"Sadece MHP'de değil CHP içerisinde de çok yoğun itiraz eden
bir grup var. Şu anda Sayın Kılıçdaroğlu da hareketsiz kalıyor. Ama
MHP'nin tavrı çok net. Biz Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nin ortadan kaldırılıp, başka özelliklere sahip bir devlet
kurulmasını istemiyoruz. Bu kadar basit."
"Bu bir bölünme sürecidir, kimse kafasını kuma falan gömmesin.
Her şey açık açık ortada, zaten kimsenin bir şey sakladığı da yok
ama medya Türk halkına, emperyalist bir projeyi üstünü şekerlemeyle
süsleyerek sunuyor. Biz bunu biliyoruz ve buna karşı
direnebildiğimiz kadar direneceğiz. Şu anda Tükiye Cumhuriyeti
Devleti bölünüyor. abdullah Öcalan bugün ne söylüyorsa 2005 yılında
Mayıs ayında Erbil'de yapılan toplantıda, Demokratik Toplum
Kongresi'ne 50 maddelik gönderdiği, adeta AKP'nin Anayasası olan
dökümanda ne söyleniyorsa onu söylemiştir. Seçimden sonra
Diyarbakır'da aydınlarla yaptıkları toplantı sonucu yayınladıkları
bildiri onun bir özeti. Bugün, İmralı sürecinde de Diyarbakır'da
okunan mektubunda da aynı ana hatlar var. Kürdistan'dan
vazgeçmemişlerdi, Sevr'i Türkiye'nin önüne getirenlerle birlikte
bir Amerikan projesi var önümüzde. Bu projeyle Türkiye'nin Ulus
Devlet niteliğinin ortadan kaldırılmasına kesinlikle karşıyız."
BAŞBAKAN KUMANDAYLA
ÇALIŞIYOR
"Başbakanın bir söylediği bir söylediğini tutmuyor ki.
Başbakanın hangi sözünü alalım da irdeleyelim. Bizi İmralı ile
görüştüğümüzü ispatlayan şerefsizdir dedi. Kim görüşüyor
İmralı'yla, kendisinin müştesar yardımcısıydı Hakan Fidan, bugün
yine benzer şeyler söylüyor. Başbakanın söylediklerinin ciddiye
alınacak bir tarafı yok. Başbakan uzaktan kumandayla çalışıyor
bütün sorun orada. Terör örgütü madem hiçbir şey istemeden bizim
önerilerimiz kabul edecekti de 30 yıl neden savaştı? Bana kim bunu
mantıklı olarak açıklayabilir. Zaten ne istediklerini de
söylüyorlar.
"Emperyalist güçlerin elinde. Çünkü o emperyalistler
Başbakanın hırsının aklını geçtiğini biliyorlar ve Türkiye'de
bundan daha güzel kullanılabilecek bir enstürman
bulamazlar.
BAŞBAKAN UYKUSUZ GECELER
GEÇİRİYOR
Peki sizin çözüm öneriniz nedir, somut bir
öneriniz var mı, MHP barışı nasıl getirmeyi
planlıyor?
"Bu devleti böldürmeyiz, bu vatanı, bu milleti böldürmeyiz.
Oradaki vatandaşlarımızın bazı istekleri veya hak ettikleri ama
alamadıkları şeyler varsa bunlar oturulup konuşulur. Bireysel
olarak Türkiye'de yaşayan herkesin, eşit haklara sahip olmasını
savunuyorz. Ama hiçbir gruba, kollektif hak tanınmasına karşıyız.
Genel Başkanımız iki hafta önce bunu söylemişti. Türkiye'deki büyük
sorun, iç dinamiklerden kaynaklanan bir sorun değil. İç
dinamiklerin, daha evvelki uygulamalrın, dış dinamiklerin bu işe
girip çok uygun bir ortam bulmalarına hizmet etmiş olabilir am
bugünkü sorun tamamen dış dinamiklerin oluşturduğu ve belli
istikammete sevk ettiği sorundur."
Neredeyse bütün Türkiye bu süreci tartışıyor, MHP,
Kürt sorunu diye bir sorunu hala tanımıyor mu?
"Biz şunu söylüyoruz, bir bölücülük akımı vardır, bunun bir
köşesinde PKK terör örgütü vardır, diğer köşesinde de bir Kürt
sorunu olduğunu kamuoyuna kabul ettirmeye çalışan emperyalist bir
proje vardır. Biz bunu asla kabul etmiyoruz. Bunun tamamı fiktif br
şeydir. Bunlar, ülkelerin içinde yaratılır, ülkenin bazı
sorunlarından ve birtakım özelliklerinden yararlanılır ve bunlar
kullanılır o ülkeye istenilen şekil verilir. Bugün Türkiye'ye yeni
bir şekil veriliyor. Zaten bunu da kimse saklamıyor, Amerikan Dış
İşleri Başkanı söylüyor, terör örgütünün başı söylüyor,
içeridekiler çok net söylüyor. Daha önce bulunduğum Anayasa
Komisyonu'nda üyeyken bizzat o bölgeden gelenler de söylüyorlardı.
"Biz özerklik istemiyoruz, çünkü o zman yetkinin devri
Ankara'dan olur, biz Ankaradan yetki istemiyoruz, yetkinin kaynağı
biz olmalıyız" diyorlardı, daha ne söylesinler. Türkiye'de
medya büyük bir iştahla, büyük bir kararlılıkla görevlendirilmiş
bir şekilde bunları söyleyenleri marjinal bir hale getiriyor. Ve
vatandaşa psikolojik bir savaş uyguluyor. Biz bu psikolojik savaşın
dışında kalacağız, birçok kimse hiç de öyle olmadığımızı görecek.
Benim söylediklerimi sokakta dünya kadar vatandaşım paylaşıyor.
Başbakan da bu yüzden çok rahatsız. Başbakan uykusuz geceler
geçiriyor, bu Başkanlık sistemi nasıl gelecek diye."
TAMAM ÇÖZELİM DE NEYİ
ÇÖZECEĞİZ
CHP bu işin mecliste çözüleceğine inanıyor, siz de
buna inanıyor musunuz? Konu meclise gelse silahsız bir çözüme evet
der misiniz?
"Kanın durması, barış gelmesi, silahların susmasına kimse
karşı çıkmaz, MHP'de karşı çıkmaz. Ama bunun bedelinin ne olduğunu
ben çok iyi bilmeliyim, Türk vatandaşları da bilmek zorunda. Neyin
karşılığında kan duracak? Milletin, vatanın, devletin bölünüp,
1923'te kurulmuş olan devletin yerine yeni bir devlet kurulmasıyla
eğer bu barış sağlanacaksa MHP olarak biz sonuna kadar bunun
karşısında olacağız."
Belki de gerçekten bir pazarlık yoktur, vatan
bölünmüyordur, neden bu kadar eminsiniz?
"Böyle bir şey olmadığını bize kanıtlamak zorundalar. Ama
bütün ipuçları bir pazarlık olduğunu gösteriyor. Anayasa Uzlaşma
Komisyonundaki görüşmelere, meclisteki konuşmalara, Abdullah
Öcalan'ın sözlerine bakın. Onlar ne istediklerini biliyorlar, o
istediklerini alıncaya kadar bu mücadeleye devam edecekler. Biz de
bu devletin, bu haliyle, bu özellikleriyle kalması için biz de
sonuna kadar mücadele edeceğiz. Çözüm süreci diyorlar, tamam
çözelim ama ne ödeyeceğiz?"
CHP HAREKETSİZ KALDI
CHP'nin sürecin başından beri süregelen tavrını
nasıl değerlendiriyorsunuz?
"CHP'nin tavrını benim değerlendirmem doğru olmaz. MHP'de uzun
yıllardır siyaset yapmış biri olarak CHP'nin içi ve politikaları
ile ilgili yorum yapmam doğru olmaz. Dışarıdan görüldüğü kadarıyla
bir ikilem içinde olduğu anlaşılıyor, bu çok net bir şekilde
görülüyor. CHP'nin içinde söylemi birbirinden çok farklı olan bir
yapılanma var. Büyük bir ihtimalle bu durum da onları hareketsiz
hale getiriyor."
MHP, yurt genelinde mitingler yapacak, Bursa'da
başladınız ama Devlet Bahçeli'nin oradaki "Vurmanın da ölmenin de
zamanı gelecek" sözleri ve daha sonra bu sözün arkasında durması
çok eleştirildi ve hala da eleştiriliyor, ne demek istedi bu sözle,
siz de bu sözün arkasında mısınız?
"MHP'nin mensupları bu sözlerin arkasında. MHP içinde bir
istisna bulamazsınız. Orada şuna bakmak lazım, MHP siyaseti hukuk
kuralları içinde yapmaya özen gösteren bir siyasi parti. Yalnız
hukuk kurallarında da değil, bizim geçmişimize baktığınız zaman
etik birtakım kuralları çok ciddiye alarak ve siyaseti ona uygun
olarak yapan bir partidir MHP. Bizim dışımızdaki siyasi partiler,
çoğu zaman hukuk kurallarının dışına çıktılar. Şu anda Türkiye'de
cereyan eden müzakere sürecinin Türkiye'deki hukuk kurallarına
uygun olduğunu söyleyecek bir tek hukukçu bulamazsınız. Ceza kanunu
hükümlerine, diğer kanun hükümlerine, Anayasanın hükümlerine bakın,
söylemler ve uygulamalara baktığınız zaman bu dönemin Cumhuriyet
Savcıları, bu suskunluklarının, bu duyarsızlıklarının hesabını,
çocuklarına ve torunlara veremezler. Başbakanın söylemleri de
tamamen hukuk dışıdır. Terör suçundan müebbete mahkum edilmiş
biriyle masa başında oturup konuşuyorlar, mitingler yapılıyor,
bölücü sloganlar atılıyor, posterler açılıyor, bir tane türk
bağrağı yok, bunların hiçbirine kimse sesini çıkarmıyor ve Türkiye
Cumhuriyeti Devleti bölünüyor, MHP'nin söyleminden yorum yapılmaya
çalışılıyor. Kimse kusura bakmasın da bir söz vardır, eli çabuk
hırsız ev sahibini suçlar.
Başbakan da bayrak olmamasından rahatsızdı, bunu
dile getirdi zaten, bu sizi rahatlatmıyor mu?
"Başbakanın hiç bir sözünü ciddiye almıyorum ve samimi de
bulmuyorum. Sayın Başbakan mevsimlik milliyetçi, havalara göre
milliyetçi olur. Ben, Btutanlar devreye giriyor."
ONLAR UYMUYORSA BİZ DE KURALLARA
UYMAYIZ
Şu anda MHP'nin A Planı mitingler, peki süreç
istediğiniz gibi yürümezse bir B ya da C planınız var
mı?
"Tabii ki var. Biz 44'üncü yılını kutlayan ciddi bir
hareketiz. AKP gibi nevzuhur bir siyasi hareket değiliz. Bütün
uygulanacak politikaları, o politikaların uygulanacağı ortamın
özelliklerine göre değerlendirmek gerekir. Sizin söylediğiniz
noktaya geldiğimiz zaman, o noktada Atatürk'ün kurduğu Ulus
Devletin değiştirilip yerine başka bir devlet kurulması söz konusu
demektir. Hukuki olarak tartıştığınız zaman Türkiye'de herhangi bir
siyasi kurumun, siyasi parti ve meclisin devleti yıkıp yeniden bir
devlet kurma yetkisi var mı yok mu bunu tartışmak lazım. bizim ne
yapacağımızdan evvel, AKP iktidarının hukuki olarak bu devletin
temel felsefesini değiştirme yetkisi var mı yok mu bana bunun
cevabının verilmesi lazım. Eğer AKP, yetkinin dışına çıkarak böyle
bir yere adım atmışsa, karşısındakilerden de mevcut kurallara uygun
davranmasını hiç kimse bekleyemez."
Siz Anayasa Uzlaşma Komisyonundan çekildiniz,
partiniz mi istedi bu çekilmeyi?
"Kendi isteğimle çekildim, kesinlikle partiyle alakası yok.
Görev yaptığım sürece de bundan sonra da Anayasa için uzlaşma
konusunda MHP'nin söylemleri, fikirleri, kararlılığı hiç değişmedi.
Biz yeni bir Anayasa yapılması sürecine en hazırlıklı siyasi
partiyiz. Bizim elimizde, hazır yazdığımız, alternatifiyle çok
döküğman var. Bu iş nasıl yapılır, Türkiye daha çağdaş bir
Anayasaya nasıl kavuşur diye çok çalıştık. İçimizde, hiçbirimizin
MHP'nin bu konudaki söylemleri ile ilgili farklı bir düşünce
yok."
Anayasa değişikliğine karşı duruşunuzun asıl
sebebi nedir, siz anayasanın değişmesini istemiyor
musunuz?
"AKP'nin köklü bir Anayasa değişikliğinden anladığı, Başkanlık
sitemini getirmek, bir tek kişinin kendi taleplerini, isteklerini
projeksiyonlara uygun hukuki bir kılıf yaratmaya çalışıyor.
Demokratik parlamenter resim Türkiye için en iyi rejimdir, biz bunu
söylüyoruz. Ekiskleri varsa giderilebilir, reforme edilebilir ama
bu rejim devam etmeli diyoruz, bu konuda anlaşamıyoruz."
MELİH GÖKÇEK SİYASETİ AYAKLAR ALTINA
ALDI
İsrail'in özür dilemesini eleştirdiniz, bu
diplomatik bir başarı değil mi?
"Bu özrün arkasında çok şeyler var. Elimizde somut şeyler de
var, bir takım akıl yürütmeyle yapacak değiliz, biz yıllardır bu
işlerin içerisindeyiz. Kimsenin dikkatini çekmiyor mu, Obama ile
Netanyahu yanyana oturuyorlar, konuşuyorlar, telefon açıp özür
diliyorlar.
Ne var arkasında, somut deliller
neler?
"Suriye var, Ortadoğu var, Kürt meselesi var, İran var. Birden
bire vahiy mi indi Netanyahu'ya da "şu Türklerden bir özür
dileyeyim, çok ayıp ettim mi dedi.
Ama Başbakan açısından bakın bir de, ortaya 3 şart
koydu ve kabule ettirdi, bu başarıyı görmezden gelmek mümkün
mü?
"Başbakan bu şekilde taktim edebilir, ona bir şey
söylemiyorum. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı da herzamanki
işgüzarlığı ile reklam panoları hazırlayıp siyaseti ayağa düşürür.
O reklam afişleri tam Melih Gökçek'in üslubuna uygun bir siyaset
anlayışıdır. Ama biz bu işin arkasında ne olduğunu bilmek, çözmek
ve türkiye için de doğru olanı söylemek zorundayız. Bunun bize
maliyeti nedir, çözüm süreci diyorlar.
Ergenekon davasında istenen cezaları duyunca
şaşırdınız mı?
"Ben o mahkemelerin temel anlamda hukuk kurallarına uygun bir
yargılama gerçekleştirdiğine inanmıyorum ki toplumda da böyle
düşünenler oldukça fazla. Orada bir hukuk komedisi oynanıyor, orada
hukuk değil siyaset hakim. Demokrasiye karşı suç işlenmişse, bir
takım terör faaliyetlerine girilmişse, biz o suçlardan dolayı haklı
delillerle yargılanan kimseyi savunmayız MHP olarak. Ama bu
yargılama TSK'nın geleneksel Türkiye Cumguriyeti Devleti'ndeki
ağırlığını ortadan kaldırmak suretiyle küresel emperyalist güçlerin
Türkiye'de daha rahat hareket etmesini sağlamaya yönelik bir siyasi
dava haline getirilmişse bizim bunu kabul etmemiz mümkün deği,
çünkü milli menfaatlerimize uygun değildir. Teröristliği tescilli,
AİHM'e gitmiş, orada bile başvurusu reddesilmiş bir mahkum Abdullah
Öcalan. Siz bu kişiyle masaya oturup pazarlık ediyorsunuz, Eski
Genel Kurmay Başkanı'nı da terör örgütü kurucusu olarak itham
ediyorsunuz, böyle bir komedi olabilir mi? İstanbul vekilimiz Engin
Alan, çok değerli bir TSK mensubudur, bütün ömrü dağlarda, canı
beninde, bu vatanın bölünmemesi için mücadele vererek geçti.
Çanakkale'deki 18 Mart anma törenlerine Başbakan 2 saat gecikince
komutan töreni başlatıyor, işte o komutan Engin Alan ve bugün onun
cezasını çekiyor. Psikolojik bir baskı var. Tutklanan subayların
önemli bir bölümü Güneydoğu'da başarılı olmuş subaylar. Verilen
mesaj şudur: Orada vatanını, milletini, devletini, toprağını, görev
şuururyla kim korumak için çalışmışsa cezaya müstahaktır. Biz bu
problemleri çözebilecek siyasi tecrübeye sahibiz."
MİLYARDERLER KLÜBÜNDE SAYILAR
ARTIYOR
Ekonominin çok iyi gittiğini söylüyorlar,
kişi başına düşen gelirimiz her geçen gün artıyor
diyorlar, siz bir ekonomist olarak
düşünüyorsunuz bu konuda ?
"Türkiye'de milli geliri 3 bin dolardan 10 bin doların üzerine
çıkardıklarını söylüyorlar. Ben iktisatçıyım. Bu tip 10 yıllık 12
yıllık karşılaştırmalar yapılırken enflasyondan etkilenmiş olan
para birimiyle karşılaştırma yapılmaz. Yani enflasyon etkisi
arındırılarak karşılaştırma yapılır, doların da enflasyonu vardır.
Bizim 1998 sabit fiyatlar endeksimiz vardır, TL için de dolar için
de. 2002 yılındaki kişi başındaki milli geliri bu söylediğim sabit
fiyatlarla 2012 ve 2012'yi mukayese edebilirsiniz, çıkacak sonuca
da bir itirazımız olmaz. Bunu yapınca ortaya ne çıkıyor, 1600
doların altında bir artış çıkar. Söylenen rakam enflasyonu
yansıtmıyor. Türkiye'de milyarderler klübüne girmiş olan kişi
sayısı 2002'de ne kadardı, 2012'de ne kadar? Bu, Türkiye'de arttığı
söylenen milli gelirin kimlere gittiğini anlatır. Gelirin
bölüşümüne bakmamız lazım. Gelirdeki artış sokaktaki vatandaşa ne
kadar yansıyor ona bakılmalı, bugün enflasyon bahane edilerek
maaşla çalışanlar emekliler ezdiriliyor."