"Yetenek sizsiniz" yarışmacılarından
biri, "Şimdi herkes alnını kaşısın"
dediğinde eli çenesindeydi. Hülya Avşar başta
olmak üzere, izleyenlerin çoğu çenesini kaşıyordu. Yarışmacı,
"Herkes alnını kaşısın" derken eli
çenesindeydi çünkü.
Bu dinlemediğimizin resmidir!
*
yazımı başından sonuna kadar okuyanlar, ne demek
istediğimi şıp diye anladı. Başlığı okuyup, klavyede parmaklarını
konuşturanlar ise, "bir kamyon dolusu"
küfür sarkıttı bana.
Bu da okumadığımızın resmidir!
*
"İnternet'e sansür geliyor" çığlıkları atılıyor
şu sıralar.
O taslağı okuduk mu?
Hayır!
- Öyle diyorlar!
İyi de, bu işin en tepesindeki kişi "yok böyle bir şey" diyor.
- Sen ona ne bakıyorsun, "yok" diyecek tabi.
Hem okumadığımız, hem de dinlemediğimizin bir
başka fotoğrafı.
*
Baykal'la ilgili çıkan kasedi hatırlıyor musunuz?
İnternet'te dolaşıma girdikten kısa bir süre sonra, o
sitelerin kapısına kilit vuruldu. Mahkeme kararı olmadan
üstelik.
Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla o sitelerin kapatıldığını biliyor
musunuz?
Mahkeme kararı olmaksızın hem de.
Böyle bir talimatla Erdoğan suç işledi
yani.
Başbakan o suçu işlemeseydi, Baykal'a ait kaset
yüzlerce siteye yayılacaktı. Gece ve ertesi günün ortalarına kadar
bu kaset rahat rahat izlenecekti. Baykal'ın avukatları mahkemeden
karar almadıkça, o yayınlar sürecekti. Başbakan'ın suç işlemesi bu
yayınları bıçak gibi kesti.
Şimdi yapılmak istenen şu.
Özel hayata dair bu tür ses ve seks
kasetleri ortaya dökülmeden önüne geçmek.
Kişinin şikayeti üzerine, ses ve seks
kaseti yayımlayan sitelere mahkeme kararı olmadan engel olmak.
Sitelerin fişi hepten çekilmiyor, o
içerikle ilgili engelleme yapılıyor.
Kim yapacak bunu peki?
Ulaştırma ve Haberleşme Bakanı, ya da TİB
Başkanı.
Mahkeme kararı olmadan site kapatmanın, iki kişinin dudağı arasında
olduğu fırtınasının koparılması bu yüzden.
*
Bilip bilmeden, tanıyıp tanımadan, herkesi bir torbanın içine koyup
yargılıyoruz. Oysa bu insanlar Türkiye'de teknolojinin
çığır açmasına sebep olan kişiler. "Yasakçı" olmadıklarını, hatta
"yasağa karşı" oldukları için yargılandıklarını ben
biliyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili Facebook'ta
bir grup açılmıştı geçmişte. CHP lideri ve arkadaşları
Facebook'taki bu saldırıya iktidarın seyirci kaldığını söyledi.
Kılıçdaroğlu'nun avukatları da mahkemeye giderek şikayetçi
oldu.
Karar ne çıktı biliyor musunuz?
- "(...) Facebook'un
kapatılmasına..."
Mahkeme kararı TİB Başkanı Fethi Şimşek'e gittiğinde,
Türkiye yeni bir kapatma rezilliği ile karşı karşıya
kalmıştı. Şimşek, kapatmaya karşı
direnince kıyamet koptu. CHP'liler Fethi Şimşek'le
ilgili dava açtı.
Sebep?
"Görevi suistimal!"
Şimşek, "Bana ne demek" yerine,
Facebook'la irtibata geçti ve o içeriği
çıkarttırdı. Buna rağmen, hala yargılanıyor.
Anlattı çok anlattı. Biz de anlattık ama kimse dinlemedi. El kol
işaretleri yaptık onu da anlamadılar. Bugün yaşananlar da geçmişte
yaşananların bir benzeri. Okumuyoruz, dinlemiyoruz ve
bildiğimizi okuyoruz.
*
"Güvenli İnternet" ile ilgili de aynı
yaygara koparılmıştı, hatırlayın!
Ne oldu, kimsenin İnternetine bir şey oldu mu?
Yazımı şu satıra kadar okuyanlar bilsin diye
yazdım.
"İnternet'e sansür" yok arkadaşlar...
"Özel hayat"ımızı ortalığa saçanlara karşı bir
mücadele hazırlığı var.
Okuyanlara ve dinleyenlere teşekkürler :)