Başbakan’dan Millete Hizmet Yolunda konuşması
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Cumhuriyetimiz, belli bir zümrenin, belli bir çevrenin, elit bir kesimin değil, bu topraklar üzerinde yaşaya...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Cumhuriyetimiz, belli bir
zümrenin, belli bir çevrenin, elit bir kesimin değil, bu topraklar
üzerinde yaşayan istisnasız herkesin eseridir” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Millete Hizmet Yolu” konuşmasında
gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Ekim ayı
içerisinde idrak edilen Kurban Bayramı’nın tekrar ülkeye, millete,
tüm İslam alemine ve insanlığa hayırlı olmasını niyaz eden Başbakan
Erdoğan, “Rabbim’den, bizi nice Bayram-ı Şeriflere ulaştırmasını;
ailemizle, sevdiklerimizle, tüm gönül dostlarımızla, huzur ve
afiyet içinde nice bayramlara eriştirmesini temenni ediyorum.
Sizlerden de, bayram boyunca hatırladığınız, muhabbetiniz kadar
yardımlarınızı da paylaştığınız ihtiyaç sahiplerini bayram
sonrasında da hatırlamanızı, her fırsatta yoksulların, yolda
kalmışların halini sormanızı, kapılarını çalmanızı özellikle rica
ediyorum” ifadesini kullandı.
Kurban Bayramı’nı buruk geçiren başta Suriye, Mısır, Filistin,
Somali, Irak, Afaganistan, Myanmar’daki insanlar olmak üzere,
yeryüzündeki tüm mazlum ve mağdurları da her daim hatırlarda
tutulmasını, dualarda onlara yer verilmesini isteyen Başbakan
Erdoğan, “Sizler de çok çok iyi biliyorsunuz ki, acılar,
paylaştıkça azalır, sevinçler, paylaştıkça çoğalır. Türkiye’nin
dost ve kardeşleri, tarih içinde bizim yaşadığımız acıları
yüreklerinde hissettiler ve bizim acılarımızı paylaştılar. Kurtuluş
Savaşımız zaferle sonuçlandığında, Cumhuriyetimiz ilan edildiğinde,
tüm bu coğrafyadaki kardeşlerimiz bizim sevincimizi paylaştılar ve
sevincimizi çoğalttılar. Bundan yaklaşık 100 yıl önce, Erzurum,
Kars, Trabzon, Gaziantep, İzmir, İstanbul işgal edildiğinde,
biliniz ki, Pakistan’dan Arjantin’e kadar yeryüzündeki tüm
kardeşlerimiz gözyaşı dökmüşlerdi. Bizim muzaffer olmamız, selamete
erişmemiz için, yine aynı coğrafyada, eller semaya açılmış, dualar
edilmiş, en yoksullar bile sofralarından artırdıklarını,
gönüllerinden kopardıklarını bizlere ulaştırmışlardı. Dost ve
kardeşlerimize vefa göstermek, milletçe bizim boynumuzun borcudur.
Biz zor şartlar altında olduğumuzda onlar nasıl imdadımıza
yetiştilerse, bugün zor şartlar altında olanlara el uzatmak da
bizim milli vazifemizdir. Devlet olarak, tarihin üzerimize
yüklediği bu vazifeyi hakkıyla yerine getirmenin mücadelesini
verirken, siz aziz milletimizin de en azından dualarınızda mazlum
kardeşlerimizi anmanızı, onlar için kurtuluş dilemenizi özellikle
rica ediyorum” diye konuştu.
“1915 ÇANAKKALE’DE KAZANDIĞIMIZ MUHTEŞEM ZAFER, CUMHURİYETİMİZİN
ADETA BİR GİRİZGÂHIYDI”
Cumhuriyetin 90. yıldönümünün büyük bir coşkuyla, büyük bir
heyecanla kutlandığının altını çizen Başbakan Erdoğan, Cumhuriyetin
90. yıldönümünün, 76 milyon vatandaşa, ülkeye, aziz millete kutlu
olmasını gönülden temenni ettiğini söyledi. Erdoğan, “Bizlere
Cumhuriyet yolunu açan Kurtuluş Savaşı şehitlerimizi, Cumhuriyet
tarihi boyunca verdiğimiz şehitlerimizi, tarihimizin tüm
şehitlerini bu vesileyle rahmet ve minnetle yad ediyorum. Başta
Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, Cumhuriyetimizin kurucularını ve
ebediyete irtihal etmiş olan gazilerimizi de minnetle
anıyorum.Cumhuriyetimizin 90. Kuruluş Yıldönümü vesilesiyle, şu
hususu burada özellikle vurgulamak istiyorum.Cumhuriyetimizin
ilanına giden yol, gerçekten zor, meşakkatli, fedakarlık isteyen
bir yoldu.Aslında, 1915 Çanakkale’de kazandığımız muhteşem zafer,
Cumhuriyetimizin adeta bir girizgâhıydı. Çanakkale’de kazanılan
zaferle, milletimiz yeniden özgüven kazanmış, bir ve beraber
olduğunda nasıl büyük destanlar yazabileceğini, üzerine gelen,
dönemin en güçlü ordularını göğsündeki imanla nasıl
durdurabileceğini görmüş ve anlamıştı.Çanakkale’de yazdığımız
kahramanlık destanı ve sergilediğimiz birlik, Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nin de ruhunu ve özünü teşkil etti” şeklinde konuştu.
“HİÇ KİMSE DIŞARIDA BIRAKILMIYORDU”
23 Nisan 1920’de Ankara Ulus’taki eski Meclis binası önünde çekilen
fotoğrafa dikkat çeken Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam
etti:
“Daha önce de bir vesileyle hatırlattığım önemli ve anlamlı bir
fotoğraf karesini burada siz aziz milletimizin tekraren
dikkatlerine sunmak istiyorum. 23 Nisan 1920’de, Ankara Ulus’ta,
Eski Meclis binası önünde çekilen bu fotoğrafta, Meclis’imizin
açılış törenleri esnasında, Gazi Mustafa Kemal ve çevresindekiler,
ellerini semaya açmış, dua ediyorlar. Meclisimizin açılış tarihi,
Gazi Mustafa Kemal tarafından özellikle bir Cuma gününe denk
getirilmişti. Cuma günü, Hacı Bayram Veli Camii’nde Cuma namazı
kılınmış, Hatm-i Şerifler, Buhari-i Şerifler okunmuş, hatmedilmiş,
Mevlitler okunmuş, ardından, Sancak ve Peygamberimizin Sakal-ı
Şerif’i alınarak eski Meclis binasına gidilmişti. Orada da dualar
edilmiş, kurbanlar kesilmiş ve Meclis çalışmalarına başlamıştı.
Dikkatlerinizi çekiyorum: 23 Nisan 1920’de açılan Meclisimiz, tıpkı
Çanakkale Savaşımızda olduğu gibi, Türkiye’nin her bölgesinden, her
vilayetinden, her etnik unsurdan, her inançtan temsilcileri
ağırlıyordu. Meclisimiz, bütün renkleriyle, bütün zenginlikleriyle,
tam bir Türkiye fotoğrafı arz ediyordu. Hiç kimse dışarda
bırakılmıyordu. Hiç kimseye ikinci sınıf muamelesi yapılmıyordu.
Kimse horlanmıyor, kimse aşağılanmıyordu. Misak-ı Milli sınırları
içinde yaşayan herkes o Meclis’te temsil ediliyor, herkesin
görüşüne, önerisine, eleştirisine kulak veriliyordu. İşte,
Meclisimizin açılışından yaklaşık 3,5 yıl sonra, 29 Ekim 1923’te
Cumhuriyetimiz ilan edildi. Tıpkı Çanakkale Zaferimiz gibi, tıpkı
Meclisimizin teşkili gibi, Cumhuriyet de, Türkiye’nin tüm
renklerini ihtiva eden bir ruh ve anlayışla bina edildi.”
“CUMHURİYETİN SAHİBİ, CUMHURDUR; İSTİSNASIZ OLARAK SİZLERSİNİZ”
90 yıllık süreç içinde, zaman zaman, kimilerinin öne çıkıp,
kendilerini Cumhuriyetin tek sahibi gibi göstermelerinin
Cumhuriyete zarar verdiğini sözlerine ekleyen Başbakan Erdoğan,
“Kimilerinin, kendilerini Cumhuriyetin yegâne bekçisi gibi görüp,
Cumhuriyeti korumak ve kollamak adına müdahaleler yapması,
Cumhuriyet ruhumuza, birliğimize en büyük darbeleri vurmuştur.Belli
kesimlerin dışlanması, horlanması, aşağılanması, belli kesimlerin
hor ve hakir görülmesi, Cumhuriyetimizi özünden, ruhundan
uzaklaştırmış, birlik ve kardeşlik bağlarımızı hedef almıştır. Şunu
bilmenizi isterim ki, Cumhuriyetimiz, belli bir zümrenin, belli bir
çevrenin, elit bir kesimin değil, bu topraklar üzerinde yaşayan
istisnasız herkesin eseridir. Cumhuriyetin sahibi, herkestir,
Cumhuriyetin sahibi, cumhurdur; istisnasız olarak sizlersiniz. Biz
bu Cumhuriyeti hep birlikte kurduk, birlikte yücelttik ve bu
Cumhuriyetin eşit sahipleri olarak da geleceğe hep birlikte
yürüyeceğiz. Şunu da vurgulamak isterim ki, Cumhuriyet, ancak
demokrasi olduğunda anlamlıdır, ancak o zaman Cumhuriyet
fazilettir. Zira, tarih boyunca ve bugün, bir çok otoriter rejim
kendisine Cumhuriyet adını vermiş, ama demokrasiyle yönetilmediği
için özgürlükleri kısıtlamış, halkına zulmetmiştir.Cumhuriyet
demokrasiyle güçlüdür. Cumhuriyet, demokrasiyle adildir,
özgürlükçüdür, eşitlikçidir, kucaklayıcıdır. Demokrasi, birilerinin
yıllardır iddia ettiği gibi, Cumhuriyet’in karşıtı ve hasmı değil,
Cumhuriyet’in bütünleyicisi, tamamlayıcısıdır. 11 yıldır,
Cumhuriyetimizi demokrasiyle güçlendirmek, Cumhuriyetimizi
demokrasiyle kucaklaştırmak için çok önemli reformlar yaptık. Bir
yandan, Cumhuriyetimizin özüyle, ruhuyla, 23 Nisan ve 29 Ekim’deki
kardeşlik iklimiyle yeniden buluşmasını sağlarken, diğer yandan da
gecikmiş, ihmal edilmiş, ertelenmiş reformları milletimize teslim
ettik” dedi.
“CUMHURİYET DAHA DA GÜÇLENDİ”
Hükümet olarak gerçekleştirilen reformların Cumhuriyeti daha da
güçlü kıldığını belirterek, “Anayasamızda, yasalarımızda, temel hak
ve özgürlüklerde yaptığımız her reform, Cumhuriyetimizin gücüne güç
kattı. Cumhuriyetimiz güç kazandıkça, demokrasimiz daha ileri
standartlara kavuştukça, ekonomimiz büyüdü, soframızdaki ekmeğimiz
çoğaldı, ülkemizin, milletimizin, bayrağımızın, pasaportumuzun,
paramızın itibarı daha da yükseldi. Türkiye büyüdükçe, demokrasimiz
ilerledikçe, kardeşliğimiz daha da pekişti, birliğimiz,
beraberliğimiz daha da kuvvetlendi” ifadelerini kullandı.
“BAŞI AÇIK OLAN DA, BAŞI ÖRTÜLÜ OLAN DA EŞİT HAK VE ÖZGÜRLÜKLERE
SAHİPTİR”
Son reform paketinin, 11 yıl öncesinde ve 11 yıllık süreçte vaadini
verdikleri, programlarda, beyannamelere, kongrelerde sizlere vaat
ettikleri hedeflerden oluştuğunu belirten Başbakan Erdoğan, “Tıpkı
11 yıl boyunca yaptığımız reformlar gibi, bu yeni paket de,
Türkiye’yi, Cumhuriyetimizi, milletimizi güçlendirmeyi hedefliyor.
Yeni Demokratikleşme Paketi, en çok da ekonomimizi, istikrarımızı,
huzur ve emniyetimizi daha güçlü kılma hedefini taşıyor. Yıllardır
süren bazı anlamsız yasakları, artık anlamı ve önemi kalmamış bazı
uygulamaları, toplumun çeşitli kesimlerinde rahatsızlık oluşturan,
özgürlükleri kısıtlayan bazı dayatmaları bu reform paketiyle
ortadan kaldırıyoruz. Başı açık olan da, başı örtülü olan da, bu
ülkenin vatandaşıdır, bu cumhuriyetin sahibidir, bu ülke üzerinde
eşit hak ve özgürlüklere sahiptir. Birini diğerine tercih etmek,
eşitlik ve adalet ilkesine tamamen terstir. Birini makbul vatandaş
olarak görüp, diğerini horlamak, en başta vicdana, en başta insani
değerlere aykırıdır. Yıllarca, insanımızı, vatandaşımızı,
gençlerimizi, öğrencilerimizi, kılık kıyafetlerine göre
ayrıştırmak, tasnif etmek, kutuplaştırmak, hiç kimseye yarar
sağlamamış, tam tersine ülkemizin birliğine ve kardeşliğine açık
şekilde zarar vermiştir” dedi.
“BAŞÖRTÜSÜ İÇİN SİYASİ SİMGEDİR İFADESİNİ KULLANMAK CEHALETİN
GEREĞİDİR”
“Başörtüsü için siyasi simgedir ifadesini kullanmak bir cehaletin
ancak gereğidir” diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam
etti:
“Zira bu ülkede Müslümanların inancının gereği olarak inancının
gereğini yerine getirenler, kimi imkanlardan mahrum edilmiş, çok
ağır mağduriyetler yaşamak zorunda kalmıştır. İşte biz,
demokratikleşme paketimiz kapsamında, bu ayrımcılığa artık son
verdik. Hiç kimseye imtiyaz sağlamadık. Kimseyi avantajlı,
dezavantajlı konuma getirmedik. Bir tarafı yaparken diğer tarafı
yıkmak, terazinin dengesini bir taraf lehine düzeltirken diğer
taraf lehine bozmak asla gayemiz olmadı. Biz, sadece Türkiye’nin
normalleşmesini sağlıyor, fırsat eşitliğini tesis ediyor,
vatandaşlarımız arasına sokulmak istenen ayrımcılığı ortadan
kaldırıyoruz. Biz, olması gerekeni yapıyor, insana sadece insan
olarak bakmanın gereği neyse, onu yerine getiriyoruz. Kamuda, kılık
kıyafetlere bakılarak yapılan ayrımcılığı böylece kaldırdık.
Önümüzdeki süreçte, yapacağımız diğer idari ve yasal
düzenlemelerle, ayrımcılığı, ötekileştirmeyi, nefreti de önleyecek
adımlar atacağız. Başta siyaset zemini olmak üzere, her alanda
kardeşliğimizi pekiştirecek düzenlemeleri Türkiye’ye
kazandıracağız.”
“BASKILARI TEK TEK ORTADAN KALDIRACAĞIZ”
Geçmişte, haksız biçimde halka yöneltilen baskıları tek tek ortadan
kaldıracaklarının altını çizen Başbakan Erdoğan, atacakları her
adımla Türkiye’nin birliğini ve bütünlüğünü daha da güçlü hale
getireceklerini söyledi. Erdoğan, “Biliyorsunuz; bizim,
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıldönümüne ilişkin son derece
iddialı, ama bir o kadar da ulaşılabilir hedeflerimiz var. 100.
yıldönümünü biz milletçe çok farklı şekilde, çok farklı bir heyecan
ve coşkuyla kutlamak istiyoruz. Kuru nutuklarla, kutuplaştırıcı
mitinglerle, soğuk merasimlerle değil, Cumhuriyetimizin 100.
kuruluş yıldönümünü büyük başarılarla, büyük sevinçlerle yaşamak
istiyoruz. 100. yıldönümünde, Cumhuriyetimize verilecek en anlamlı
armağanın, onu büyütmek olduğuna inanıyoruz. Bu çerçevede,
inşallah, Türkiye Cumhuriyetini dünyanın en büyük 10 ülkesinden
biri konumuna yükseltecek, Cumhuriyetimizi işte böyle yücelteceğiz.
İşte, 90. yıldönümünde, böyle bir kutlamanın şuanda provasını
yaptık. 90. yıldönümünde, Cumhuriyet tarihimizin en önemli
açılışlarından birini gerçekleştirerek, milletimize ve ülkemize
olduğu kadar, Cumhuriyetimize de çok anlamlı, çok değerli bir
hediye sunduk.
İstanbul’un Asya ve Avrupa yakalarını deniz altından tüp geçitlerle
birleştiren büyük proje Marmaray’ın tamamlandığını ve Salı günü bu
dev yatırımın resmi açılışını yaptıklarını anımsatan Başbakan
Erdoğan, bu projenin, sadece kendilerinin değil, yaklaşık 122
yıldan beridir milletin, devletin hayali olduğunu kaydetti.
“MARMARAY; 100. YIL KUTLAMALARIMIZ ÖNCESİNDE SADECE BİR PROVA
OLMUŞTUR”
Kendilerinin 122 yıl öncesinden bugüne ulaşan bir hayali gerçeğe
dönüştürdüklerini, sadece İstanbul’a değil, Türkiye’ye, Avrupa ve
Asya’ya, hatta tüm insanlığa hizmet verecek bir küresel projeyi
hayata geçirdiklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, “Böyle bir
hayali, böyle bir projeyi gerçekleştirdiğimiz için, millet olarak,
Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları olarak gururluyuz.
Milletimize, Cumhur ve Cumhuriyet’e böyle bir hizmeti
kazandırdığımız için gerçekten bahtiyarız. Tekrar etmeliyim ki,
Marmaray, 100. yıl kutlamalarımız öncesinde sadece bir prova
olmuştur. Buna benzer nice büyük yatırımı tamamlayarak, yenilerine
başlayıp bitirerek, 100. kuruluş yıldönümünde, Cumhuriyetimize çok
daha büyük bir gururu inşallah yaşatacağız. Ben bu vesileyle,
Marmaray Projesi’nin hayata geçirilmesinde ilk aşamasından bugüne
kadar emeği geçen bakan, bakanlık mensubu arkadaşlarımı yüklenici
firmaları, huzurlarınızda ayrı ayrı kutluyorum, tebrik ediyorum ve
kendilerine şahsım milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Aynı
şekilde, bu ay içinde yaptığımız diğer açılışların, kazandırdığımız
diğer eserlerin, tesislerin, yatırımların da ülkemize, milletimize,
hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum” dedi.
“EYLÜL VE EKİM AYLARI İÇİNDE ÇOK BÜYÜK AÇILIŞ COŞKULARI
YAŞADIK”
Eylül ve Ekim ayları içinde, çeşitli şehirlerde çok büyük açılış
coşkularını yaşadıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, konuşmasına
şöyle devam etti:
”Adıyaman’da, 800 milyon liralık 74 ayrı eser, hizmet ve yatırımın
resmi açılışını yaptık. Denizli’de, yaklaşık 900 milyon liralık 83
yatırımın açılışını yaptık. Malatya’da, 776 milyon liralık 93 eseri
açtık. Adana’da, 837 milyon liralık 80 farklı eserin açılışını
yaptık. En son, yaşadığı acı depremin 2. Sene-i devriyesinde, Van
ilimizde, 1.5 milyar liralık 152 yatırım, hizmet ve eserin
açılışını yaptık. Ki Van ilimize bugüne kadar ki yaptığımız
yatırımlar evet yaklaşık eski rakamla 5 katrilyonu bulmuş
vaziyette. Ankara ve İstanbul’da Büyükşehir Belediyelerimizin
tamamladığı ulaşım projelerini yine bu ay içinde hizmete aldık.
Şimdi İstanbul, oda Haliç’teki raylı sistemin açılışına
hazırlanıyor. Çok kısa zaman içerisinde onunda açışılını yapacağız.
Son 2 ay içinde, 3 önemli temel atma törenini de gerçekleştirdik.
Hatırlayacağınız gibi, 12 Haziran 2011 seçimleri öncesinde sizlere
Şehir Hastaneleri sözü vermiştik. 14 ilimizde 15 Şehir Hastanesi
kuracağımızı vaadetmiş, seçimden sonra bunların çalışmalarını
başlatacağımızı ifade etmiştim. Önümüze çıkarılan engelleri aşarak,
12 Eylül tarihinde, Şehir Hastanelerimizin yapımına ilişkin
protokolü törenle Haliç Kongre Merkezi’nde imzaladık. Hemen
ardından, 18 Eylül’de Ankara’da Bilkent Şehir Hastanesinin temelini
attık. Sonra, 5 Ekim’de, Adana Şehir Hastanesinin temelini attık.
22 Ekim’de de, Ankara’daki İkinci Projemizin, Etlik Şehir
Hastanesinin temelini attık. 14 ilimizde inşa edilecek 15 şehir
hastanemiz tamamlandığında, Türkiye’de sağlık hizmetleri çok farklı
bir boyut kazanmış olacak. Sadece bu illerimiz değil, çevredeki
iller bu hastanelerden istifade edecek. Tabi bu hastaneler aynı
zamanda o illere ayrı bir kentsel dönüşüm değişimde getirecek.
Hastaneler arasında koşuşturma, inşallah bu kampüsler sayesinde
tarihe karışacak.”
Farklı hastanelerden, farklı birimlerden oluşan kampüslerin, A’dan
Z’ye kadar sağlık konusunda hastalara en iyi, en kaliteli, en hızlı
hizmeti vereceğini belirten Başbakan Erdoğan, sağlık alanındaki bu
büyük projelerin şehirlere, ülkeye hayırlı olmasını dilediğini
ifade etti.
”TÜRKİYE’Yİ BU ALANDA ÇOK DAHA İDDİALI KONUMA GETİRECEĞİZ”
Erdoğan, ”Yine Eylül ayında gerçekleştirdiğimiz bir başka önemli
töreni de burada sizlerin dikkatlerinize sunmak istiyorum...2005
yılında, Milli Savaş gemi ve denizaltılarımızı imal etmek üzere,
Milgem adı verilen projeye start vermiştik. İstanbul Tersanemizde,
ilk milli gemimizin yapımı başlattık ve 2011 yılında, Heybeliada
adını verdiğimiz gemiyi tamamladık, vatanımızı savunmak üzere
denizlerimize uğurladık. İlk gemimizin ardından, 2 yıl sonra, 27
Eylül 2013 tarihinde, bu kez Büyükada gemimizi tamamlayarak onu da
denizlerimize uğurladık. Savunma Sanayiimizde geldiğimiz bu seviye
ile, Türkiye, dünyada kendi savaş gemilerini üretebilen 10 ülke
arasında yerini aldı. Milgem kapsamındaki diğer projelerimizi,
diğer gemilerimizi inşa etme süreçlerini de başlattık. İnşallah,
hedeflediğimiz savaş gemilerini ve denizaltıları bitirerek,
Türkiye’yi bu alanda çok daha iddialı konuma getireceğiz” dedi.
”SAVUNMA ARAÇLARINI İTHAL EDEN BİR KONUMDAN İHRAÇ EDEN KONUMA
YÜKSELDİK”
Türkiye’nin, savunma araçlarını ithal eden bir konumdan, artık
ihraç eden bir konuma yükseldiğini dile getiren Başbakan, şunları
kaydetti:
”Kendi geliştirdiğimiz, kendi tasarladığımız, ürettiğimiz savunma
araçlarımız tek tek hizmete alınıyor ve başarıyla görev yapıyor.
Türkiye, tarihine, ecdadına, milletinin büyüklüğüne yaraşır
şekilde, artık savunma sanayiinde de söz sahibi, idda sahibi
oluyor. Bize bu büyük gururu yaşatan tüm bilim insanlarımıza,
mühendislerimize, teknisyenlerimize, işçilerimize bu vesileyle
şükranlarımı ifade ediyorum. Birlik içinde, kardeşlik içinde,
dayanışma içinde, Türkiye’nin buna benzer nice başarıya ulaşacağına
yürekten inanıyor, bu inançla geleceğe emin adımlarla ilerliyoruz.
Şundan hiç şüpheniz olmasın ki, Türkiye’nin geleceği, bugünkünden
çok daha aydınlık olacaktır. 11 yıl önce hayal gibi görünenler
nasıl bugün gerçeğe dönüştüyse, bugün hayal görünen nice hedef de,
inşallah gerçeğe dönüşecektir. Türkiye’nin, aziz milletimizin azmi
ve kararlılığı, her başarıyı kucaklayacak güçtedir. Bir olarak,
beraber olarak, birlikte Türkiye olarak, nice başarı ve sevince
erişeceğimize gönülden inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle
sözlerime son verirken, bizleri ekranlarınız aracılığıyla
hanelerinize, gönüllerinize misafir ettiğiniz için her birinize tek
tek teşekkür ediyorum. Ailenizle, sevdiklerinizle, huzur ve sağlık
dolu günler geçirmenizi Allah’tan niyaz ediyor, yeniden buluşuncaya
kadar saygı ve sevgilerimi sunuyorum.”