Başbakan’a cevap verdi
Abone olCHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Erdoğan’ın yeni anayasa çalışmalarında uzlaşma sağlanan 48 maddeyle ilgili çağrısına ya...
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Erdoğan’ın
yeni anayasa çalışmalarında uzlaşma sağlanan 48 maddeyle ilgili
çağrısına yanıt verdi.
TBMM’de düzenlediği basın toplantısında “Bu dönemde
milletvekillerimizle birlikte yıl boyunca yasama çalışmaları içinde
olduk. Türkiye’nin en temel meseleleri konusunda öneriler sunduk”
diyen CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, bu dönem içerisinde
meclise sundukları önerileri basın mensupları ile paylaştı.
Yapılan önerilerden örnekler veren Tanrıkulu, “Tüm siyasi
partilerin hazine yardımında faydalanması, mayınlı arazilerin
temizlenmesi, korucuların başka alanlarda istihdam edilmesi
konusunda, değiştirilen köy ve yerleşim yeri isimlerin eski adları
ile birlikte kullanılması ile ilgili taleplerimizi meclise sunduk.
Darbecilerin geçmişte travma oluşturan insanların adlarının
okullardan bahçelerden, kışlalardan, sokaklardan kaldırılması,
Diyarbakır Cezaevinin bir müze olması, Nevruz’un resmi bayram
olarak ilan edilmesi, Halepçe katliamının Meclis tarafından
tanınması, Dersim arşivlerinin bir yasa ile Meclis Başkanlığı’na
toplanmalı. İfade özgürlüğünün önündeki tüm engellerin
kaldırılması, yasaksız toplantı ve gösteriyi esas alan, kamusal
alanlarda gösteri ve toplantıyı yasaklamayan tasarımız meclistedir.
Biber gazının yasaklanması, Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması,
faili meçhul cinayetlerde zaman aşımı olmasın, bununla ilgili yasa
tasarımızı sunduk” diye konuştu.
“BU VERİLEN KARAR YANLIŞTIR”
Uzun tutukluluk sereleri ile ilgili sorulan sorulara cevap veren
Tanrıkulu, “Anayasa Mahkemesi’nin kişi özgürlüğünü ilgilendiren bir
konu ile ilgili olarak 1 yıl süre vermesi hukuka aykırıdır. Bu
işler süreye tabi işler değildir. Anayasa Mahkemesi’nin süre
vermesi son derece yanlış olmuştur. Anayasa Mahkemesi bu süreyi
Meclise verdi, mahkemelere verilmiş bir süre yoktur. Kişiyi
ilgilendiren konularda mahkemeler derhal karar vermeliler. Anayasa
Mahkemesi’nin iptal kararıyla İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nin
belirttiği gibi bir boşluk doğmuş değildir. Tutuklamaya ilişkin bu
düzenlemeler bu iptal karanına rağmen Ceza Muhakemesi Yasası’nda
durmaktadır. Mahkemeler onu esas alarak tahliye kararı vermek
zorundalar. Dün açıklanan gerekçe mahkemenin hukuka aykırı olarak
karar verdiğini gösteriyor, 5 yıldan fazla tutukluların 1 dakika
bile beklemeden bu düzenleme karşısında tahliye edilmeleri
gerekiyordu. Anayasa Mahkemesi Başkanı da bu yönde bir görüş
bildirmişti, ortada bir yasal boşluk yoktur, mahkemelerin derhal
tahliye kararı vermelidir. Bana göre yargıçların kişisel
sorumluluğunu doğurmaktadır. Bu nedenle verilen karar yanlıştır, bu
karardan dönelmesi lazımdır” şeklinde konuştu.
“BİR MUTABAKAT OLUŞMA İHTİMALİ VAR”
“Başbakan’ın 48 madde ile ilgili bir çağrısı var, bunu samimiyet
testi olacağını ifade ediyor, CHP 48 maddenin hemen çıkartılmasında
var mı?” şeklindeki soruya cevap veren Tanrıkulu, “4 siyasi
partinin bir uzlaşma içinde olduğu görülüyor. Bir mutabakat oluşma
ihtimali var, o mutabakatın oluşması halinde 48 değil, başka
maddeleri de ekleyerek, benim kişisel görüşüm 48’in üzerinde başka
maddeler de var, onlarda hızla görüşülür, 48 olmaz, 50-60-70 madde
ne varsa, Meclis toplanır geçirilir” ifadelerini kullandı.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Çözüm sürecinde 2 aşama ile ilgili yaşanan tartışmalarla ilgili
sorulara cevap veren Tanrıkulu, ”Demokratikleşmenin örgüt
üyelerinin çekilmesi ile bağlantılı olmadığı düşüncesindeyiz.
Elimizde sayaç yok, bunlar devletin gümrük kapılarından veya sınır
kapılarından geçmiyor. Biz Türkiye’nin demokratikleşmesiyle
eksiksiz bir demokrasiden yanayız. Gerisi hükümetin yürüttüğü bir
çalışmadır, bize bu konuda verilen bir bilgi de yoktur” dedi.
“ÜNİVERSİTELERİN GÜVENLİK MERKEZİNE DÖNÜŞTÜRÜLMESİNİ KABUL
ETMİYORUZ”
Başbakan Erdoğan’ın üniversitelerde özel güvenliğin yerini polisin
alabileceğini söylediğinin hatırlatılması üzerine Tanrıkulu şu
ifadeleri kullandı; “Üniversiteler özel alanlar olması lazım. Orayı
bir güvenlik merkezine dönüştürülmesini kabul etmiyoruz. Aslında
özel güvenlik birimlerinin üniversitede olmaması lazım. Başbakan
başta ODTÜ olmak üzere üniversitelerde öğrencilerin toplantı ve
gösteri yürüyüşü hakkını kullanmalarından rahatsız olduğu için
böyle bir yaklaşım içine girmiştir. Bu güvenlikçi yaklaşım son
derece sakıncalıdır. Başbakan’a bağlı her alanda özel polis
birimleri kurulmaktadır. ‘Şiddet yapan şiddet görür’ gibi bir cümle
görür gibi bir söz kullandı Başbakan, bu sözleri ile hukuk dışına
çıkılacağını meşru gösteren bir dil kullandı. Şiddeti meşru gören
bu söylemi eli palalıları teşvik etmektir, polisin orantısız gücünü
meşru görmektir. Başbakan umarım bu sözleri bugün düzeltir.”
(İHA)