Başbakan Erdoğan'a soru yağmuru
Abone olErdoğan, Davos'ta Dünya Ekonomik Forumu programı çerçevesinde Türkiye konulu yemekte soruları yanıtladı. Erdoğan'a gelen sorular, Erdoğan'ın verdiği cevaplar için:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, laiklik konusundaki görüşlerini
açıklarken, Türkiye'nin laiklikte "dünya ortalamasını alan bir
ülke" olduğunu belirtti ve "Dindar olmaktan korkmayalım,
aşırılıklardan korkalım" dedi. Erdoğan, Davos'ta Dünya Ekonomik
Forumu programı çerçevesinde Türkiye konulu yemekte soruları
yanıtladı. Erdoğan, özellikle Almanya ve Batı Avrupa'da
Türkiye'deki laikliğin uygulanmasında "din ve devlet işlerinin
birbirinden ayrılmasına" ilişkin eleştiriler bulunduğuna ilişkin
bir soruyu yanıtlarken, bu ülkelerde dinin siyasete daha egemen
olduğunu gözlediğini belirtti. Bu eleştirileri "önyargı" diye
niteleyen Erdoğan, "Hükümetimiz, göreve geldiği andan itibaren
programında ne varsa, özellikle laiklikle ilgili konularda bunu
yerine getirmiştir" dedi. 1982 Anayasası'nın gerekçesindeki laiklik
tanımını partisinin programına aynen aldıklarını kaydeden Erdoğan,
tüm inanç gruplarına aynı mesafede olmanın laiklik çalışmalarının
temelini oluşturduğunu söyledi. Klasik anlamda laikliğin "din ile
devlet işlerinin birbirinden ayrılması" şeklinde tanımlanmmasına
karşın dünyada farklı uygulamaların bulunduğunu belirten Erdoğan,
"Avrupa'da farklı, İngiltere ve ABD'de farklı uygulamalara şahit
olmak mümkündür. Bizler bu noktada laikliğin adeta ortalamasını
almış bir ülke olarak 1982 Anayasası'ndaki tanıma uygun olarak
çalışmalarımızı sürdürüyoruz" diye konuştu. NİYET OKUYUCULAR
Erdoğan, "gelecekte şöyle olacak, böyle olacak" tespiti yapmanın ön
kabul ve ön yargı olacağını belirtirken, "Buz buna niyet okuma
diyoruz. Kimsenin niyet okumaya hakkı yoktur. Yaptıklarımıza ve
yapacaklarımıza bakalım" dedi. Erdoğan, partisi ve hükümetiyle
ilgili Avrupa'daki laiklik konusundaki şüphelerle ilgili bir soruyu
yanıtlarken de, şunları söyledi: "Ben bir siyasi lider olarak kendi
şahsımda bir ikilem taşımıyorum. Sadece bir Müslümanım ve dindar
olmanın gayreti içindeyim. Bir Hristiyanın siyaset yapması ne kadar
hakkıysa bir Müslüman olarak benim de hakkımdır. Ben Hristiyan
siyasetçiler arasında bir değerlendirme hakkını kendimde
bulmuyorum. Ben bulmadığıma göre onlar da bizim hakkımızda
bulunamazlar." Erdoğan, uluslar arası ilişkilerde Müslüman,
Hristiyan, Musevi, ateist ayırımı yapmadan birbirlerine gösterilen
saygının insanlara da yayılması için çaba gösterilmesi gerektiğini
belirtti. Şu anda küresel barış ve küresel savaş şeklide iki eğilim
bulunduğunu, küresel savaşı seyretmek yerine küresel barış için tüm
çabaların gösterilmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, "Dindar
olmaktan korkmayalım, aşırılıklardan korkalım. Her düşüncede
aşırılık zararlıdır. Orta olanı en güzelidir" dedi. Erdoğan,
Türkiye'nin dinamik nüfus yapısı nedeniyle AB içinde
çekingenliklere neden olup olmayacağına ilişkin bir soruyu
yanıtlarken de, bu konuda tam tersinden de düşünülebileceğini
söyledi. Erdoğan, Türkiye'nin neredeyse ta en başından bu yana AB
üyeliği için başvurusu bulunduğunu, o zaman da nüfusunun yine yoğun
olduğunu, arazisinin de aynı olduğunu belirtti. Erdoğan, AB'nin
artık kömür ve çelik birliği, AET ve Hristiyan Kulübü de olmadığını
kaydederken, "AB eğer siyasi değerler bütün olduğunu iddia ediyorsa
burada Türkiye'nin olması şarttır. Siyasi değerler bütününü
sağlayacak olan da Türkiye'dir. Türkiye, AB'ye yük olmaya değil yük
almaya geliyor" şeklinde konuştu. Erdoğan, ekonomideki gelişmeleri
anlatırken de, enflasyonun tek haneli rakamlara indiğini, iç
borçlanma faizlerinin yüzde 17'lere kadar düşürüldüğünü, ihracatta
64 milyar dolara çıkıldığını belirterek, tüm göstergelerde
hedefmlerinin üzerinde bir gelişme kaydettiklerini belirtti.