Başbakan, kimleri eleştirdi?

Abone ol

Engin Ardıç, Başbakan Erdoğan'ın yaptığı açıklamalara tepki gösterenlerin amaçlarını, ortaya koydu. Ayrıca Ardıç, Başbakan'ın kimleri eleştirdiğine de değindi.

Akşam yazarı Engin Ardıç, Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarından rahatsız olanların amaçlarını yazdı. Ardıç, diyerek sert eleştirilerde bulundu.

Basının 'halkın gerçek sorunlarına' eğilmediği, bu yüzden de gazetelerin satış rakamlarının bir türlü belli bir eşiği geçemediği hep söylenmiştir.

Oysa basının, halkın sorunlarına eğilmekten yıllardır anası ağlamıştır!

Halkın sorunu bellidir: Halk para istiyor. Tabi iş istiyor da, aslında hem iş hem para mı istiyor, yoksa iş olmasa da yalnızca paraya fit olacak mıdır, parasız iş işine gelecek midir, bakın bu da tartışmalıdır ha...

Bunu dışında, 'halkın sorunu' gibi görülen falanca sokakta çukur kazılması, filanca caddede trafiğin sıkışması, fişmekan köyde muhtarın seçimi, falan mahallede manavın çürük meyve satması gibi sorunlar, hemen o çevredeki birkaç yüz kişiyi ilgilendiren, sorun morun olmayan sorunlardır.

Benim köprü gişelerinde çektiğim eziyet Elazığ'da oturan vatandaşı hiç mi hiç ilgilendirmediği gibi, Mersin'de çöplerin düzenli toplanması ya da toplanmaması da beni ırgalamaz.

Fakat şimdi basın gene çok eleştirilecek, çünkü halkın sorunlarını bıraktı, kendi söküğünü dikmeye çalışıyor.

Yok, kukusunu pipisini yazanlar değil, birbirinin kanına ekmek doğramaya çalışanlar...

Başbakan, 'gazeteci kimliğiyle görüşmeye gelip, aslında patronuna ihale takibi derdinde olan' bazı gazetecilerin varlığından sözetti, fakat isim vermedi. Erkan Mumcu'nun, başbakanın 'bazı politikacıları satın aldığını' demeye getirip isim vermemesi gibi.

Vermezler, çünkü belgesi olmaz.

Fakat basın kıyameti koparıyor, kimlerdir bunlar açıkla!

Ben de gülüyorum.

Açıklama isteğinin ardında 'nasıl olsa açıklamaz' düşüncesinin rahatlığı sırıtıyor, bu bir.

'Bizim yayın grubundan değil' diyebilmenin gizli keyfi yatıyor, bu iki.

Rakip yayın grubunu köşeye sıkıştırma olanağının sinsi bencilliği seziliyor, bu da üç.

Suret-i Hak'tan görünmek için de, kimileri, 'başbakan isim açıklamamakla bütün basını şaibe altında bıraktı' demişler.

Yok canım? Hiç de bile bırakmadı!

Bizi bırakmadı örneğin... Herhalde kameraman Mehmet'i, adliye muhabiri Osman'ı, magazinci Fatma'yı da bırakmadı.

'İhale takipçisi' olarak tanınanlar kimlerse, onları bıraktı. Televizyon ya da gazete yutmaya heveslenenler kimlerse, onları bıraktı.

Ayrıca onları bile bırakmadı da... Çünkü kimler olduğu o kadar kabak gibi ortada ki, 'açıkla' lafı da gülünç.

Ama siz bu ikiyüzlülüğü sürdürünüz. Bir yandan da 'başbakanla görüşüp' olay yaratmanın yoluna bakınız.

Dün Yalçın Pekşen'in çok güzel anlattığı gibi, başbakanla yapılan görüşme gevezelikten ibarettir. Bu görüşmeden kolay kolay 'atlatma haber' çıkmaz. Başbakan sır ifşa etmez, özeleştiride bulunmaz, kusur kabul etmez, kendi propagandasını yapmakla yetinir. Bu görüşmeyi gerçekleştirmek için gazete ya da televizyon yöneticisi olmak da gerekmez. Çünkü yapılan gazetecilik değil, 'statü sohbetidir'. Şöhretler arası muhabbet... O kadar.

Tıpkı, 'sanat hayatınıza ne zaman başladınız, yeni çalışmalarınız nelerdir' sorusuyla yürütülen söyleşilerin de gazetecilik olmadığı gibi.

Ama kendine hava yaratır, namını yürütürsün. 'Başbakanla görüşebilen adam' olmak belki boyunu uzatacaktır.

Tabii 'vallahi ben ihale takip etmiyorum, soru soruyorum' şerhini düşmeyi de ihmal etmeyeceksin yazına.

Ki biz de eğlenelim azıcık.

YAZI:Engin ARDIÇ
AKŞAM

Günün Önemli Haberleri