Başbakan’ın gözyaşları
Abone olBaşbakan Erdoğan, Ülke TV’de katıldığı Sıradışı Özel programında gözyaşlarını tutamadı. Başbakan Erdoğan’ın gözyaşları programın sonu oldu. ...
Başbakan Erdoğan, Ülke TV’de katıldığı Sıradışı Özel programında
gözyaşlarını tutamadı. Başbakan Erdoğan’ın gözyaşları programın
sonu oldu.
KLİBİ İZLERKEN GÖZYAŞLARINA BOĞULDU
Başbakan Erdoğan, Mısır’da İhvan Lideri Muhammed El Biltaci’nin,
darbeci askerler tarafından öldürülen kızı Esma için yazdığı
mektubun şair Dursun Ali Erzincanlı tarafından seslendirildiği
klibi izlerken gözyaşlarına boğuldu.
Mısır’da İhvan Lideri Muhammed El Biltaci’nin 17 yaşındaki kızı
Esma, asker tarafından açılan ateş sonucunda hayatını kaybetmişti.
Bunun üzerine Esma’nın babası kızına bir mektup yazarak duygularını
paylaşmıştı. Sanatçı-şair Dursun Ali Erzincanlı tarafından şiir
olarak seslendirilen klip, Ülke TV’de Sıradışı Özel programında
Başbakan Erdoğan’a izlettirildi. Klibi izleyen Başbakan
gözyaşlarına boğuldu.
Başbakan’ı ağlatan mektup şöyle:
"Sevgili kızım ve değerli öğretmenim...
Sana elveda demiyorum bilakis yarın görüşmek üzere. Başı dik
tuğyana isyan ederek yaşadın. Tüm engelleri reddederek hürriyete
sınırsızca aşık oldun. Bu ümmet, uygarlıkta hak ettiği yeri
alabilsin diye onu yeniden diriltmek ve inşa etmek için sessizce
yeni ufuklar arıyordun. Akranlarının uğraştığı işlerle meşgul
olmadın. Her zaman derslerinde birinci olmana rağmen öğrenmeye olan
açlığın dinmedi.
Bu kısa hayatta sohbetine doyamadım. Vaktim, mutlu olacak ve
eğlenecek kadar geniş değildi. Rabiatul Adeviyye’de son kez bir
araya geldiğimizde, "Sen bizimle olduğunda bile bizden ayrısın"
diyerek bana olan sitemini dile getirmiştin. Ben de sana, "Bu hayat
birbirimize doyacak kadar geniş değil. Birbirimize doyalım diye
Allah’tan cennetinde bize bu sohbeti vermesini temenni ediyorum"
demiştim.
Sen şehit olmadan iki gün önce seni rüyamda gelinlikler içinde
gördüm. Bu dünyada eşi benzeri olmayan bir güzellikteydin. Yanıma
sessizce oturduğunda sana, "Bu gece senin düğün gecen mi" diye
sordum. Sen de "Düğünüm akşam vakitlerinde değil öğlen olacak"
demiştin. Çarşamba günü, öğlen vakti şehit olduğun haberi bana
ulaştığında, senin rüyamda bana ne demek istediğini anlamış oldum.
Allah’tan seni şehit olarak kabul etmesini niyaz ettim. Ve
şehadetin, bizim haklı olduğumuzu ve düşmanımızın da batılın ta
kendisi olduğu inancımızı pekiştirdi.
Son vedanda yanında olamamam, son bir kez seni görememem, alnına
son bir öpücük konduramamam ve senin cenaze namazını kıldırma
şerefine nail olamamam beni derinden üzdü. Beni bunları yapmaktan
alıkoyan, ölümden veya karanlık hücerelerden korku değil, uğruna
canını verdiğin davayı (devrimin hedeflerine ulaşması)
sürdürebilmekti.
Zalimlere karşı başın dik (göğsünü gere gere) direnirken gaddar
kurşunlar göğsüne saplandı ve ruhun yüceldi. Ne kadar güzel bir
azmin ve terbiye edilmiş bir nefsin vardı. İnanıyorum ki, sen
Allah’a verdiğin söze sadakat gösterdin, Allah da sana verdiği
söze... Öyle ki, şehadet şerefini bize değil de sana bahşetti.
Son olarak, sevgili kızım ve değerli öğretmenim...
Sana elveda demiyorum bilakis görüşmek üzere.. Buluşmamız, yakında
peygamber ve ashabıyla birlikte Havz-ı Kevser’de olacak. Sonsuz
kudret ve hükümranlık sahibi Allah’a yakın, O’nun nezdinde değerli
ve şerefli bir konumda. Ayrılmamak üzere, birbirimize doyma
temennilerimizin gerçekleşeceği bir buluşma".
(İHA)