Size ilk kez mektup
yazıyorum, dilerim bu son olur…
Bunları yazmak zorundayım,
yazmazsam kendimi vicdanıma karşı suçlu hissedeceğim…
Biliyorum okumayacaksınız,
siz zaten köşe yazılarını okumuyorsunuz (tıpkı kitap okumadığınız
gibi…)
Ama olsun, nasıl olsa
okuyup size bildirecek birileri var…
Ha, çok önemli değil,
okumasanız, duymasanız da olur…
Dediğim gibi yazmazsam
rahat edemem…
Dün AKP
İl Kongresi’ndeki konuşmanız sırasında fark ettim ki; adına
“sanat” dediğiniz öfkeniz sizi yine ele
geçirmişti ya da şöyle demeliyim; yine yakanızdan
inmemişti…
Münevver’in katil ya da
katillerini hala bulamayanlara bunun nedenini soracağınız yerde 140
gün önce vahşice öldürülmüş dünya güzeli Münevver’in ruhunu ve acılı ailesini bir de siz rahatsız
ettiniz…
Üstelik kandil günü…
(Hâlbuki katilin rahat
rahat dolaşıyor olması gerçeği sizi rahatsız etmeliydi!)
Bilir misiniz kandil
günleri sevmediklerinizin bile kalbini kırmayacağınız bir gündür ki
bunu sizin biliyor olmanız gerekir!
Ama siz bunu bilemediniz…
Bir genç kızın öldürülmesine, kendinizce, “çirkin,
ucube” bir kılıf diktiniz…
Aileyi bir kez daha
mahvettiniz!
Sorarım size;
“O gece
öldürülen kişi Münevver değil de Cem olsaydı?”
Ha pardon yine Münevver suçlu olacaktı…
Öyle olacaktı
tabii…
Bir tane suçlu vardır
değil mi?
Bir insanın canını vahşice
almış birinin yüzünü güldürecek cümleler kurabilmek nasıl bir ruh
hali gerektirir ki?
Üstelik unuttunuz mu,
dinimizde adam öldürmek çok büyük günahtır!
İnanın bunu size öğretmek
bana nasip olsun istemezdim ama dünya işte…
Hep farkındaydım sizde
eksik olan bir şeyler vardı…
Ama dün buldum
bunu…
Sevgi eksikliği var sizde…
Gerçekten…
Hayvanları sevmiyorsunuz,
insanların sizin yaşayış biçiminize ters olanlarını sevmiyorsunuz,
“Yaratandan ötürü sevmek” diye öfkeli öfkeli
bağırıyorsunuz ama…
Sevginizi hiç
göstermiyorsunuz…
Zaten biraz var olan sevginiz de bir tuhaf…
Geçen gün gittiğiniz
Konya’da güya sevgi
götürdüğünüz çocuklara hediyeleri vermek yerine fırlatıp kafalarını
gözlerini yardınız…
Hiç hediye kafaya
fırlatılır mı?
Hani istemeye istemeye
birine bir şey verildiğinde “Kafama fırlatsaydın
bari” denir ya…
İnanın o cümleyi
aratmıyorsunuz…
Sevgi, birazcık sevgi…
İnanın zor değil,
yapacağınız şey sadece empati…
Bunu yapabildiğinizde
sevgi esir alabilir sizi…
Ve esaretin en güzelidir
bu…
Mektubu burada
bitiriyorum…
Dünyanın bu en güzel
esaretini tez zamanda size de diliyorum…
Nesrin Yılmaz…