Başbakan Filistin hakkında ne dedi?
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Filistin meselesi ile ilgili olarak, “Bu konuya iç meselemizdir demiyorum ama bir iç meselesi hassasiyeti içe...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Filistin meselesi ile ilgili
olarak, “Bu konuya iç meselemizdir demiyorum ama bir iç meselesi
hassasiyeti içerisinde bu olaya yaklaşıyoruz” dedi. Erdoğan,
başkanlık sistemi ile ilgili olarak ise, “Ben başkanlık sisteminden
yana olduğumu söylemişimdir ve şu anda da söylüyorum” dedi.
Brookings Enstitüsü’ndeki açıklamalarının ardından basın
mensuplarının sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, Filistin
meselesi, yeni anayasa ve başkanlık sistemi üzerine önemli
açıklamalarda bulundu. Moderatör eşliğinde basının sorularını
yanıtlayan Erdoğan, yeni anayasa ile ilgili soru üzerine,
“Öncelikle yeni anayasa konusunda şöyle bir açıklama yapma
konusunda fayda görüyoruz. Yeni anayasa süreci yaklaşık 1 buçuk yıl
oldu bu çalışmalar. Ve son siyasi seçimde bütün partilerin aslında
halkımıza bu sözüydü. Ve bizler uzlaşma komisyonunun kurulması
sürecinde siyasi partilere ve meclis başkanlığına şöyle bir öneride
de bulunduk. Bizim parlamentoda 326 milletvekilimiz var. 550
kişilik parlamentoda, 550 sandalyelik parlamentoda 326
milletvekiline sahibiz. Tabi şu anda ebediyete intikal etmiş olan
milletvekilleri de var. Ve bunun dışında yanılmıyorsam muhalefetin
tamamının 222 milletvekili var. Ve bu 222 milletvekilini 3 parti
paylaşıyor. Biz tek parti olarak 326. Ve burada 326 milletvekiliyle
biz 3 temsilcimiz var, diğerlerinin de 9 temsilcisi var. Üç, üç,
üç. Bizim derdimiz tabi bağcıyla uğraşmak değil, üzümü yemek. Yeter
ki yeni anayasayı hazırlayalım ve bu askeri dönemin hazırlamış
olduğu bir darbe anayasasından ülkemizi kurtarmak suretiyle bir
sivil anayasaya ülkemizi kavuşturalım. Arzumuz bu. Fakat şu ana
kadar ne yazık ki muhalefet partilerinin olumlu yaklaşımlarını
göremiyoruz. Ve bu olumlu yaklaşımlar zaten gerçekleşmiş olsa
netice alacağız. Şu anda ana muhalefet partisi son olarak Meclis
Başkanı’nın talebiyle öneri aldı. İşte 150 civarında öneri olarak
ana muhalefet verdi, 140 civarında ikinci bir muhalefet partisi
olarak en küçüğü olan parti verdi, yine bir diğer muhalefet partisi
o da 106 tane verdi, 104 tane de biz verdik. Fakat şu ana kadar
mutabık kalınan madde sayısı 40. Ve 1 buçuk yılda buraya geldik.
Yani Cumhuriyet tarihi itibariyle 90 yıllık bir ülkede birçok
anayasalar yapmış, sürekli olarak değişiklikler uygulamış vesaire
ki en son 26 maddelik bir kongre ile tüm muhalefete rağmen biz
meclisten referandum kaydıyla geçirdik ve referanduma gittik
halkımız yüzde 58 destek vermek suretiyle 26 maddelik bir değişimi
yaptık. Yani şu anda tabi öyle bir imkan var mı bir referanduma
gidebilme imkanı var mı buna baktığımız zaman görünmüyor. Böyle bir
süreç içerisinde biz tabi olumlu yaklaşımımızı devam ettireceğiz.
Ama meclis başkanımız tabi bunu nereye kadar sürdürür veya
sürdürebilir bilemiyorum fakat edindiğim şu andaki etkileşim
meclisimizin kapanışıyla birlikte bu süreçte bitecektir” dedi.
“BÖYLE GAYRİ CİDDİLİK OLUR MU?”
Muhalefetin ciddiyetsizliğine de vurgu yapan Erdoğan, “Çünkü ana
muhalefet yaklaşımı şu; buna süre konmaz diyor. Böyle gayri
ciddilik olur mu? Anayasa yapacaksınız süre sınırsız olacak. Eğer
ciddiyseniz bunun takvimi belirlenir şunu biz 1 yılda bitireceğiz
veya 1 buçuk yılda bitireceğiz dersiniz. Eğer buna sınırsız,
süresiz diye bir yaklaşım ortaya koyarsanız o zaman bu
sulandırılmış olur. Diğerlerinde de aynı durumu görüyoruz. Burada
ciddi olalım, kararlı olalım, ama biz bunu 1 yılda 1 buçuk yılda
bitiriyoruz diyelim ve bunu bitirelim. Çünkü bu parlamento bunu
rahatlıkla bitirebilecek altyapıya sahiptir. Üniversitelerimiz bu
noktada bu işe hazırdır. Fakat görüyoruz ki bir sulandırma söz
konusu onun için de meclis başkanımızın burada yapacağı açıklama şu
anda beklentimizdir” dedi.
“BENİM KANAATİM NEDİR DERSENİZ, BEN BAŞKANLIK SİSTEMİNDEN YANA
OLDUĞUMU SÖYLEMİŞİMDİR”
Başkanlık sistemiyle ilgili soru üzerine konuşan Erdoğan, “Bu gerek
rahmetli Özal’ın, gerek Sayın Demirel’in onların da sürekli
gündeminde olan konuşulan bir konuydu. Ve bizim dönemde de zaman
zaman medya mensubu arkadaşlarımızın soruları üzerine bunun
incelenmesin, bunun üzerinde durulmasının faydalı olacağına ve
benim kanaatim nedir derseniz ben başkanlık sisteminden yana
olduğumu söylemişimdir. Ve şu anda da söylüyorum, illa da
Amerika’daki başkanlık sistemi olacak diye bir şey söylemiyorum.
Yani bu konuda dünyada 100’ü aşkın ülkede gelişmiş, gelişmekte olan
veya az gelişmiş ülkelerde bunun uygulamaları var. Tüm bunları
inceleyip bunlardan şöyle orta noktada bir başkanlık sistemimiz
çıkarılabilir ve ondan sonrada bu referanduma gidecekse referanduma
gider, parlamentoya sunulacaksa parlamentoya sunulur ondan sonra
nihai karar verilir. Bizim olmazsa olmazımız değildir, eğer
parlamento veya milletimiz evet biz bu sisteme geçiyoruz diyorsa bu
sisteme geçilir çünkü şu andaki mevcut sistemimizin şöyle geçmişine
baktığımızda bizi getirdiği nokta ortadadır. Demek ki bu işin de
bir reforme edilmesi gerekir diye düşünüyorum” diye konuştu.
“EL FETİH VE HAMAS’IN UZLAŞMASI SÜRECİ ÖNCE BUNU BAŞARMAMIZ
LAZIM”
Filistin meselesi ile ilgili sorulan soru üzerine ise Erdoğan, “Biz
bu konuya iç meselemizdir demiyorum ama bir iç meselesi hassasiyeti
içerisinde bu olaya yaklaşıyoruz. Tabi burada bir gerçek var.
Öncelikle El Fetih ve Hamas’ın uzlaşması süreci önce bunu
başarmamız lazım. Eğer bu uzlaşma başarılmazsa İsrail Filistin
görüşmelerinden bir netice elde edileceğine inanmıyorum. Yani bu
güne kadar El Fetih bu görüşmeleri sürdürmüştür. Görüldüğü gibi
herhangi bir netice alınamamıştır. Ve ben son katıldığım, benim
katıldığım son Davos bellidir, o Davos’ta Quartet’in şu anda
başkanı durumunda olan Sayın Tony Blair’a demiştim ki Hamas’ın
olmadığı masadan barış çıkmaz demiştim. O da orada panelde falan
kalktı dedi ki barışın olabilmesi için Hamas’ın bu sürece katılması
lazım. Tabi o gün bu gündür Hamas’ı bu sürece katamadılar. Şu anda
biliyorsunuz El Fetih’le Hamas arasında bir uzlaşı süreci
başlatılmış vaziyette. Eğer bu başarılırsa bu uzlaşıdan sonra
İsrail’le olan görüşmelerin ben çok daha süratle neticeleneceğine
inanıyorum ve bunu başarmak gerekir. Türkiye olarak bizim de bu
süreçte yapabileceğimiz çok şeyin olduğuna inanıyorum. Çünkü biz
Hamas’la da El Fetih’le de gayet iyi görüşebilen bir ülke
konumundayız. Bizim için El Fetih’teki kardeşlerimizle Hamas’taki
kardeşlerimiz arasında herhangi bir fark söz konusu değildir ve
hepsine aynı mesafedeyiz ve biz istiyoruz ki birbiriyle uzlaşması,
kaynaşması bu İsrail, Filistin görüşmelerini belirli bir noktaya
taşıyacaktır ama burada çok önemli bir konu var Quartet
biliyorsunuz 4 tane öneriyle geliyor ama bu 4 önerinin bana göre en
önemlisi ki 1 numarası odur, o da sınırlar konusudur ki bu sınırlar
noktasında da 67 sınırlarına bir defa İsrail’in çekilmesi şart. Bu
Olmert döneminde, biz sayın Olmert’le konuştuğumuzda Olmert bu
konuda kendisi olumlu yaklaşıyordu. Ama Olmert’ten sonra oluşan
oradaki iktidar yapısı içerisinde maalesef çok daha olumsuz bir
yapı meydana geldi. Ve bu olumsuz yapı içerisinde ters yaklaşımlar
oldu. Temenni ederim ki aklı selim burada sürece hakim olur ve
böylece bu Ortadoğu’daki sıkıntı giderilebilir. Bir diğer konu da
sayın Bush döneminde de bunları aramızda çok görüştük o da şuydu,
bir defa Ortadoğu’da 2 devletli bir yapı hep konuşuldu. Yani İsrail
Devleti ve Filistin Devleti. Bunlar istendi ama şimdi bakıyoruz ki
İsrail Devleti’ne evet diyenler Filistin Devleti’ne evet
diyemiyorlar. Hatta İsrail’in kendisi Filistin Devleti’ni kabul
etmiyor. Şimdi İsrail kendisi Filistin’i devlet olarak kabul
etmediği sürece barışın neyini konuşuyoruz? Çünkü barış 2 tane
devlet arasında yapılır ve o devlette bütün kurumlarıyla,
kuruluşlarıyla, unsurlarıyla, her şeyiyle var olur ve öyle kabul
edilir. Bunu da görmek, bilmek, anlamak gerekir diye düşünüyorum”
dedi.