Başbakan Erdoğan'dan Mısır mesajı
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan Bursa'da yaptığı konuşmasında Mısır için mesajlar verdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye genelinde 46 ilde
aynı anda başlayacak 90 bin konutluk dev kentsel dönüşüm projesini
startını bugün Bursa'da verdi.
Erdoğan kentsel dönüşümün önemi için yaptığı konuşmanın
yanı sıra Mısır için mesajlar verdi. "Herkes sussa biz
susmayacağız" diyen Erdoğan, Suriye'deki Genelkurmay Başkanı Sisi
ile Suriye Devlet Başkanı Esad'ın birbirinin aynısı olduğunu
söyledi.
İşte konuşmasından satırbaşları;
Deprem gece saat 3'te oldu. Ama kriz merkezi sabah 6:30'da
toplanabilmişti. Arama kurtarma ekibi personel sayısı sadece
110'du. Türkiye'nin çadır stoğu yetersiz kalmıştı. Haftalarca enkaz
kaldırılamadı. Depremzedeler aylarca sokakta kendi imkanlarıyla
barındı. Can kayıplarının kaydı dahi tutulamadı. Afet sonrasında
hazırlıksızlığın, beceriksizliğin de çok ağır bedelini ödedik.
İşte o depremden ders alarak Türkiye'yi afetlere hazırlıklı hale
getirmek için iktidarımız çok yoğun yol sarfetti. Afetlerde ihtiyaç
duyacağımız araç gerek stoklarımızı artırdık, depreme yönelik
eğitimleri yoğunlaştırdık.
Bizim ülkemiz deprem kuşakları üzerinde bulunan bir ülke. Hangi
bölgede hangi fay hattında deprem beklenildiğini artık biliyoruz.
Yani bizim millet olarak deprem olursa ne yapmalı aşamasından dprem
olmadan ne yapmalı aşamasına çok hızlı geçmemiz gerekiyor.
Hedefimiz yara sarmaktan önce yara almamak olmalı. Bizim artık
enkaz altından nasıl insan çıkarırız değil, enkaz altında nasıl
insan kalmaz buna yoğunlaşmamız lazım. Zira ölüme sebep olan deprem
değil, depreme hazırlıksız tedbirsizliktir. Deprem değil, bina
öldürür.
İşte bugün Yıldırım ilçemiz başta olmak üzere ülkemizin 46
vilayetinde yıkımlar yapacağız. Bu yıkımlar yeni bir dirilişin
alameti olacak. Kentsel dönüşüm seferberliğimizin ilk adımını 2012
tarihinde başlattık.
46 ilimizde toplam 87 bin 628 konutun dönüşümünün başlatıyoruz. Bu
seferberlik inşallah dalga dalga yayılacak. Türkiye genelinde
afetlere dayanıksız tek bir ev, bina kalmayana kadar bu
mücadelemizi sürdüreceğiz.
Çocukların oyun oynayacak, yaşlıların dinlenecek yerlerinin
olmadığı mahalleler. Sokaklarından çamur akan semtler, en küçük
sarsıntıda olduğu yere yığılacak çürük binalar. Benim vatandaşım
böyle bir çevreyi haketmiyor. Hiç kimse benim Vanlı, Bursalı,
Ağrılı kardeşimi böyle yapılara mahkum edemez. Güçlü devlet en
başta vatandaşına sağlıklı bir şehir temin edebilen bir
devlettir.
OSMAN GAZİ'NİN
VASİYETİ
Hiç kimseyi mağdur etmeyeceğiz, ranta yağmaya asla izin
vermeyeceğiz ve rıza göstermeyeceğiz. Amaç sizi daha yaşanılabilir
şehirlere kavuşturmaktır. Hem şehirlerimizin şehresini
değiştirecek, hem de insanımızın yaşam kalitesini
yükselteceğiz.
Merhum Osman Gazi yanına oğlu orhan'ı alarak uzaktan Bursa'yı
seyretmiş ve vasiyette bulunmuş; "Ey oğul, beni Bursa'da Gümüşlü
Kubbe'nin altına defnedin"
Gerçekten de bir müddet sonra Orhan Gazi Bursa'yı fethetti ve
babasını türbenin bulunduğu yere defnetti. Bursa Osmanlı'nın göz
bebeğidir. Bursa her zerresiyle tarihtir. Bursa bize İkinci
Murad'ın yadigarıdır. Onun için Bursa'ya haksızlık, tarihe
haksızlıktır.
Ne yazık ki onlarca yıl Bursa'ya haksızlık yapıldı. Şimdi binaları
yıkacağız değil mi? Buradan Çevre ve Şehircilik Bakanıma
sesleniyorum; Buralarda yapacağımız binalar kibrit kutusu gibi
olmayacak. Zemin artı 5 katı geçmeyecek. Öyle gökdelenler falan
istemiyoruz. Bursa'yı yeniden özüyle buluşturacağız.
KUKLA REJİMLER
İSTEDİLER
25 Ocak 2011'de Mısır'da bir halk devrimi gerçekleşti. Mısır
demokrasiye ilk adımını attı. Bu bir uyanıştı. Bu otokratik,
dayatmacı, dikta rejimlerinin yıkılışıydı. Barışa selamdı. Bu
Adeviyye'den dünya demokrasisine selamdı. Maalesef Ramaz ayının
hemen öncesinde Mısır'da bir askeri darbe yapıldı. Demokratikleşme
süreci ağır şekilde yaralandı.
70 yıl otokratik rejime sabredenler bir yıl yüzde 52 oyla iş başına
gelen Sayın Mursi'ye tahammül edemediler. Bu ne demekti, bu dünya
biz demokratız diyenlerin bir yerde iki yüzlülüğünü gösteriyordu.
Aslında bunlar demokrat değildi. Bunlar kendilerine kukla olacak
rejimleri istiyorlardı. Biliyorlardı ki Mursi yönetimi
yolsuzluklara son verecekti. Buna bir yıl dahi tahammül edemediler.
Ne yaptılar? Darbe... Ne dediler? Ama... "Mursi herkesi
kucaklamadı"... Bunu diyenler, kendisine darbe yapan kişiyi
Genelkurmay Başkanlığı'na getiren kim Mursi? Mursi'nin darbe
yapıldığı zaman kabinesinin 3'te ikisi Mübarek'ten kalma
bakanlardı. Bunun neyini inkar edeceksiniz?
BU İKİ YÜZLÜLÜK NİYE?
Bu darbeyi yapanlar halkın tercihini yok saydılar. Bununla da
yetinmeyip kendi vatandaşlarını hunharca katlettiler. Binlerce
Mısırlı askeri darbecilerin tankları karşısında şahadete doğru yola
çıkıyorlar.
Bir Mısırlı tankın karşısına çıkıyor, elinde molotof kokteyli yok.
Ona ateş ediliyor ve orada şehadet şerbetini içiyor. Çocuklar,
kadınlar şahadet şerbetini içiyor. Mursi yönetimine Türkiye ve
Katar'dan başka destek veren ülke yoktu. Bu iki yüzlülük niye?
Nereye kadar? Ve darbe yönetimine darbeyi yaptıktan sonra 16 milyar
dolar hemen destek geldi. Darbe yönetimine desteği verenler eğer
bana sorarsanız, onlar darbe yönetiminin ortaklarıdır.
Çünkü kişi arkadaşlarıyla beraberdir. Söyle bana arkadaşını
söyleyeyim sana kim olduğunu. Vaka bu, gerçek bu, tüm bu olaylar
karşısında önceki gün ve bugün yapılan katliamdaki şehitlerin
sayısı ne biliyor musunuz?
HA BEŞAR HA SİSİ
Haftalar boyunca namaz kılanlara, oruç tutanlara kurşun
yağdırdılar. Sabah namazında 53 tane Mısırlı kardeşimizi şehit
ettiler. Acaba bu nasıl Müslümanlık? Çocuklara, kadınlara ölüm
yağdırdılar. Hasta taşıyan insanlara kurşun yağdırdılar. Hiç bir
suçu olmayan sadece adaletin tecelli etmesini isteyen insanlara çok
ağır zulüm uyguladılar. Tüm bu saldırıları buradan tekraren
söylüyorum, lanetliyorum.
Bugün El Fetih Camii kuşatma altında. Buradan sesleniyorum;
İnsanların ibadethanesi masumdur. Ama bunlar Suriye'de de Mısır'da
da camilerimizi yaktılar, yıktılar. Ha Beşar, ha Sisi, bunların
birbirinden farkı yok. Bunlara destek verenlerin de birbirinden
farkı yok. Bunlar şunu bilmelidir, alma mazlumun ahını çıkar aheste
aheste. Çıkacak aheste aheste, er veya geç çıkacak. Allah'ın
yardımı ne zaman diyen o kardeşlerimizin seslerini duyuyoruz,
elinde Kuran-ı Kerim ile şehadete giden o kardeşlerimizin
bakışlarını görüyoruz.
FİRAVUN'UN İZİNDEN GİDENLER VE MUSA'NIN
İZİNDEN GİDENLER
Hem Türkiye içinde hem de dünyada Türkiye'nin Mısırla ilgileniyor
olmasından rahatsız olanlar var. Türkiye darbeyi görmesin
istiyolar. Türkiye tepki gösterdikçe, birileri vicdanlarıyla
başbaşa kalıyor ve bundan rahatsız oluyorlar. Sizlerin şahsında
dünyaya sesleniyorum; Batı'ya, Körfez'e sesleniyorum; Oradaki
şehitleri terörist ilan edenler var. Ellerinde silah olmadığı halde
meydanlarda 'ben oyumun namusunu istiyorum' diyolar. Ama onlara
terörist diyenler var. Şuanda Mısır'da devlet terörü hakimdir. Bu
devlet terörünü alkışlayanlar onlarla aynı yolu izleyeceklerdir.
Mısır'da iki tablo var. Bir tablo Firavun'un izinden gidenler, bir
tablo da Musa'nın izinden gidenler. Tarih bunu böyle
anacak.
Şahsım olarak BM Güvenlik konseyi'nin daimi üyelerinin hepsini
aradım, İslam dünyasını aynı şekilde aramay devam ediyoruz.
Görüşmelerimiz devam ediyor. Herkes sussa, biz susmayacağız. Çünkü
biz şunu biliyoruz; Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.
Biz dilsiz şeytan olmayacağız.
Üsküp, Saray Bosna bizim için neyse Kahire'de odur. Dede Ağaç,
Gümülcine bizim için neyse İskenderiye de işte odur. Biz Mısır'dan
yüz çeveirirsek, Bursa'da Osman Gazi'nin huzuruna çıkamayız.
Biz kıbleye yöneldiğimizde mesuliyetini yerine getirmiş bir kul
durumuna gelmek istiyoruz. Çok açık söylüyorum, BM'nin şuanda
aynaya bakacak yüzü kalmamıştır. Toplandılar, Mısır'daki gelişmeyi
kınayamadılar bile. Biz BM Güvenlik Konseyi'nden çok adil bir sesin
çıkmasını istiyorduk. Bazı ülkeler vardı ki ilişkilerini dondurdu.
Onun için Hollanda ve Danimarka'ya teşekkür ediyorum. AB'nin aynaya
bakacak yüzü kalmamıştır.
Biz bu tuzağı bozacağız, sabırla bozacağız unutmayın herkesin
tuzağı vardır. Ama en büyük tuzak kudret sahibi Allah'n tuzağıdır.
Kardeşliğimiz pekitirerek oyunları alt üst edeceğiz.
Bizim aramıza nifak sokmaya fitne çıkarmaya çalışıyorlar, bu
tuzaklara düşmeyeceğiz.