Başbakan'dan 'halk anayasası' sözü
Abone olBaşbakan Tayyip Erdoğan Ukrayna dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Mecliste 367'yi aşmaları durumunda bile Anayasa'ya halka götüreceklerini söyledi
Ukrayna ziyareti sonrası gazetecilerin sorularını
cevaplandıran Başbakan Tayyip Erdoğan, 12 Haziran seçimlerinde 367
çoğunluğu sağlasalar bile yeni anayasayı toplumsal mutabakatla
yapacaklarını belirterek, “Rotayı millet çizecek”
dedi.
Sandıktan tek başına iktidar çoğunluğunu çıkaracaklarını
söyleyen Erdoğan, anketlere göre AK Parti’nin yüzde 50’ye
yanaştığını, CHP’nin yüzde 20-25 bandında dolaştığını, MHP’nin ise
yüzde 10 baraj sıkıntısında olduğunu ifade etti.
ANAYASA ROTASINI MİLLET ÇİZECEK
İleri demokrasiye ulaşma ve özgürlük alanlarını genişletme
konusundaki çabaların Haziran seçimlerinden sonra daha da
yoğunlaşacağını söyleyen Erdoğan, bu çabaların kalıcı hale gelmesi
için milletin katılımıyla yeni bir anayasa yapacaklarını ifade
etti.
Erdoğan yöntemi şöyle tarif etti: “12 Haziran seçimlerinden
sonra özellikle bütünü kuşatıcı, milletin ‘benim anayasam’ dediği,
siyaset bilimcisinden, hukukçusundan, STK temsilcilerinden
ekonomistine kadar ‘benim de burada katkım olmalı’ diyen herkes bu
sürecinde içinde yer alacak, alt yapısını oluşturacak, nihai
noktada çatısını anayasacılar yapacak. Anayasacılar bunun
mimarisini yapmamalı, daha özet, dili itibariyle anlaşılabilir
olmalı. Millet açtığı zaman rahatça anlayabilmeli. Taklit bir
anayasa istemiyoruz, bize has bir anayasa olacak, rotayı millet
çizecek.”
Erdoğan, “Seçimde 367’nin üzerinde milletvekili çıkarsanız
bile anayasa hazırlama metodu yine böyle mi olacak?”
sorusuna, “Evet, 367 çoğunluğumuz olsa bile konsensüs
arayacağız. İlk hedefimiz budur. Çalışmalarımız başladı.
Meclis’teki tabloya bakacağız, gruplarla görüşmelerimiz olacak.
Eğer konsensüs olursa arzumuz budur o şekilde olacak. Bir de Meclis
aritmetiğini bilemediğim için Meclis aritmetiğine göre hareket
edeceğiz. 367 olsa da konsensüs arayacağız, ilk hedefimiz
bu” cevabını verdi.
NE ZAMAN KOALİSYON OLDU İNİŞ BAŞLADI
Erdoğan, bir soru üzerine koalisyonların Türkiye’yi geriye
götürdüğünü, en önemli başarıların tek parti iktidarlarında
yaşandığını anlatarak, Menderes dönemini örnek gösterdi ve
“Ne zamanki koalisyon oldu, bir iniş başladı. Kim ne derse
desin ben iddialı bir şekilde söylüyorum. Türkiye ileri demokrasiye
geçiş dönemini yakalamıştır. Bunun altında da tek partili bir
iktidar yatıyor. Eğer tek partili iktidar dönemi olmasaydı, bu
hukuki reformlar olmazdı” dedi. AK Parti iktidarında
basının daha özgür çalışma imkanı bulduğunu söyleyen Erdoğan,
gazetelerin 8 yıl öncesinden farklı olarak neredeyse hakarete varan
manşetler atabildiğini, cezaevlerindeki fikir suçlularının büyük
ölçüde serbest kaldığını anlattı.
2023 PATENTİ ALINACAK!
Erdoğan, 12 Haziran seçimlerinde alışılmışın dışında bir propaganda
yürüteceklerini, seçim kampanyasını cumhuriyetin 100. kuruluş
yıldönümü nedeniyle 2023 projeksiyonu üzerine oturtacaklarını
anlatırken, şunları söyledi: “Alışılmışın dışında bir
şekilde çıkacağız. 2023 versiyonu olacak bu. Kılıçdaroğlu almaya
çalışırsa, ona göre önlemini aldık. Alamasınlar diye çalışmalarımız
patentini alacağız. Çünkü bizi takip ediyorlar, taklit ediyorlar.
Ne yaparsak onu yapmaya çalışıyorlar. Sanki karda izimizi
sürüyorlar.”
HİZBULLAH TEPKİSİ
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “Bazı AK Partili milletvekilleri
Hizbullah’ı ziyaret ettiler” şeklindeki iddialarının sorulması
üzerine Erdoğan, “AK Parti’yi hiçbir terör örgütüyle bir arada
göremeyeceksiniz. Bizi hiç kimse hiçbir terör örgütüne
bulaştıramaz. Derneğe gidebilirsiniz. Kapısı açık ve legalse
gidilebilirsiniz. Bizim illegal yere gitmemiz sözkonusu değil.
Ayrıca milletvekili arkadaşlarımız bu derneği gitmişler mi onu da
bilmiyorum. Şunu unutmayın, terör örgütü ayrı yasalara göre
kurulmuş dernek ayrıdır” diye konuştu.
İMRALI’DAKİNİN TEHDİDİ BAĞLAMAZ
Erdoğan, Abdullah Öcalan’ın talepleri karşılanmazsa seçime doğru
terörü tırmandıracağı yolundaki ifadelerinin sorulması üzerine,
“Her an terör olacakmış gibi tedbirlerimizi alıyor, çalışmalarımızı
sürdürüyoruz. İmralı’dakinin tehditleri bizi bağlamaz, işimize
bakıyoruz. Biran evvel terör belasından kurtulmanın yollarını
arıyoruz. O bölgedeki halkımın sürece dönük tavırlarını gördükçe
umudum artıyor. Durum daha çabuk düzelecektir diye düşünüyorum.
Dış bağlantı noktasında diplomatik girişimlerimiz devam ediyor.
Atılan adımlar var. Bölge rahatlayacaktır” dedi.
DANIŞTAY’A BAŞÖRTÜSÜ TEPKİSİ
Erdoğan, Danıştay’ın başörtülü başvuru hakkı tanıyan ALES
kılavuzuyla ilgili yürütmeyi durdurma kararının sorulması üzerine,
sorunun iki boyutu olduğunu belirterek, “Birincisi YÖK’le
ilgilidir, tamamen bizim dışımızdadır, YÖK’ün takibi var. YÖK
alınan karara karşı itiraz hakkını kullanacaktır. Ayrıca bu
karışıklığı gidermeye dönük bir de bizim atacağımız adımlar var”
dedi.
ECDADIMIZA SAYGISIZLIK
Kanuni Sultan Süleyman’ın anlatıldığı tartışmalı “Muhteşem Yüzyıl”
dizisiyle ilgili bir soru üzerine Erdoğan, dizinin bir kısmını
izleme fırsatı bulduğunu belirterek, “Burada ecdadımıza, Osmanlı’ya
ciddi bir saygısızlık yapılmaktadır. Sarayı çok farlı bir şekilde
gösterme gayretleri vardır. Kabul etmemiz mümkün değil. Delili ve
belgesi de yok. Kimsenin bunu yapmaya hakkı yok. Böyle bir filmi
geçmişe bir hakaret, geçmişi ülkedeki genç kuşaklara olumsuz
gösterme gayreti olarak görüyorum ve bunu doğru bulmuyorum. Tasvip
etmiyorum” dedi.
BUNLARIN OKU EĞRİ BÜĞRÜ
Erdoğan, CHP’nin Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay gibi
Ergenekon sanıklarını milletvekili adayı göstereceği yolundaki
iddiaların sorulması üzerine “Anamuhalefetin Ergenekon örgütüyle
alakalı bu tür çıkış yolları araması manidar” dedi. Erdoğan, isim
vermeden CHP lideri Kılıçdaroğlu ve Genel Başkan Yardımcısı Süheyl
Batum’un birbirini tekzip eden açıklamalar yaptığını anlatırken,
şöyle konuştu: “Bu ana muhalefette kimin eli kimin cebinde belli
değil. Böyle bir ana muhalefet olabilir mi? Ok eğri büğrü olursa,
hedefine gitmez, bunların oku hep eğri büğrü. Onun için bunların
oku hedefine gitmez. Kendi kendilerine zararları oluyor. Bunlarınki
alavere dalavere...”
BÖYLE ENTELEKTÜELLİK OLUR MU?
Erdoğan, “Liberallerle ittifakın çatırdadığı yorumları yapılıyor,
ne diyorsunuz?” sorusuna ise şu cevabı verdi: “Çatırdayan nedir
bilmiyorum. Ben çatırtı sesi duymuyorum. Bizim oturup kurduğumuz
böyle bir ittifak yok. Politikalarımızdan dolayı doğal bir ittifak
oluşmuşsa bir şey diyemem. AK Parti iktidarından önce
entelektüeller yok muydu? O zaman desteklerini vermiyorlar mıydı?
Bu dönemde AK Parti mafyayı, kirli oluşumları ortaya çıkardı.
Destek verdilerse bu güzel. Ancak bazı zamanlar bu arkadaşların
ciddi sıkıntıları ve zararları oldu. Her şeyi düşünmek
lazım...”
Demokratik mücadeleyle ekonomik başarıyı at başı götürmek zorunda
olduklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
AK PARTİ TEK BAŞINA İKTİDAR OLURSA SEN NEYİ
GÖRECEKSİN
“Böyle entelektüellik olur mu, başbakana utanmaz diyecek
kadar. Burada ağzıma alamayacağım kadar şeyler söylemeye hakları
var mı? Entelektüellikte bunlar yazar mı? Haziran’da
görürsün diyor. Haziran’da AK Parti tek başına yine
iktidarda olursa sen neyi göreceksin? O zaman ne yapacaksın, neyle
tehdit ediyorsun? Bize biraz takılırsanız, gelin
meydanları görün. Milletin dili var. Sandığı entelektüelin dili
belirlemiyor. Milletin dili belirliyor. Entelektüelin diliyle
milletin dili örtüşmüyor. Burada bir çıkmaz var. Entelektüelin
söylediğini millet anlamıyor. Neden medyanın halkı etkilemesi yüzde
on beşi geçemiyor, sıkıntı burada.” Erdoğan, ileri demokrasiden
vazgeçip milliyetçi söyleme yönelerek ideolojik açıdan eksen
kayması yaşandığı yolundaki iddialara ise “Böyle bir kayma
yok. Ayrıca demokraside milliyetçilik yok mu?” karşılığını
verdi.
DAVOS AYRI, ARENA AYRI
Erdoğan, “Davos ve Arena’da tepki gösterip terk ettiniz, hala aynı
noktada mısınız?” sorusuna şu cevabı verdi: “Davos ile Arena’yı
karıştırmayın. Nihayetinde Arena devlete ait, Gençlik Spor Genel
Müdürlüğü’ne ait bir yer. Arena’da ki protestoyu siz de gördünüz.
Organize olunmuş bir iş. Bizim oraya harcadığımız para ortada,
bazıları diyor ki ‘Ali Sami Yen’den parasını alacaklar. Orası da
devletin. Rahmetli Özhan Canaydın bana geldiğinde bir teklif
getirdi, kabul ettik. Müteahhitler beceremeyince TOKİ devreye
girdi. Sen geleceksin hazırlayacaksın, önlerine koyacaksın ve
gideceksin, hakarete uğrayacaksın. Olacak iş değil.” “Davos’a
sizden çekindiği için gidemeyen bakanlar var” iddiası karşısında
ise Erdoğan, “Tabi ki çekinmeli, biz bir ekibiz. Ekip halinde
hareket ediyoruz. Davos’ta ne işleri var. Bizim işimiz gücümüz var.
Gitmek gerekirse bir iki bakan arkadaşımız gider o kadar. Ayrıca
Davos’un getirisine götürüsüne bakmak lazım” dedi.
HALKI UYUŞTURUCU MÜPTELASI YAPMAZ
Alkol yönetmeliğiyle ilgili tepkilerin hatırlatılması karşısında
ise Başbakan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemindeki
uygulamaları örnek vererek, “Biz kalktık da bu dönemde içkiyi mi
yasakladık?” diye sordu. Ancak devletin anayasanın 58 ve 59.
maddelerine göre, toplumun alkol gibi kötü alışkanlıklardan koruma
görevi olduğunu hatırlatırken, “Bir devlet kalkıp halkını
uyuşturucu müptelası yapamaz. Kanun alkol ve uyuşturucunun önüne
geçme yetkisi veriyor” dedi. Erdoğan, daha sonra başkanlık
döneminde iki duayen yazarla arasında geçen içki sohbetini anlattı:
“İsmini veremeyeceğim bir köşe yazarının evindeyiz. İki duayen...
‘Şu Hidiv Kasrı’nı ne güzel imar ettiniz. Neden benim şu Hidiv
Kasrı’na bakarak iki kadeh almamı engelliyorsunuz?’ dedi. Ben bir
şey söylemedim. Diğeri dedi ki, ‘bakın eğer alkol almak
istiyorsanız Unkapanı’na gidersiniz’ dedi. Bizim belediye
başkanlığımız döneminde aileler o yerleri tıklım tıklım
dolduruyordu. Dinim emrettiği için bu konulara girmiş değiliz, 58
ve 59. madde açık. Bize hemen damgayı vuruyorlar. Ayrıca din güzel
bir şey emrediyorsa, onu yapmakta mı suç? Trafik kazalarının
sebepleri, cezaevine girilmesi, suç işleme olaylarında alkolün
etkisi ortada...” Tartışmanın biraz da üslubundan dolayı
başladığının söylenmesi karşısında Erdoğan, “Aksırıncaya
tıksırıncaya kadar demişim. Ben de insanım. Benim de hatam olur.
Siz de o andaki gerilimime bağlayın. Oluyor, insanız nihayetinde,
benim de gerilimli dönemlerim, stresli, sinirli anlarım oluyor”
dedi.
YARGI İFLAS ETTİ İŞ BAŞA DÜŞTÜ
Erdoğan, yargı reformuna neden ihtiyaç duyduklarını anlatırken,
şöyle konuştu: “Yargıtay ve Danıştay’daki daire sayılarının
arttırılmasına dair tasarıyı bir an evvel kanunlaştırmak istiyoruz.
Yargıtay’da bir milyon 800 bin dosya bekliyor. Geçen yıl 15 bin
dosya zaman aşımına uğramış. Böyle bir yargı olur mu? Sanal olarak
zaman aşımına uğratanlar var. Sayın Erbakan’ı 5 günde karara
bağlayacaksın, Erdoğan’ı 1 günde karara bağlayacaksın, Cihaner’i ve
diğerlerini jet hızıyla halledeceksin. Olmaz. Bir yılda 15 bin
dosya zaman aşımına uğruyorsa yargı iflas etmiş demektir.
Düzelteceğiz ne yapalım iş başa düştü. Tasarıyı meclise gönderdik.
Bir taraftan da istinat mahkemelerini harekete geçireceğiz...”
Erdoğan, Dink cinayetinin aydınlatılması konusunda hükümet olarak
üzerlerine düşeni yaptıklarını, Başbakanlık Teftiş Kurulu’ndan
istenilen tüm soruşturma izinlerini verdiklerini söyledi ve
sorumluluğun artık yargıda olduğunu anlattı.