Başbakan: Hepimizin boynunun borcu
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, ahilik geleneğinin bu topraklarda yeniden hakim kılınması durumunda çözülmemiş hiçbir meselenin kalmayacağına...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ahilik geleneğinin bu topraklarda
yeniden hakim kılınması durumunda çözülmemiş hiçbir meselenin
kalmayacağına vurgu yaparak, "Van’daki bir bakkalın dükkanında ne
kadar bereket olursa, emin olun Edirne’deki dükkanda da o kadar
bereket olur. Ağrı’daki esnaf ne kadar çok kazanırsa, Ankara’daki,
İstanbul’daki esnaf da bundan etkilenir" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar
Konfederasyonu (TESK) tarafından Ankara Gölbaşı’ndaki Vilayetler
Evi’nde düzenlenen iftar yemeğine katıldı. Yemeğin ardından bir
konuşma yapan Başbakan Erdoğan, TESK Başkanı Bendevi Palandöken’e
yemek sırasında Ramazan ayının bir alma ayı değil, verme ayı
olduğunu, veren elin alan elden üstün olduğunu hatırlattığını
söyledi. Bunun üzerine ise Bendevi Palandöken’in "Bugün almak için
bir şey söylemeyeceğim" dediğini belirten Erdoğan, Palandöken’in
tenkitten bahsettiğini söyleyerek "Allah razı olsun bu konuda bizim
de önümüzü açtı" dedi.
Esnafın özelliklerinden uzun uzun bahseden Başbakan Erdoğan, "Bizim
kültürümüzde esnaf ekonomik boyutun ötesinde bir medeniyet inşa
eden, bir medeniyet tasavvuru olan kesimdir. Esnaf bizim
tarihimizde 12. yüzyıldan bugüne kadar ahlakın, disiplinin,
dayanışmanın adeta yapı taşıdır. Biz de esnaf öyle bir kesimdir ki,
gönül yapmayı kar etmeye tercih eder. Biz de esnaf insanların
kalbinde edindiği mertebeyi kasa defterindeki rakamların önünde
tutar" diye konuştu.
Bu sırada Palandöken’e dönerek "Öyle mi sayın Palandöken?" diye
soran Erdoğan, Palandöken’den “Öyle efendim” şeklinde yanıt
aldı.
"Bizim esnafımız akşam ne kadar para kazandığından çok ne kadar
gönül kazandığının muhasebesini yapan kişidir" diyen Erdoğan,
"Bizim esnafımız sadece kendisinin kar ve zararını değil,
sokağının, mahallesinin, şehrinin, ülkesinin ve milletinin de kar
ve zararına hassasiyetle dikkat eden, ülkesinin ve milletinin
karını kendi kazandığının çok çok üzerinde gören bir insandır" diye
konuştu.
Fatih Sultan Mehmet Han ile ilgili de bir rivayet anlatan Erdoğan,
Fatih’in İstanbul’u fethetmeden önce bir çarşıya gittiğini ve bir
dükkandan yağ, bal ve peynir istediğini söyledi. Dükkan sahibinin
ise önce yağı tarttığını ve Fatih’e "İsterseniz bal ve peyniri de
verebilirim ancak karşı komşum henüz siftah etmedi. Bal ve peyniri
ondan alırsanız sevinirim" dediğini anlatan Erdoğan, Fatih Sultan
Mehmet’in bunun üzerine karşı dükkana gittiğini, buradan bal ve
peynir istediğini belirtti. Karşıdaki esnafında bu defa balı
verdikten sonra Fatih’e "Yan komşum daha siftah etmedi peyniri de
ondan alırsanız sevinirim" dediğini aktaran Erdoğan, "Sultan Mehmet
esnafının bu ahlakını görünce Allah’a hamd ediyor ve ’bu millette
bu yüksek ahlak varken değil İstanbul, dünya bile fethedilir’
diyor" şeklinde konuştu.
"Evet bu ülkenin esnafı işte böyle bir yüksek ahlakın, böyle derin
bir medeniyetin taşıyıcısıdır" diyen Erdoğan, ayrıca yabancı bir
esnafla ilgili de bir olay anlattı. Yabancı bir esnafın Osmanlı
esnafından bir top kumaş almak istediğini belirten Erdoğan, şöyle
devam etti:
"Osmanlı esnafı tüccara seçtiği kumaşın hatalı olduğunu, onu
satamayacağını söylüyor. Yabancı tüccar ne kadar ısrar etse de,
ayıplı malı satmıyor. Diyor ki ’siz bu ayıplı malı kendi ülkenizde
satarken belki ayıplı olduğunu söylemeyi unutursunuz, böylece sizin
müşterilerinize ayıplı malı ben satmış olacağım; neticede
Osmanlı’nın gururu şeref ve hasiyeti rencide olacak ben buna izin
veremem’ diyor. Bizim millet olarak bugünlere ulaştıran emin olunuz
işte bu yüksek ahlaktır. İşte bu dürüstlük anlayışıdır."
"ESNAF; EDEBİN, ADABIN, TERBİYENİN KORUYUCUSU VE YAŞATICISIDIR"
Başbakan Erdoğan, esnafın sosyal dayanışmanın öncüsü olduğunu
söyleyerek, "Esnaf, toplum içinde edebin, adabın, terbiyenin
koruyucusu, yaşatıcısıdır. Esnaf, ahidir. Yani kardeştir, yani eli
açıktır. Yani cömerttir" dedi. "Bizim kültürümüzde, bizim kadim
medeniyetimizde ahilik teşkilatımızda esnaf olmak öyle kolay
değildir" diyen Erdoğan, her dükkan açanın esnaf sayılmadığını,
esnafın içinin dışının bir olması gerektiğini, gözünün, gönlünün
tok olması gerektiğini ifade etti. Erdoğan, esnaflık için "Her
zaman her yerde Allah’a güvenecek, alimlere dost olacak, dostlara
danışacak, söz söylerken, elbise giyerken, evden çıkarken, yürürken
mahallede, pazarda, alışverişte, ahiliğin yani esnaf olmanın temel
ilkelerine harfiyen uyacak" değerlendirmesi yaptı.
"Esnaf olmanın, ahi olmanın afetleri de var" diyen Erdoğan, "Nedir
o? Gammazlık, kibir, haset, ahinin felaketidir. Yalancılık,
hırsızlık, haram yemek ahinin aynı şekilde afetidir, felaketidir.
Esnaf yani ahi ahiliğin üç açık şartını yere getirecek. Nedir o?
Elini açık tut, kapını açık tut, sofranı açık tut. Yine esnaf, yani
ahi; ahiliğin şu üç kapalı şartını da yerine getirecek. Dilini
bağlı tut, gözünü bağlı tut, belini bağlı tut. İşte biz böyle bir
teşkilata sahip bir milletiz" diye konuştu.
"AHİLİĞİ BU TOPRAKLARDA YENİDEN EGEMEN KILARSAK, HİÇBİR MESELEMİZ
KALMAZ"
Başbakan Erdoğan, bu topraklarda kardeşliğin yüzyıllar boyunca en
çok da ahiler eliyle, esnaf eliyle güçlendirilip pekiştirildiğini
söyledi. Erdoğan, "Bu toprakların hamurunda ahilik var, yani
kardeşlik vardır" diyerek şöyle konuştu:
"Yüzyıllar boyunca esnaf bu kardeşliği nasıl muhafaza ettiyse,
nasıl korudu, kolladı ve yücelttiyse, bugünde esnaftan, bugün de
ahilerden bu kardeşliği korumalarını özellikle rica ediyorum.
Ahiler, yani esnaf bin yıllık kardeşliğimizi ne kadar yüceltir, ne
kadar pekiştirirse inanın millette o kadar bir olur, o kadar
beraber olur, o kadar kardeş olur, o kadar güçlü Türkiye olur.
Bakın ben esnafımızdan çok samimi bir ricada bulunmak istiyorum.
Hangi partiye oy verirse versin, hangi partiye gönül verirse
versin, hangi inançtan, hangi mezhepten, hangi etnik kökenden
olursa olsun; ama her bir esnafımız lütfen ahilik kültürüne, ahilik
geleneğine sahip çıksın. Ve bunu yaymak, bunu yaşatmak için gayret
sarf etsin. Biz eğer ahilik geleneğini bu topraklarda yeniden hakim
kılarsak, emin olun, hiçbir meselemiz kalmaz. Ekonomiden iç
politikaya, demokratikleşmeden dış politikaya, kültürden
demokrasiye kadar her meselemizi, o kültürün, o geleneğin
aydınlığında biz rahatça çözeriz."
"VAN’DAKİ DÜKKANDA NE KADAR BEREKET OLURSA, EDİRNE’DEKİ DÜKKANDA DA
O KADAR BEREKET OLUR"
Başbakan Erdoğan, Gezi Parkı olaylarına katılanlara ve çözüm
sürecine karşı çıkanlara gönderme yaparak "Sandıktan çıkamayanlar,
mafyavari, çetevari, terörize etmek suretiyle çıkmak istiyorlar"
dedi. Esnaf adına TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken’in 63
kişilik Akil İnsanlar Heyeti’nde yer aldığını kaydeden Erdoğan,
"Allah’a hamdolsun Doğu ve Güneydoğu’dan terör nedeniyle acı
haberler almıyoruz. Aylardır terör nedeniyle ocaklara ateş
düşmüyor, anneler ağlamıyor, babalar ağlamıyor. Kadınlar dul,
çocuklar yetim kalmıyor. Aylardır dikkatinizi çekiyorum Doğu ve
Güneydoğu illerinde kepenkler kapanmıyor, kapatılmıyor. Esnaf
nihayet güven içinde, huzur içinde dükkanını açıyor ve kapatıyor"
diye konuştu.
"Bu süreci işte bu şeklide muhafaza etmek çok daha ileri seviyelere
taşımak, kalıcı hale getirmek bizim için hepimizin boynun borcudur"
diyen Erdoğan, "Bu noktada hepimiz sorumluluk sahibiyiz, sadece
hükümet değil. Sadece güvenlik güçleri değil, milletin her bir
ferdi özellikle de esnafımız, yani ahilerimiz bu süreçte daha fazla
sorumluluk yüklenmeli, bu güzel atmosferin muhafaza edilmesi için
onlar da yüreklerini ortaya koymalılar" dedi.
Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Van’daki bir bakkalın dükkanında ne kadar bereket olursa, emin
olun Edirne’deki dükkanda da o kadar bereket olur. Ağrı’daki esnaf
ne kadar çok kazanırsa, Ankara’daki, İstanbul’daki esnaf da bundan
etkilenir. O da o kadar çok kazanır. Nasıl ki tarihimizde esnaf
komşusunun siftah etmesini önemsiyorsa, bugün de esnaf komşusunun
derdini dert edinmeli, komşusunun, kardeşinin huzur ve güvene
ulaşması için mutlaka insiyatif almalıdır.
Çözüm sürecinde, milli birlik ve kardeşlik sürecinde esnafımızdan
başta TESK olmak üzere, esnafımızın örgütlerinden daha fazla çaba,
daha fazla duyarlılık beklediğimizi buradan özellikle ifade etmek
istiyorum.