Başbakan hakkında bir şok yazı daha
Abone olBaşbakan Erdoğan hakkındaki şoke eden yazılarının üçüncüsünü kaleme aldı. Bu kez Erdoğan'a 'Küçük Putin' dedi.
GAZETECİLER.COM - Ahmet Altan'ın
yüreği hala soğumamış sanırız.
Erdoğan "çakmalarının" üçüncüsü geldi.
Bu kez Başbakan'ı "Putin'e benzetti" ve dedi
ki;
"Putin’leşme sürecine girdik, demokrat Erdoğan gitti
yerine “Putin Junior” geldi, küçük boy bir Putin’imiz
oldu."
Geçtiğimiz gün yayınlanan "gençlerin hayran olduğu
lider" anketinde Erdoğan'ın Atatürk'ü geçmesini de yerin
dibine sokan Altan, "Nasıl bir akıl, nasıl bir ruh
hali, nasıl bir hastalık" dedi.
JUNIOR PUTİN
İşte Ahmet Altan'ın üçüncü Erdoğan yazısı;
"Çankaya hayali, “muhteşem Türkiye” hayalinin
üstünü örttü. Putin’leşme sürecine girdik, demokrat Erdoğan gitti
yerine “Putin Junior” geldi, küçük boy bir
Putin’imiz oldu. Felaket de başladı.
Eğer bir insan, “ben tek başıma bütün iktidara sahip
olurum, hiç kimseye hesap vermem, futbolda ne olacağından, hangi
gazetelerin kime satılacağına kadar her şeye ben karar
veririm” derse, ona verilen haktan fazlasını kullanmaya
kalkarsa, siyasi iktidarla halk arasındaki demokratik bağı keser.
(...) Erdoğan, “bütün devlet benim” derken devlet
parçalandı.
İKTİDAR KAVGASI ADALETİ YOK ETTİ
Biz zaten sakat olan adalet düzelecek diye beklerken, iktidar kavgaları adaleti tümden yok etti. Ahmet Şık, Nedim Şener fiyaskosundan sonra ne polise, ne savcıya, ne adalete, ne hükümete güven kaldı, her an devlet içinden gelecek belaltı bir vuruşa, bir şantaja, haksız bir tutuklamaya maruz kalınabileceği inancı topluma yerleşti. Ergenekon davasına güven sıfıra indi.
Hesabı hâlâ verilmeyen Uludere katliamı, insanların bu ülkede
tümüyle sahipsiz olduğunu, birilerinin onları bile bile
öldürebileceğini toplumun zihnine kazıdı.
NASIL BİR AKIL NASIL BİR RUH HALİ
Erdoğan ise bütün bunlardan bihaber gözüküyor. O
bambaşka bir âlemde geziyor. Dün Başbakanlığa
bağlı SETA kuruluşu gençler arasında yapılan bir araştırmanın
sonuçlarını açıkladı, gençler kime hayranmış? Tahmin
ettiğiniz gibi Erdoğan’a. Erdoğan’ın bu hayranlık
yarışmasında “rakibi” kim peki?
Atatürk. Nasıl bir akıl, nasıl bir ruh hali,
nasıl bir hastalık, 2012 yılında halkın oylarıyla iktidara gelmiş
bir adamı Atatürk’le yarıştırıp, “Atatürk’ten de
büyük” tanımının peşine düşer? Türkiye’nin bugünkü
meselesi bu mudur? Bu akıldan sağlıklı bir sonuç
çıkar mı?
TARAF'I AZALTTILAR, STAR ALIYORLAR
Hastalık sadece orada değil her yerde gözüküyor, THY iç hatlarda
diğer üç gazeteyle birlikte Taraf gazetesini
yolculara dağıtmayı yasaklamış, eskiden 850 Taraf gazetesi
alıyorlarmış, şimdi 150 tane alıyorlarmış.
Peki, Star gazetesinden kaç tane alıyorlarmış? Yaklaşık 1500 tane; Taraf’ın on misli.
Şimdi Taraf’tan şu kadar ya da bu kadar almaları gazete satışı açısından bir fark yaratmaz ama bir zihniyeti gösterir, Başbakan’ı eleştirmeyi “cezalandırmak” isteyen bir anlayışın böyle kılcal damarlara kadar yayılması, “bizden olanlar, bizden olmayanlar” anlayışının böylesine pervasızlaşması, devletin tarafsızlığını böylesine kaybetmesi hayırlı bir sonuç vermez. Uçaklara alınan gazete meselesi, bir damla kanın bütün vücuttaki bozulmayı göstermesi gibi bu iktidarın ve yandaşlarının içine düştüğü ruh halini yansıtıyor bence.
ZAMAN, SAMANYOLU TV VE TRT'Yİ TOPA TUTTU, NAZLI
ILICAK'A
"O KADININ ÖNÜNE KOYALIM O YEMEKLERİ.." DEYİP
YÜKLENDİ...
DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
NEDİM ŞENER MEDYAYI DA BOMBALADI
GAZETECİLER.COM - Gazeteci
Nedim Şener ve eşi Vecide Şener
bugün CNN Türk'te yayınlanan Medya
Mahallesi'nde Ayşenur Arslan'ın konuğu oldu. Özellikle Zaman
gazetesi, Samanyolu TV ve TRT'ye eleştiri getiren Şener, Nazlı
Ilıcak'ın yazdıkları için de sert konuştu. "Cezaevleri ancan faşist
iderelerde övülür. Silivri kahraman olma yeri değil orada
çürürsünüz" diyen Şener, program boyunca zaman zaman gözyaşlarına
hakim olamadı.
VECİDE ŞENER'DEN FEHMİ KORU ELEŞTİRİSİ |
Medya Mahallesi programına eşiyle beraber katılan Vecide Şener
de eşi tutukluyken içini acıtan bir açıklamayı hatırlattı ve şöyle
konuştu: "Benim çok teşekkür edeceğim insan var, hiç tanımadığm halde kırgın olduğum insanlar da var. İsim vermekten de çekinmiyorum. Sayın Fehmi Koru'yu ben bir televizyon porgamında dinleme şanssızlığına uğradım. O günden beri de bunu söylemek istiyorum. "Efendim..." dedi "... Silivri koşullarının ağırlığından söz ediliyor ama oradaki adamlar sürekli kitap yazıyorlar. Demek ki rahatları yerinde ki oturup üretiyorlar, yazıyorlar... Bu çok ağır birşey. Ben onu unutamıyorum. Benim eşim parmaklarım üşüyor, eldiven getirir misin dedi, eldiven yasak. İçeri sokamadık." |
Ergenekon örgütüne yardım etmek ile suçlana ve Oda Tv davası
kapsamında 375 günlük tutukluluğun ardından tahliye olan
gazeteci Nedim
Şener, eşi Vecide Şener ile birlikte Medya
Mahallesine katıldı.
Şener çifti cezaevi sürecinde yaşadıklarını tüm açıklığıyla
anlattı.
HÜKÜMET ÜYESİ BİLE ERGENEKONCU OLDUĞUMA
İNANMIYORSA ...
Sözlerine başlarken "Biz 72 saat önce kaçma ve delilleri
karartma şüphesiyle tutuluyorduk. Görüldüğü gibi kaçmak bir yana
hep göz önündeyiz. Diğer davalarda neden
olmasın?" diyen Şener "Hükümetin
üyeleri bile benim Ergenekon'un üyesi
olduğuma inanmıyorsa bizi Ergenekoncu diye yazanlar şimdi ne
diyecek?" diye sordu.
Ayşenur Arslan'ın MİT-Yargı krizi ile su üstüne çıkan ve hükümet
ile Cemaat arasındaki gerilimin ODA TV davasındaki rolünü sorması
üzerine Nedim Şener Gülen Cemaatinin yayın organı olarak bilinen
Zaman gazetesi ile Samanyolu TV ile TRT kanallarını sert bir
şekilde eleştirdi.
Oda TV davasının müştekisi olan Nazlı Ilıcak'ın Sabah gazetesindeki
köşesinde Silivri Cezaevi için yazdıklarına tepki gösteren Şener,
Ilıcak için de çok sert sözler sarfetti.
İşte Nedim Şener ve eşi Vecide Şener'in sözleriyle programdan satır
başları:
ZAMAN, STV ve TRT BİZDEN TERÖRİST
YARATMAYA ÇALIŞTI
"Zaman'ı, Aksiyon'u okuduğumuzda
Gülen Cemaatinin bu davadaki rolünü çok rahat görüyoruz.
28 Şubat gibi bir süreçte savcılar Merve
Kavakçı'nın evine bile giremezken bizim evin aranmasında polisler
kzımın ödevlerine bile baktı, suç unsuru aradı.
Zaman, Samanyolu, TRT kanalları bizden terörist yaratmaya
çalıştılar. Gazetedeki herkesi suçlamıyorum tabii ki.
Joost Lagendijk'i
Adrew Finkel'i hatta Fehmi Koru'yu ayrı tutuyorum. Ama gazete
yönetimi paranoik bir şekilde terörist yaratmaya çalıştı
bizlerden.
'Gülen'e yargısız infaz yapılmasın' deniyor. Tamam
yapılmasın, peki ama Nedim'e, Ahmet'e diğerlerine neden
yapıyorsun?
DEMOKRASİ'Yİ SAVUNUYORUZ DİYE BANA NAME
YAPMASINLAR
Bana name yapmasınlar... Milyarlar kazanıp rezidanslarda
oturuyorsun, bir gün Silivri'ye gelip o kapıdan içeri girsin
bakalım. O hanımfendiyi içeri atalım da görsün demiyorum.
O gazetecinin oğlu gelsin bir gün Silivri'de böyle bir
iddaiyla yatsın. O gazeteci de gelsin bakalım cezaevi
kapısından sadece ziyaret için geçsin. Bizim bir yıldır yediğimiz
yemeği önüne koyalım da yesin bakalım.
Müyesser Yıldız eziyet çekiyor cezaevinde... 50 metre karelik
hücrede tek başına kalıyor ve kadın üşüyor, ben nasıl
sevineyim çıktığıma.
İsimini verdiğim için ayrıca hicap ediyorum ama öyle bir kıyım
yapılıyor ki... Nazlı Ilıcak'ın bir konuşmasını izlerken
kulaklarıma inanamadım. 'Ancak faşizmlerde cezaevi
övülür' dedim. Eskiden cezaevleri kötüymüş de şimdi
iyi olmuş. Cezaevini övmek ne demek? Bu yazdıklarınızı çocuklarınız
okuyacak...
KILIÇLA YAŞAYAN KILIÇLA
ÖLÜR
Ben böyle bir tepki gösterince, bir asker, "12 Eylül'de de
işkencecileri savunuyordu onlar..." dedi bana bir asker,
"onun için ciddiye almayın onları, Susurlukta İbrahim
Şahin'leri savunuyordu, şimdi başka polisleri savunmasına neden
şaşıryorsunuz" dedi.
Ama bir şey daha söyleyeyim: "Kılıçla yaşayan kılıçla
ölür". Şimdi Nazlı Ilıcak kendisine infaz yapıldığını
ileri sürüyor. Bülent Arınç'ın aramasını önemseyin
lütfen.
NTV'DE MEĞER SANSÜR BİZZAT PATRON FERİT
ŞAHENK'TEN
GELMİŞ... DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
BİZZAT FERİT ŞAHENK KALDIRMIŞ
GAZETECİLER.COM - Ruşen
Çakır, 375 gün boyunca, yani gazeteci Ahmet
Şık ve Nedim Şener tutuklanıp cezaevine
atıldığı günden tahliye edilene kadar köşesinde onların resmini
kullandı.
Bugün köşesinde "sayısız gün çabuk geçti" diyen
Ruşen Çakır o günleri sayma nedenini açıkladı ve ilginç bir şekilde
NTV'de yaptığı programın sonlandırılma nedeninin bu tavrı olduğunu
ileri sürdü.
Gazete köşesinde ve NTV'deki programlarında sürdürdüğü bu tavrın
NTV'nin patronu Ferit Şahenk'i rahatsız ettiğini ileri süren Çakır
bakın neler yazdı:
KOMPLOYU HAZIRLAYANLARA HAKSIZ OLDUKLARINI
GÖSTERMEK
"Açık söyleyeyim, tutukluluk günlerini
sayarak Ahmet ve Nedim’e yalnız olmadıklarını göstermekten başka
bir amacım yoktu. Bu gün sayma işi zamanla, Ahmet ve Nedim’e destek
veren, onlardan hareketle basın ve ifade özgürlüğünü savunan
meslektaşlarıma (ve tabii ki gazeteci olmayan vatandaşlarıma)
yalnız olmadıklarını göstermek gibi bir işlev kazandı.
Ama daha önemlisi Ahmet ve Nedim’e bu komployu düzenleyenlere, hiç
de sandıkları kadar güçlü olmadıklarını, çünkü haksız olduklarını,
tam da bu yüzden kaybetmeye mahkum olduklarını suratlarına
çarpmanın araçlarından biri haline geldi."
"NTV VE TARAFSIZLIK"
(...) NTV'de yaptığım Yazı İşleri programının sonlandırılmasının önde gelen nedenlerinden biri işverenimiz Ferit Şahenk'in, Ahmet ve Nedim olayındaki tavrımdan rahatsız olmasıydı.
Ona göre benim bu tavrım NTV'nin tarafsızlığına gölge düşürüyormuş. Bu konuda söylenecek çok şey var ama şimdilik susma hakkımı kullanmak istiyorum. Ama bu yazının okurlarının böyle bir zorunluluğu yok.
Alın size iki kelime: NTV ve tarafsızlık...
SABAH YAZARINI TEK CÜMLE DELİRTMEYE YETTİ...
"AHLAKSIZ" DİYE
BAŞLIK ATIP HÜRRİYET YAZARINA SAYDIRDI... DİĞER
SAYFADA
[PAGE]
AHLAKSIZ ADAM BAŞLIĞI ATTI...
GAZETECİLER.COM - Hürriyet yazarı Mehmet
Yakup Yılmaz ile Sabah yazarı Emre Aköz fena halde kapışacak.
Yılmaz, Aköz'ün Stratfor belgelerine giren "yazısını" gündeme
getirip, "siparişle yazıyor" deyince, Sabah yazarı çıldırdı.
Bugün köşesinden zehir zemberek bir karşılık verdi.
"Ahlaksız adam" başlığını attığı yazısında Yılmaz
için aynen şunları söyledi;
"Anladık, karşıt pozisyonlardayız ama siyasi mücadele
yapacağım diye böyle kuyruklu yalanlar da söylenmez ki, fütursuzca
çamur atılmaz ki! İnsanda biraz ahlak olur."
O YAZIYA AÇIKLAMA GETİRDİ
Bilmeyenler için kavga konusu olan mevzuyu kısaca özetleyelim.
Taraf'ın yayınladığı Stratfor belgelerinde Emre Aköz'den de söz
ediliyordu. Aköz'ün Stratfor için övgü dolu bir yazı kaleme aldığı
ve ona teşekkür edildiği not edilmişti.
Emre Aköz bu haber çıkınca hiç bir açıklama yapmadı. Ta ki Hürriyet
yazarı Yılmaz bu olayı diline dolayana kadar. Stratfor'dan teşekkür
aldığı yazısına ilk kez açıklama getiren Emre Aköz, o yazıdan
alıntılama yaptı;
"26 Kasım 2010'da, "New Yorklu
taksicinin Türkiye algısı daha gerçekçi" başlıklı yazıda
aynen şöyle dedim: "Büyük bir tur düzenleyerek, bu tipleri
yurtdışına götürsek, acaba fikirleri değişir mi? Mesela
Tayyip Erdoğan'ı 'krallar gibi'
karşılayan Lübnan halkıyla tanışsalar (...)
Düşünce ve istihbarat üretim merkezi Stratfor'un
başkanı, siyaset bilimci George Friedman'ı
dinleseler mesela... Friedman onlara Türkiye'nin önümüzde dönemde
nasıl küres
MEHMET Y.YILMAZ NE
YAZMIŞTI? "Taraf’ta yayımlanan belgelerden öğrendik ki kuruluş Türkiye’de Sabah gazetesi ile anlaşmış, onlarla bilgi paylaşıyor, hatta bazı haber ve yorumların yayımlanmasına önayak oluyor. Belgelerde Sabah’tan “konfedere ortağımız” diye söz ediliyor. Yazarlarından Emre Aköz, sipariş üzerine Stratfor için yazılar da yazmış." |
el güçlerden biri olacağını anlatsa...Ya da
Chicago'nun, New York'un;
Pakistan, Suriye,
Bangladeş kökenli taksi şoförleriyle tanışsalar
(...) Fikirleri değişir mi?"
TEŞEKKÜR EDİLİNCE ŞAŞIRDIM
Yukarıda okuduğunuz iki cümle
yayınlandığında, Stratfor çalışanı Emre Doğru, bir
teşekkür epostası göndermişti. Ben de
şaşırmış, "İki kelime için adamlar
teşekkür ediyor, medyada anılmaya ne kadar da çok önem
veriyorlar" diye düşünmüştüm.
İşte bütün olay bu....
Şimdi Hürriyet'in yalancısı Mehmet Y. Yılmaz,
kalkmış benim "sipariş üzerine", "yazılar"
yazdığımı söylüyor. "Çamur atayım da, temizlemek için uğraşın" diye
düşünen bir düşük. Hürriyet'in patronu Aydın
Doğan, bunun gibilere hangi sıfatı uygun görmüştü
geçenlerde? Söylesenize neydi o?
MEDYA DEVİ MURDOCH'UN GÖZDESİ YİNE GÖZALTINA
ALINDI...
DİĞER SAYFADA
[PAGE]
MURDOCH'UN GÖZDESİ
GÖZALTINDA
GAZETECİLER.COM - Medya patronu Rupert Murdoch'a ait News of The International gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Rebekah Brooks telefon dinleme skandalıyla ilgili tekrar gözaltına alındı.
Milliyet'ten Nevsal Elevli'nin haberine göre, 43 yaşındaki Brooks eşi Charlie Brooks dahil 5 kişiyle beraber temmuz ayında kapatılan gazetede adaletin işleyişine engel olmak suçlamasıyla gözaltına alındı.
Brooks yaz aylarında istifasından sadece 3 gün sonra resmi
görevlilere rüşvet vermediği iddiasıyla göz altına alınmıştı.
İngiliz polisinin soruşturması kapsamında gözaltına alınanların
sayısı 23'e yükseldi.
İNTERNET DÜŞMANI 12 ÜLKE BAKIN
HANGİSİYMİŞ?
DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
İNTERNET DÜŞMANI 12 ÜLKE
GAZETECİLER.COM - Sınır
Tanımayan Gazeteciler Örgütü, Dünya İnternet Sansürüyle Mücadele
Günü vesilesiyle yayınladığı raporda 12 ülkeyi 'internet düşmanı'
ilan etti.
Örgüte göre internetin yoğun takibat altında bulunduğu
ve sansüre tabi tutulduğu ülkeler şunlar;
-Çin,
-Myanmar,
-Küba, İran,
-Kuzey Kore,
-Suudi Arabistan,
-Suriye,
-Türkmenistan,
-Özbekistan
-Vietnam
-Bahreyn
-Beyaz Rusya
Raporda, bu ülkelerde internet içeriklerinin çok sıkı bir şekilde
filtrelendiğine, eleştirel blogcu ve internet gazetecilerinin sıkı
takibata alınıp baskı altında tutulduğuna dikkat çekiliyor.
Başta Çin, İran ve Vietnam olmak üzere yaklaşık 120 blogcu ve internet aktivistinin tutuklu bulunduğu da belirtiliyor. Rapora göre durum özellikle Çin ve İran'da belirgin ölçüde kötüleşti. Çin yönetiminin özel internet sunucusu şirketlere sansüre yardımcı olmaları için yoğun baskı uyguladığı belirtiliyor.