüsü sorunu da siyasallaşmaktan
kurtulamayacak. Vah ki vah... İkiz politika Kıbrıs'ta da sürüyor.
Başbakan Erdoğan ABD başta olmak üzere dış temaslarında, 'Kıbrıs
sorununu mutlaka çözeceğim' mesajı, hatta sözünü veriyor. Denktaş'ı
sürekli hırpalatıyor, hırpalıyor. Sorumluluğu üzerinden atmak
istediği zaman da, 'Kıbrıs'ta Sayın Denktaş'ın dediği olur'
mesajını vermekten de geri durmuyor. Denktaş hırpalanıyor Kısaca
Denktaş'ı hırpalanıyor. Hükümet, 'TSK'da bile Denktaş'ı
destekleyenler, desteklemeyenler var' ayrımını güçlendirecek
görüntüsü veriyor. MGK toplantılarına başkanlık eden Cumhurbaşkanı
Sezer Kıbrıs Zirvesi'ne davet edilmiyor. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü
Sermet Atacanlı, 'davet yok' diyor. Dışişleri başta olmak üzere
hükümetin gerekçesi ise ilginç: 'Sayın Cumhurbaşkanı icranın içinde
değil.' Ama hükümet dörtlü zirveye Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Hilmi Özkök'ü davet ediyor. Sancılı ve gecikmeli başlayan önceki
günkü zirvede de yaşanan 'ikiz siyasi tavır', ihtimal vermemekle
birlikte akla ister istemez şu soruları getiriyor: 1- Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ile Denktaş ve destekçileri karşı
karşıya mı getirilmek isteniyor? 2- AB havucu ve ABD sopası ile
Özkök ve komuta kademesinden farklı bir düşünce noktasına mı
çekilmek isteniyor? Terfi ayı ağustos yaklaşıyor, İnanmak istemeyiz
ama yoksa terfi sırası gelen bazı subayların emekliliği mi
hedefleniyor? Bazı sol çevreleri memnun etmek adına. 3-
İsviçre'deki dörtlü görüşmelerin Başbakanlar bölümü 28 Mart
sonrasında olacak. Muhtemelen 29 Mart veya 1 Nisan sabahı Kıbrıs'ta
tartışmalı bir uzlaşma çıkacak. Erdoğan o uzlaşmayı aldığı yüksek
oyla meşrulaştırmaya mı çalışacak? Böylece 28 Mart'ta AKP'ye oy
verecekler için Kıbrıs'ta bir oldu bitti ile 29 Mart sabahı bir
siyasi de facto durumu ortaya çıkarsa sakın şaşırmayın... TBMM
Başkanı Bülent Arınç'a da bir çağrımız var. Kıbrıs ile ilgili
duyarlılığınız biliniyor. Lütfen 28 Mart öncesi KKTC Cumhurbaşkanı
Rauf Denktaş'ı konuşmacı olarak TBMM'ye davet edip, tarihe bir not
düşmesine katkıda bulunun. Bu TBMM üyelerinin de hakkıdır.
Çocuklarımız da Kıbrıs görüşmelerini gazete sayfalarından değil,
TBMM tutanaklarından öğrenmiş olur.