Başbakana köprü suçlaması
Abone olCHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, 3. köprünün ismiyle ilgili tartışmaları, “Başbakan, orada kurnazlık yaptı, köprünün adını Sayın Cumhur...
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, 3. köprünün ismiyle ilgili
tartışmaları, “Başbakan, orada kurnazlık yaptı, köprünün adını
Sayın Cumhurbaşkanı’na açıklattı, kendisi açıklayabilirdi. Ama
gelecek tepkilerin Sayın Cumhurbaşkanı’na gelmesini arzu etmiştir”
diye değerlendirdi.
Hamzaçebi, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Dün İstanbul’un
fethinin 560. yıldönümünün kutlandığını anımsatarak, “Fatih Sultan
Mehmet’in, 560 yıl önce gösterdiği bu olağanüstü vizyona sahip olan
tavrın, bugün herkese örnek olması gerekirken ondan 560 yıl sonra,
bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetiminde, hükümette olanlar 90
yıllık Cumhuriyet tarihinin mirasına sahip çıkamıyorlar. Tam
tersine onların Cumhuriyet, Cumhuriyet’in değerleri, demokrasi,
demokrasinin ilkeleriyle sorunları var. Bütün açıklamaları,
beyanları bu şekildedir. Onlar Fatih’in, Osmanlı İmparatorluğu’nu
taşıdığı yeniçağdan geriye gitmek suretiyle, Türkiye’yi ortaçağ
karanlığına taşımak istiyorlar. Bugünkü Hükümet’in anlayışı budur”
dedi.
ALKOL DÜZENLEMESİ
Hamzaçebi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bütün açıklamalarının,
zihninin arka planında neyi hedeflediğini ortaya koyduğunu, buna
uygun yasalar çıkardığını ileri sürdü. Erdoğan’ın, alkollü
içkilerle ‘Biz alkollü içki yasağı konusunda dinin emrettiğini
yaptık’ yönündeki sözlerini eleştiren Hamzaçebi, Erdoğan’ın TBMM’ye
yasayı sunarken düzenlemenin gerekçesi olarak gençliğin, toplumun
sağlığını korumak olduğunu, içkinin zararlarını önlemek için
yasanın çıkarıldığının söylendiğini kaydetti. Hamzaçebi, "Bu, bir
şeyleri ayağının altına almaya meraklı Sayın Başbakan’ın laikliği
de ayakları altına aldığını göstermektedir. Bir insan dindar
olabilir, inancı gereği içki içmiyor olabilir. Ama bütün insanları,
kendi inancına tabi tutmaya çalışmak, demokratik bir tavır
değildir. Bir kişi kendi inancını, onun gereklerini herkese kabul
ettirmeyi kendi görevi sayıyorsa, bu insan demokrat değildir, bu
insanın demokrasi ile sorunu vardır. Öyle anlaşılıyor ki Sayın
Başbakan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken bindiği
demokrasi tramvayının son durağa yaklaştığını düşünüyor ve son
durakta inmenin hazırlıklarını yapıyor. Türkiye Cumhuriyeti, İslam
ile demokrasinin nasıl bir arada olabileceğinin çok iyi bir
örneğidir. Sayın Başbakan’ın çabası, İslam ile demokrasinin bir
arada olduğu güzel örneği ortadan kaldırmaktır, İslam ile
demokrasinin nasıl bir arada olmayacağının örneklerini
göstermektedir. Başbakan, ’İçeceksen alkollü içkini al, evinde iç’
demiştir. Hedefte alkollü içki sunan, satan lokantaların,
işletmelerin, dükkanların kapatılması vardır, alkollü içki
üretiminin yasaklanması, bireyin özel hayatına müdahale etme,
hayatını biçimlendirme vardır. Sayın Başbakan, toplumu içki içen ve
içmeyenler diye yeni bir başlıkta bölmeye soyunmuştur. Yeni
bölücülük kavramı budur. Zorbalar yönetimlerini sürdürebilmek için
halkı bölerler, saltanatlarını sürdürebilmek için halkı
kutuplaştırırlar. Sayın Başbakan’ın başından beri yaptığı halkı
kutuplaştırmaktır, bir kutbun desteğini alarak iktidarını
sürdürmeye çalışmaktır. Onun demokrasi ile sorunu vardır” diye
konuştu.
GEZİ PARKI EYLEMİ VE SURİYE MESELESİ
Taksim Gezi Parkı’ndaki eyleme değinen Hamzaçebi, masumane bu
eyleme dahi tahammül edemeyen antidemokratik bir anlayışın
bulunduğunu söyledi. Hamzaçebi, basın toplantısında soruları da
yanıtladı. Reyhanlı saldırıları ile ilgili Başbakan Erdoğan’ın
CHP’ye yönelik iddialarının anımsatılması üzerine Hamzaçebi,
Erdoğan’ın, Suriye politikasının çöktüğünü ve altında kaldığını
savundu. Hamzaçebi, Başbakan Erdoğan’ın, ABD Başkanı Barack
Obama’dan destek alamadığını, dün TBMM Genel Kurulu’na hitap eden
Tunus Cumhurbaşkanı dahil Türkiye’ye Esad’lı bir çözümü önerdiğini
kaydetti. Başbakan’ın sıkıştığında çözümü ya CHP’yi suçlamakta
bulduğunu ya ahirete havale ettiğini ifade eden Hamzaçebi, “Terör
eyleminin Suriye tarafından gerçekleştirildiğine inanıyorsanız,
aldığınız yetkinin gereğini yapın. CHP olarak müdahaleye karşıyız,
Türkiye savaşa girmemeli dedik. ’Savaşmak için değil korkutmak için
alıyoruz’ dediniz, korkutmak için alıyorsanız karşı taraf sizi niye
ciddiye alsın. Başbakan’ın elinde belgeler varsa, açıklasın.
CHP’nin o tip ilişkilerde, olaylarda hiçbir zaman yeri yoktur,
olamaz. Sözü edilen Suriyeli kişinin, diğer partilerle veya Esad’a
ziyarete giden diğer kişilerle de ilgisi olduğu, onları da Esad’a
götürdüğü açıktır. Başbakan, gelişigüzel konuşmasın" dedi.
’KÖPRÜNÜN İSMİ’ TARTIŞMALARI
Hamzaçebi, İstanbul’da 3. köprüye verilen Yavuz Sultan Selim ismine
ilişkin Aleviler’den gelen tepkinin sorulması üzerine şunları
söyledi:
“Başbakan, orada kurnazlık yaptı, köprünün adını Sayın
Cumhurbaşkanı’na açıklattı, kendisi açıklayabilirdi. Ama gelecek
tepkilerin Sayın Cumhurbaşkanı’na gelmesini arzu etmiştir diye
düşünüyorum. Tartışma yaratmayacak isimler bulunabilirdi. Niye
mutlaka bir padişah ismi? İkinci köprüye İstanbul’u fetheden büyük
padişah Fatih Sultan Mehmet’in adını verdik, o ismiyle gurur
duyuyoruz. Daha birleştirici isimler bulunabilirdi. Mevlana, Yunus
Emre, Mimar Sinan, demokrasi, barış köprüsü diyebiliriz. Ama bu
isim ve kavramlar, Sayın Başbakan’ın sözlüğünde yok,
terminolojisinde bu kavramlar olmadığı için bu tip birleştirici
isimler, kavramlar aklına gelmiyor. Çünkü onun aklında toplumu
bölme fikri var. Bir bardak içki içen, bira içen insanı ayyaş
olarak gören Başbakan var. Türkiye Cumhuriyeti’nde, ayyaşların
olduğu hiçbir parlamento hatırlamıyorum. Bir bardak bira içene
ayyaş gözüyle baktığı için herkesi ayyaş olarak görüyor.
Başbakan’a, Ömer Hayyam’ın şiirlerini okumasını tavsiye ediyorum. O
iki ayyaşın kim olduğunu hiçbir zaman açıklayamayacaktır ama ne
demek istediğini herkes biliyor. Türkiye’de ayyaşların yasa
çıkardığı bir dönem olmadı ama softaların yasa çıkardığı dönemler
var. Demokrasilerde din referans alarak yasa yapılmaz. Dinimiz
içkiyi yasaklamıştır. Ama devlet günah ve haram kavramından
hareketle yasa yapmaz. Devlete düşen görev içkinin zararlarını
anlatmaktır. İslam dininde domuz eti yemek de yasak ama domuz eti
satan kasaplar var, yemek yapan restoranlar da vardır. İslam’da
faizi de yasak ama bankalar faize dayalı bankacılık yapıyorlar. Bir
insanın kazancının kendi ihtiyacının arta kalanını ihtiyaç
sahiplerine vermesi gerekir. Sayın Başbakan, bu infakın gereğini
yerine getiriyor mu? Bunlar kasaptan helal et isterler ama masada
ölü eti yerler."
(İHA)