Başbakan iki gün önce, katıldığı bir televizyon
proğramında, alevilikle ilgili sorulan bir soruya gülümseyen bir
yüzle verdiği cevapla Aleviliğe noktayı koydu.
"Alevilik Hz. Ali'yi sevmekse ben hepsinden daha
Alevi'yim" dedi.
Cümleyi önünüze alıp önüne arkasına dikkatli
gözlerle, biraz vicdanla, biraz empatiyle ve tabii objektif
bakarsanız, kimse kusura bakmasın ama, inancı aşağılamaktan başka
bir şey göremezsiniz.
Başbakan her konuda olduğu gibi Alevilik konusunda da
"en iyi" olduğunu ispata kalkıştı.
Oysa İslam, imanın insanın yüreğinde olduğunu, şekle
şemale, söze, kelimeye bürünmediğini, inancın derecesinin
cümlelerle anlaşılamayacağını söyler.
Herhalde hepimizden "daha iyi Müslüman olduğunu"
kabul etmemizi hiç kimse bekleyemez.
Ben nereden bilebilirim kim ne kadar Müslüman veyahut
kim ne kadar inançlı!
Değil mi ki, Allah bilir!
Başbakan, Alevilikle ilgili açıklamasına başlarken
ilk cümlesi, "Kılıçdaroğlu Alevi, Aleviler de doğal olarak ona oy
veriyor" oldu.
Tabii, oy vermeyeceklerse onlara saygı duymanın ne
gereği vardı!
Bu davranış şekli, insanları bir gruba ait
hissettirmenin, bir grubu ötekileştirmenin, bir partiyi
destekleyenlerin hepsine birden "sizin inancınız bu kadar, ben
hepinizden daha iyiyim" demenin politik şeklidir.
Devam etti...
"Hepsi birlik olsun, bunun din olup olmadığına karar
versinler, biri Müslümanlığın içindedir diyor, biri dışındadır
diyor karar versinler eğer ayrı bir dinse ibadethane yapılır"
dedi.
Sorarım Başbakana; Çoğunluğu Sünni Müslüman olan bu
ülkede bir tek kutsal kitabın içerisindeki her bir cümleyi farklı
yorumlayan ilahiyatçılar, bilim adamları yok mu?
Biri namaz üç vakittir diyor, diğeri beş diyor, biri
kitapta başörtüsü emirdir diyor bir diğeri böyle bir emir yok
diyor.
Ben de diyorum ki, milyonlarca insanın aynı şeyi
düşünmesini, aynı yoldan yürümesini, aynı trene binmesini, aynı
rengi sevmesini bekleyemezsiniz.
Bir topluluğa "hak" vermek için "Anlaşın karar verin,
bir tek şey isteyin" diyemezsiniz.
Derseniz, balkon konuşmalarını klozete atar, sifonu
çekersiniz.
İnancı ne olursa olsun, inananların bir ibadethane
olarak gördüğü, orada Allah'a istediği şekilde yakardığı, kendi
inançları doğrultusunda teslimiyete geçtiği bir mekana "ucube"
diyemezsiniz!
Bu, toplumun bir kesimini elinin tersiyle yuvalarına
itmektir ki, büyük bir kardeşlik anlayışıyla yıllardır bir arada
yaşayan bu insanlara en büyük kötülüğü yaparsınız!
Bir tek şeyden eminim, İmanı olan hiçbir Alevi, bir
cami veya bir kilise, yani herhangi bir ibadethane için, istediği
kadar eski, istediği kadar bakımsız, ,istediği kadar küçük,
istediği kadar derme-çatma, istediği kadar terk edilmiş olsun, o
kutsal sayılan mekana asla ve asla "ucube" demez.
Dememeli.
Başbakan da dememeli!
Eğer, Aleviler onun için "öteki" değilse!
Eğer, o ünlü konuşmalarında söylediği gibi, bulunduğu
makam, aldığı sıfat "hepimizinse"!
twitter.com/nsrnylmz