Başbakan ne kadar Alevi?

Oysa İslam, imanın insanın yüreğinde olduğunu, şekle şemale, söze, kelimeye bürünmediğini, inancın derecesinin cümlelerle anlaşılamayacağını söyler.

Nesrin YILMAZ nesriny@internethaber.com

Başbakan iki gün önce, katıldığı bir televizyon proğramında, alevilikle ilgili sorulan bir soruya gülümseyen bir yüzle verdiği cevapla Aleviliğe noktayı koydu.

"Alevilik Hz. Ali'yi sevmekse ben hepsinden daha Alevi'yim" dedi.

Cümleyi önünüze alıp önüne arkasına dikkatli gözlerle, biraz vicdanla, biraz empatiyle ve tabii objektif bakarsanız, kimse kusura bakmasın ama, inancı aşağılamaktan başka bir şey göremezsiniz.

Başbakan her konuda olduğu gibi Alevilik konusunda da "en iyi" olduğunu ispata kalkıştı.

Oysa İslam, imanın insanın yüreğinde olduğunu, şekle şemale, söze, kelimeye bürünmediğini, inancın derecesinin cümlelerle anlaşılamayacağını söyler.

Herhalde hepimizden "daha iyi Müslüman olduğunu" kabul etmemizi hiç kimse bekleyemez.

Ben nereden bilebilirim kim ne kadar Müslüman veyahut kim ne kadar inançlı!

Değil mi ki, Allah bilir!

Başbakan, Alevilikle ilgili açıklamasına başlarken ilk cümlesi, "Kılıçdaroğlu Alevi, Aleviler de doğal olarak ona oy veriyor" oldu.

Tabii, oy vermeyeceklerse onlara saygı duymanın ne gereği vardı!

Bu davranış şekli, insanları bir gruba ait hissettirmenin, bir grubu ötekileştirmenin, bir partiyi destekleyenlerin hepsine birden "sizin inancınız bu kadar, ben hepinizden daha iyiyim" demenin politik şeklidir.

Devam etti...

"Hepsi birlik olsun, bunun din olup olmadığına karar versinler, biri Müslümanlığın içindedir diyor, biri dışındadır diyor karar versinler eğer ayrı bir dinse ibadethane yapılır" dedi.

Sorarım Başbakana; Çoğunluğu Sünni Müslüman olan bu ülkede bir tek kutsal kitabın içerisindeki her bir cümleyi farklı yorumlayan ilahiyatçılar, bilim adamları yok mu?

Biri namaz üç vakittir diyor, diğeri beş diyor, biri kitapta başörtüsü emirdir diyor bir diğeri böyle bir emir yok diyor.

Ben de diyorum ki, milyonlarca insanın aynı şeyi düşünmesini, aynı yoldan yürümesini, aynı trene binmesini, aynı rengi sevmesini bekleyemezsiniz.

Bir topluluğa "hak" vermek için "Anlaşın karar verin, bir tek şey isteyin" diyemezsiniz.

Derseniz, balkon konuşmalarını klozete atar, sifonu çekersiniz.

İnancı ne olursa olsun, inananların bir ibadethane olarak gördüğü, orada Allah'a istediği şekilde yakardığı, kendi inançları doğrultusunda teslimiyete geçtiği bir mekana "ucube" diyemezsiniz!

Bu, toplumun bir kesimini elinin tersiyle yuvalarına itmektir ki, büyük bir kardeşlik anlayışıyla yıllardır bir arada yaşayan bu insanlara en büyük kötülüğü yaparsınız!

Bir tek şeyden eminim, İmanı olan hiçbir Alevi, bir cami veya bir kilise, yani herhangi bir ibadethane için, istediği kadar eski, istediği kadar bakımsız, ,istediği kadar küçük, istediği kadar derme-çatma, istediği kadar terk edilmiş olsun, o kutsal sayılan mekana asla ve asla "ucube" demez.

Dememeli.

Başbakan da dememeli!

Eğer, Aleviler onun için "öteki" değilse!

Eğer, o ünlü konuşmalarında söylediği gibi, bulunduğu makam, aldığı sıfat "hepimizinse"!

twitter.com/nsrnylmz