Başbakan Erdoğan sosyalist mi?
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Başbakan Erdoğan’ın danışmanı Yiğit Bulut’un “Başbakan Erdoğan sosyalisttir...
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik,
Başbakan Erdoğan’ın danışmanı Yiğit Bulut’un “Başbakan Erdoğan
sosyalisttir" açıklamalarına ilişkin, “Hz. Ömer ne kadar
sosyalistse sayın Başbakan da o kadar sosyalisttir. Ben doğrudan
Başbakanımıza doğrudan sosyalist yaftasını yapıştırmam şahsen”
dedi.
AK Parti Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyen Genel Başkan
Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik, gündeme ilişkin açıklamalarda
bulundu. Basın toplantısında gazetecilerin sorularını da
cevaplandıran Çelik, Demokratikleşme paketinde açıklanan seçim
barajıyla ilgili üç öneriye AK Parti’nin hangisine sıcak baktığının
sorulması üzerine, “Biz usta yüzücüyüz. Ben Van Gölü’nün kenarında
büyüdüm. Kendim için de söylüyorum. Ben gölde, havuzda da,
okyanusta da, baraj da yüzerim. Atlas Okyanusu’nda da, Büyük
Okyanus’ta da yüzdüm. İşin bu esprisi ama AK Parti gerçekten
isterseniz bugünkü gibi devam etsin, istersiniz daraltılmış bölge
olsun, isterseniz dar bölge olsun… Biz bunların hepsine varız.
Buyurun hodri meydan. Yani ille de bu olmazsa biz bunu istemeyiz
demiyoruz ama onlardan sağlıklı bir sonuç gelmezse, tartışma ortamı
oluşturup bir sonuç ortaya çıkmazsa elbette AK Parti yine
uzmanlarıyla danışarak, konuşarak bütün getireceği, görüşeceği ülke
adına hesaplayarak elbette atılması gereken adımlar neyse onu atar”
diye konuştu.
“Yeni anayasa konusunda Meclis Başkanı Cemil Çiçek’ten yeni bir
öneri geldi. Yeni anayasayı Meclis başkanlığı hazırlasın şeklinde.
Bu öneriye sıcak bakar mısınız. AK Parti’nin tavrı ne olur”
sorusuna ise Çiçek, “Muhalefet buna evet derse, bir bunu
tartışılmaya değer, üzerinde konuşulmaya değer bir teklif olarak
değerlendiririz. Çünkü; bu nihai kararı Meclis vermeyecek anlamına
gelmiyor. Bugünde her dört partinin TBMM’de onların birlikte
çalıştığı uzmanlar kodifikasyonu yapıyor. Yani onları
maddeleştirenler onlardır. Uzmanların hazırlığı bir taslak TBMM’nin
iradesiyle çıkarılabilir, şekillendirile bilir. Dolayısıyla Sayın
Başkanın bu teklifi üzerinde konuşulmaya değer bir tekliftir. Yeter
ki muhalefetin paşa gönlü razı olsun” ifadesini kullandı.
ESKİŞEHİR VALİSİ’NİN ATTIĞI E-POSTA
Eskişehir Valisinin bir gazeteciye yönelik tehdit içeren e-posta
attığı yönündeki iddiaların sorulması üzerine de Çelik, şunları
kaydetti:
“Bu konuda birinci dereceden sorumlu olan İçişleri Bakanımız, sayın
Valinin ‘Evet. Hesap bana aitti. Yani benim mailimden atıldı ama
ben bizzat atmadım. Oradaki elemanların attığı’ yönündeki
açıklamaları var. Ama bu iddia incelenmeye değer bir iddiadır.
Sayın İçişleri Bakanımızda böyle bir durumun doğru olmadığını ve
kendisinin de inceleme başlattığını söyledi. Bende söylediğine
katılarak cevap veriyorum. Ama inceleme yapıldıktan sonra hakikaten
böyle bir şey var mı, yok mu, eksisi mi var, artısı mı var bunu hep
birlikte göreceğiz.”
“Demokratikleşme Paketi’nde asker, polis ve yargının başörtüsü
düzenlemesinin dışında kalacağı konuşuluyordu. Fakat Adalet Bakanın
bir açıklaması oldu. Kurumlar kendileri değerlendirecek dedi. O
kurumlarda başörtüsü özgürlük anlamına mı geliyor” sorusuna Çelik,
“Bizim getirdiğimiz demokratikleşme paketinde sözüne ettiğiniz üç
kurum bunun dışındadır. Bu kurumlar kendi içlerinde oturup, konuşup
değerlendirme yapıp bazı konulur da bazı adımlar atarlarsa, bazı
önerileri hükümete getirirlerse bunu bilemem. Ama şuanda bu üç
kurum kapsam dışındadır” şeklinde cevap verdi.
KABİNEDE DEĞİŞİKLİK OLACAK MI?
Çelik, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kabine değişikliği ile
ilgili “her şey olabilir” açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın bakanların yerel seçimlerde adaylığı ile ilgili olarak
“istifa etmelerine gerek” yok açıklamalarının hatırlatılması
üzerine, “Eğer yasal bir engel yoksa, istifa etmeleri söz konusu
olabilirse tabi ki olabilir. Bana kalırsa bir bakanın, bakan olarak
seçime girmesi doğru olmaya bilir. Yerel yönetim farklı,
milletvekili olarak girebilir de… Bu tabi ki uzmanlar tarafından
oturup değerlendirebilir. Ancak Sayın Başbakan ‘Her an her şey
olabilir’ dediyse bu malum kabine değişikliği partinin ilgili
kurullarında oturup yapılmıyor. Başbakan kendi ekibini kendisi
seçiyor. Şuanda bakan arkadaşlarımız hepsi görevlerini başarıyla
yürütüyorlar. Ama mahalli seçimlerde birilerinin aday olması söz
konusu olursa, bundan dolayı ayrılması söz konusu olursa ve sayın
Başbakanın bizati kendi gördüğü bazı gerekçelerden dolayı, bazı
değişiklikler yapılabilir mi, yapılabilir. Bende sayın Başbakanın
sözünü tekrarlayayım. Ona dayanarak söylüyorum. Her an her şey
olabilir. AK Parti’de bakanlık yapabilecek çok değerli
arkadaşlarımız var. Bizim partimizden şöyle üç beş çok sağlam
hükümet çıkar. 326 kişiyiz unutmayın. Bizim böyle bir derdimiz yok.
Bu nöbet değişikliğidir. Hatırlayın ben önce Kültür ve Turizm
Bakanıydım, sonra Milli Eğitim Bakanı, Sayın Başbakan Başdanışman
oldum, sonra AK Parti Genel Başkan Yardımcısı… Yarın kimin ne
olacağını bilemeyiz. Bizim için milletvekili olmak, kıyamete kadar
burada kalmak, buda söz konusu değil. Üç dönemi soruyorsunuz ya
bize. Biz bir ekibimiz. Bu geminin sağ selamet hedeflenen limana
ulaşması için hangimize hangi görev düşerse biz bunu yapmaya
çalışırız işin özü budur” dedi.
“Genelkurmay Başkanlığı’nda sivil memurlar başörtüsü takabilecek
mi?” sorusu üzerine Çelik, “Açıklanan pakette Genelkurmay
Başkanlığı, polis teşkilatı, yargı bunun dışındadır. Adalet
teşkilatında hakim ve savcı takamaz ama oradaki katibe takabilir
mi? O olabilir. Orada da böyle bir şey olabilir mi, o zamanla
şekillenecek. Doğrusu hükümet bu konuda nasıl bir taslak
hazırlayacak onu göreceğiz” şeklinde konuştu.
YİĞİT BULUT’UN AÇIKLAMALARI
Başbakan Erdoğan’ın danışmalarından Yiğit Bulut’un “Bu ülkede
gerçek bir sosyalist varsa o Erdoğan’dır” açıklamalarının sorulması
üzerine de Çelik, “Hatırlarsanız Kaddafi darbe yapıp iş başına
geldikten sonra Libya’da İslam Sosyalizmi diye ortaya bir şey attı.
O zamanlar bayağı bir taraftarı oldu. Bazı kavramları birbirine
karıştırmamız gerekiyor. Sayın Yiğit Bulut böyle bir şey söyledi
mi, söylemedi mi, ağzından çıkan ifade bu mudur onu bilemiyorum.
Ancak ben şunu bilirim; Hz. Ömer ne kadar sosyalistse sayın
Başbakan da o kadar sosyalisttir. Sosyal adalet kavramına inanmak,
sosyal devleti hayata hakim kılmak, vatandaşının sosyal devlet
kavramının tadına varmasını sağlamak sosyalist olmayı gerektirmez.
Sayın Başbakan bunları başarmış olan bir başbakandır. Türkiye’de
sosyal adalet kavramı ve sosyal devlet kavramı sayın Başbakan,
başbakanlığı döneminde hayatı hakim kılınmıştır, devlete hakim
kılınmıştır. Sayın Başbakan muhafazakar, demokrat bir insandır.
Fakat siz ille de bir başka şeye, sayın Başbakana başka bir unvan
bulmak durumunda değilsiniz. Ben sosyal adalet kavramına inanırım,
ben insanların arasındaki gelir dağılımın adaletli olması
gerektiğine inanırım, sosyal devlete inanırım ama sosyalizmi yanıma
bile yaklaştırmam Hüseyin Çelik olarak… Ben sosyalist mosyalist
değilim arkadaşlar. Sayın Başbakan da sosyalist değildir. Eğer
sosyal devlet anlayışı sosyal adalet kavramı, halka yakın olmak,
fakir fukarayı gözetme, efendim zayıfın hastanın elinden tutmak
manasında sayın Bulut söylemişse eyvallah. Ama Sayın Başbakan
muhafazakar, demokrat bir liderdir. Partimiz muhafazakar demokrat
bir partidir. Bun doğrudan Başbakanımıza doğrudan sosyalist
yaftasını yapıştırmam şahsen” diye konuştu.
CUMHURBAŞKANI’NIN AÇIKLAMALARI
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün TBMM’de yaptığı konuşmanın
hatırlatılması üzerine de Çelik, şunları kaydetti:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın kendisini tanımaktan, kendisiyle birlikte
AK Parti’nin kurucuları arasında yer almaktan ve birlikte aynı
kabinede birlikte olmaktan şeref duyduğun bir ağabeyimdir. Yarın
şartlar başka türlü tezahür ederde, tekrar birlikte siyaset
yapmamız söz konusu olursa bundan da büyük bir şeref duyarım. Sayın
Gül çok büyük bir bilgi birikimine sahip olan, devlet adamlığı
kimliğine sahip olan aynı zamanda siyaset adamlığı tecrübesine
sahip olan bir insandır. Yaşı itibariyle, sağlığı itibariyle bundan
sonrada halkımıza, ülkemize çokça hizmet yapabilecek olan bir
insandır. Bende Sayın Gül’ün Cumhurbaşkanlığı görev süresi
dolduktan sonra sadece eve kapanıp torunlarını sevmekle
yetineceğini zannetmiyorum. Torunlarını da sevsin tabi ki fakat
daha henüz 60’lı yılların başında olan Cumhurbaşkanımızın bu ülkeye
verebileceği çok büyük hizmetler var. Söylediğim budur bunu bir kez
daha tekrar etmek isterim. Ama tabi ki yarının şartları nasıl
tezahür eder, bu nasıl olur bunu şimdiden kestirmek veya şimdiden
şu şöyle olacak demek benim açımdan haddi aşmak olur.”
YENİ HARFLER
Çelik, Demokratikleşme Paketi’nde açıklanan yeni harfler ile ilgili
bir soruya da şu yanıtı verdi:
“Nüfus cüzdanın bir bölümüne ‘Q’ yazıldığı zaman bu memleket gitti,
yandık biz… Benim Milli Eğitim Bakanlığım esnasında MHP’li
arkadaşlar sordular, ne diyorsunuz bu harflere, ‘bizim harflerle
kavgamız yok’ dedim. Sizin internet sitesi hangi harfle başlıyor
diye sordum onlara, ‘o’ başka dediler. Www kullanıyorsunuz zaten.
Mesela ben şahsen Q klavye kullanıyorum. Kullanıyorsunuz zaten. X
matematikte kullanıyorsun kıyamet kopmuyor da niçin düz metinde
kullanınca kıyamet kopsun. Biz kelimelerle, harflerle yıllar boyu
kavga ettik. Kim nasıl yazıyorsa yazsın. Bizim böyle bir derdimiz
yok. Rahat olalım. Memleketin bölüneceği korkusu ortadan kalktığı
zaman şuna inanın; MHP de BDP de o gün marjinal parti olacaktır.
Bunlar bunu istemiyor. Bu malzeme ellerinden gitsin istemiyor. Eğer
Sayın Bahçeli’nin bütün korkusu şuysa; 76 milyonu tek tip olan
vatandaşlar topluluğu istiyor… Sayın Bahçeli geçmiş olsun biz bu 76
milyonu tek tipleştiremezsiniz. Biz ret, inkar asimilasyon
politikasını bir tarafa ittik. Bu bölünme paranoyalarından
vazgeçelim. Eğer bunları yapmazsanız, özgürlüklerin alanını
genişletmezseniz, bazı insanlarınıza kültürel haklarından dolayı
dayatmalarda bulunursanız esas o memleketi böler ve ırkçılık yol
alır, yoluna devam eder.”
(İHA)