Sayın Başbakan,
Bilmiyorum size haberi ulaştı mı, size ulaşmadıysa
bile eşiniz Emine Hanım'ın bu konuyu bildiğine, çok üzüldüğüne,
içinin yandığına adım gibi eminim…
Bir Melek vardı…
O Melek, eşi ve eşinin ailesi tarafından yıllarca
gördüğü işkence sonucu akıl sağlığını yitirdi, onu demirlerle
bağladılar evden çıkmasın diye, ailesiyle görüştürmediler, yemek
vermediler, su vermediler…
Yirmi dört yaşındaki gencecik beden, otuz kiloya
kadar düştü…
Ailesi ona ulaşınca bu vahşetle karşılaştı ama artık
çok geçti…
Melek, melek oldu…
Sayın Başbakan, daha nice Melek'ler her gün eşleri
tarafından öldürülüyor…
Her gün son dakika haberlerinin hemen hepsinde kadına
yönelik şiddet söz konusu…
Son yedi yılda, kadına şiddetteki artışın yüzde bin
dört yüz olduğunu söylüyor haber bültenleri…
Neredeyse her evin içine yerleşmiş durumda
şiddet…
Televizyon izlerken bu konuyla ilgili haberlere rast
geldiğinize eminim, bu olayları tasvip edemeyeceğinizi de
biliyorum, kim tasvip eder ki?
Eminim, sizler de bizler kadar üzülüyorsunuz…
Eminim bu konuyla ilgili çalışmalar yapılıyor, ilgili
Bakanlığın gerekeni yapmasını söylüyorsunuz…
Ama, demek ki yetmiyor, demek ki olmuyor…
Ben bu satırları yazarken, İzmir'de eşinin şiddetine
uğrayıp hastaneye kaldırılan bir başka kadının haberi düşüyor
internet sitelerine ve bir başkası ve başka şehirlerde
başkaları…
Bu terör durmuyor Sayın Başbakan…
Biliyorum çok yoğunsunuz, iç politika, dış politika,
komşu ülkelerdeki sorunlar, muhalefetin söyledikleri, olimpiyat
telaşı…
Fakat, kendi içimizdeki ve hatta çekirdeğimizdeki bu
sorunu çözemezsek geleceğimizi nasıl çizeceğiz…
Bir kadının canının yanması tek başına kadının acı
çekmesi değildir aslında…
Sağlıksız ailelerde büyüyen, şiddeti olağan gören,
öfkeyle yetişen, başını çevirdiği her yerde, evde, bilgisayar
oyunlarında, dizilerde, şiddetin uygulandığını gören bir çocuk ve
sonra o çocuğun yetiştireceği evlatlar…
Şiddet bulaşıcı galiba…
Demek istediğim şu ki, hazır meclis tatile girmişken,
siyasi gündemin yoğunluğu hafiflemişken, bir el atsanız bu
konuya…
Bu konuyla ilgili, sadece bu konunun geçtiği bir
toplantı düzenleseniz kadınlarla…
Yanınıza eşinizi alıp, korku gözlerine yansımış,
yaşadığı korku yüzünden yediği dayakla barışık davranmak zorunda
kalan, evladının yüzüne morarmış gözlerle, kaderine ağlayan bir
yürekle bakmak zorunda kalan kadınların yüreklerine su
serpseniz..
O evlatların geleceğe güvenle, babalarından
korkmadan, annelerinin yediği dayaklar içlerini acıtmadan ve
sonrasındaki en kötü senaryoyu yaşamamaları için bir kaç umut dolu
cümle kurabilseniz...
Ne kadar iyi edersiniz…
Saygılarımla...
twitter.com/nsrnylmz