Başbakana açık mektup…

.

Nesrin YILMAZ nesriny@internethaber.com

Sayın Başbakan,

Bilmiyorum size haberi ulaştı mı, size ulaşmadıysa bile eşiniz Emine Hanım'ın bu konuyu bildiğine, çok üzüldüğüne, içinin yandığına adım gibi eminim…

Bir Melek vardı…

O Melek, eşi ve eşinin ailesi tarafından yıllarca gördüğü işkence sonucu akıl sağlığını yitirdi, onu demirlerle bağladılar evden çıkmasın diye, ailesiyle görüştürmediler, yemek vermediler, su vermediler… 

Yirmi dört yaşındaki gencecik beden, otuz kiloya kadar düştü…

Ailesi ona ulaşınca bu vahşetle karşılaştı ama artık çok geçti…

Melek, melek oldu…

Sayın Başbakan, daha nice Melek'ler her gün eşleri tarafından öldürülüyor…

Her gün son dakika haberlerinin hemen hepsinde kadına yönelik şiddet söz konusu…

Son yedi yılda, kadına şiddetteki artışın yüzde bin dört yüz olduğunu söylüyor haber bültenleri…

Neredeyse her evin içine yerleşmiş durumda şiddet…

Televizyon izlerken bu konuyla ilgili haberlere rast geldiğinize eminim, bu olayları tasvip edemeyeceğinizi de biliyorum, kim tasvip eder ki?

Eminim, sizler de bizler kadar üzülüyorsunuz…

Eminim bu konuyla ilgili çalışmalar yapılıyor, ilgili Bakanlığın gerekeni yapmasını söylüyorsunuz…

Ama, demek ki yetmiyor, demek ki olmuyor…

Ben bu satırları yazarken, İzmir'de eşinin şiddetine uğrayıp hastaneye kaldırılan bir başka kadının haberi düşüyor internet sitelerine ve bir başkası ve başka şehirlerde başkaları…

Bu terör durmuyor Sayın Başbakan…

Biliyorum çok yoğunsunuz, iç politika, dış politika, komşu ülkelerdeki sorunlar, muhalefetin söyledikleri, olimpiyat telaşı…

Fakat, kendi içimizdeki ve hatta çekirdeğimizdeki bu sorunu çözemezsek geleceğimizi nasıl çizeceğiz…

Bir kadının canının yanması tek başına kadının acı çekmesi değildir aslında…

Sağlıksız ailelerde büyüyen, şiddeti olağan gören, öfkeyle yetişen, başını çevirdiği her yerde, evde, bilgisayar oyunlarında, dizilerde, şiddetin uygulandığını gören bir çocuk ve sonra o çocuğun yetiştireceği evlatlar…

Şiddet bulaşıcı galiba…

Demek istediğim şu ki, hazır meclis tatile girmişken, siyasi gündemin yoğunluğu hafiflemişken, bir el atsanız bu konuya…

Bu konuyla ilgili, sadece bu konunun geçtiği bir toplantı düzenleseniz kadınlarla…

Yanınıza eşinizi alıp, korku gözlerine yansımış, yaşadığı korku yüzünden yediği dayakla barışık davranmak zorunda kalan, evladının yüzüne morarmış gözlerle, kaderine ağlayan bir yürekle bakmak zorunda kalan kadınların yüreklerine su serpseniz..

O evlatların geleceğe güvenle, babalarından korkmadan, annelerinin yediği dayaklar içlerini acıtmadan ve sonrasındaki en kötü senaryoyu yaşamamaları için bir kaç umut dolu cümle kurabilseniz...

Ne kadar iyi edersiniz…

Saygılarımla...

twitter.com/nsrnylmz