Başbakan'a Çankaya yolunu tarif etti
Abone olBDP Eşbaşkanı Kışanak, Köşk'e çıkmak istediğini öne sürdüğü Başbakan Erdoğan'a Çankaya yolunu böyle tarif etti.
Eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz'ın "AB'nin yolu
Diyarbakır'dan geçer" sözünün bir benzeri, bugün BDP Grup
Toplantısı'nda söylendi. BDP Eş Başkanı Gülden Kışanak Köşk'e
çıkmak istediğini öne sürdüğü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a,
“Eğer Çankaya'ya çıkmak istiyorsanız bunun yolu barıştan,
demokrasiden çözümden geçer” diye seslendi.
Kışanak, “Bugün de yine Çankaya’ya çıkmak isteyen bir
Başbakan var. Acaba Çankaya’nın yolu kanlı bir yol mu olacak, bu
ülkenin evlatlarının kanı pahasına, ölümler pahasına mı olacak
yoksa barış demokrasi ve çözüm pahasına mı olacak? Bunu Türkiye
merak ediyor. Başbakan’ın Çankaya’ya çıkmak istediğini herkes çok
iyi biliyor ama Türkiye artık 12 Eylül darbe dönemi Türkiyesi
değil, '92 konsepti'nin uygulandığı bir dönem de değil. Türkiye’de
eğer Çankaya’ya çıkmak istiyorsanız, bunun yolu barıştan,
demokrasiden çözümden geçer. Bunu aklınıza yazın” diye konuştu.
BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, 12 Eylül döneminde
Diyarbakır Cezaevinde yaşananlarla yüzleşmeden ''Kürt
sorununun'' çözülmesinin mümkün olmadığını söyledi.
Kışanak, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada,
Diyarbakır Cezaevinde, 12 Eylül darbe döneminde işkence gören
mağdurların, Diyarbakır Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu,
bunun tarihi bir olay olduğunu ifade etti.
Söz konusu dönemde, Diyarbakır Cezaevinde ''Vahşet düzeyinde
insanlık suçu işlendiğini'' belirten Kışanak, ''Orada, Kürt
halkını kimlik olarak mahkum etmek istediler. Orada yaşananlar adli
birer vakadan ibaret değil, sistematik bir insanlık suçudur.
Diyarbakır Cezaevinde yaşananlarla yüzleşmeden, Kürt sorununun
çözülmesi mümkün değildir'' diye konuştu.
Suç duyurusunun hukuksal olarak sağlıklı bir şekilde işlemesini
arzu etiklerini anlatan Kışanak, bu kapsamda siyasi aktörlerin de
sorumluluk alması gerektiğini kaydetti. Bu konuda Mecliste bir
araştırma komisyonu açılması gerektiğini belirten Kışanak,
''Parlamento, Türkiye'nin bu en büyük kara lekesini
temizlemeli. Orası insanlık müzesine dönüştürülmeli ve halktan özür
dilenmeli'' dedi. Kışanak, bunun ardından, Mecliste,
''Gerçeklerle yüzleşme komisyonu'' adı altında daha kapsamlı bir
komisyonun da kurulmasını istediklerini söyledi.
''ESKİ MGK TUTANAKLARI OKUNSUN''
Gülten Kışanak, son dönemlerde Eşref Bitlis, Adnan Kahveci, Uğur
Mumcu, Turgut Özal'ın ölüm nedenlerinin araştırılması konusunda bir
tartışma yürütüldüğünü hatırlattı. Bu ölümlerin gerçek nedenlerinin
ortaya çıkarılmasının şart olduğunu anlatan Kışanak, parlamentonun
bu konuda da sorumluluk alması ve meclis araştırması açması
gerektiğini vurguladı.
Bu konuların aydınlatılması için özellikle 1990'lı yılların mercek
altına alınması gerektiğini belirten Kışanak, Türkiye'de 1990'lı
yıllarda bir ''Savaş politikası'' kararı alındığını, bu
kararın 1992'li yıllarda uygulanmaya başlandığını öne sürdü.
Kışanak, ''JİTEM konusunda net söylemlerde bulunan bir kişi var.
'Ben kurdum, Hizbullah'ı da ben yönettim' diyor. Hükümet ne
yapıyor?'' dedi. Gültan Kışanak, yalnızca arşivlerdeki
MGK tutanaklarının okunmasının bile bu olayların açığa çıkması
için yeterli olacağını öne sürdü.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, dönemin Genelkurmay Başkanı
Kenan Evren için, ''11 Eylül'de kanı durdurabilirlerdi.
Durdurmadılar, çünkü Evren, Çankaya'ya çıkmak istiyordu''
şeklinde ifadeler kullandığını belirten Kışanak, şunları
söyledi:
''1992 konseptine onay vererek, yani kanı durdurmayarak,
şiddet politikasına sonuna kadar geçit veren Demirel de Çankaya'ya
kanlı bir yoldan tırmandı. Bugün yaşadığımız gelişmeleri kaygıyla
izliyoruz. Bugün de yine Çankaya'ya çıkmak isteyen bir Başbakan
var. Acaba Çankaya'nın yolu kanlı bir yol mu olacak, bu ülkenin
evlatlarının ölümleri pahasına mı olacak yoksa barış, demokrasi ve
çözümle mi olacak? Bunu Türkiye kamuoyu merak ediyor.''
''Kürt sorununun'' çözümüne ilişkin tartışmaların
özellikle referandumdan sonra arttığını anlatan Kışanak,
''Anadilde eğitim ve demokratik özerklik konularının daha
umut verici düzeyde'' dile getirildiğini, ancak hükümetin
bu konuda olumlu bakış açısına sahip olmadığını öne sürdü.
Hükümetin, sorunun çözümü için ''dünya turuna
çıktığını'' savunan Kışanak, ''Oysa Kürt sorunu
burada yaşanıyor. Uluslararası arenada Türkiye'nin neyini
pazarlıyorlar, neyi peşkeş çekiyorlar, karşılığında ne istiyorlar?
Kamuoyu bunları bilmiyor'' dedi.
''ÇÖZÜMSÜZ KALMIŞ BİR YOL''
TSK unsurlarının, sınır ötesi harekat düzenlemesi
konusunda hükümete verilen yetkinin uzatılmasını öngören tezkereye
değinen Kışanak, bunun, ''Türkiye'de defalarca denenen
ancak çözümsüz kalmış bir yol'' olduğunu iddia etti.
Kışanak, ''Bir taraftan PKK'ya 'Güçlerini sınır dışına çıkar'
diyorsun, diğer taraftan sınır ötesi operasyon düzenliyorsun''
şeklinde konuştu.
Hükümetin, söz konusu tezkere ile ilgili görüşmeleri kapalı
oturumda yapmak istediğini belirten Kışanak, ''Tezkere ile
ilgili görüşmelerin kapalı oturumda yapılmasına karşıyız. Bu
görüşmelerin kamuoyuna açık olması gerekiyor'' dedi.
Kışanak ayrıca, zorunlu din dersi ile türban konusundaki
tartışmaların, ''İnanç özgürlüğü temelinde yaşanan
problemler olduğunu, bu sorunların ancak yeni bir anayasa ile
çözülebileceğini'' sözlerine ekledi.