Başbakan Erdoğan onur konuğu!
Abone olDünya Gıda ve Tarım Örgütü Zirvesi İtalya'da yapılıyor. Zirvenin onur konuğu Erdoğan 'komşumuz açken tok yatmayız' dedi.
İtalya Başbakanı Berlusconi'nin yakın arkadaşı olan Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, İtalya'da yapılan ve onur konuğu olarak
katıldığı FAO (Dünya Gıda ve Tarım Örgütü) Zirvesi'nde bir konuşma
yaptı.
Konuşmasının başında FAO Genel Direktörü Jacques Diouf'a ve emeği
geçen herkese şükranlarını sunan Erdoğan, Dünya Gıda Güvenliği
Zirvesi'nin, küresel ölçekte bazı zorlukların ve sıkıntıların
yaşandığı bir dönemde gerçekleştirildiğini dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''2006 yılında yaşanan gıda krizi ve ardından başlayan küresel
finans krizi, açlık tehdidinin daha da artmasını beraberinde
getirmiştir.
2007 ve 2008 yıllarında ortaya çıkan tarımsal ürün fiyatlarındaki
artışlar, gelişmiş ülkelerdeki çiftçiler açısından nispeten olumlu
sonuçlar vermiştir. Ancak az gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerdeki çiftçiler bu fiyat artışlarından olumsuz
etkilenmişlerdir.
2008 yılında dünya tahıl üretiminin rekor düzeyde artış
gösterdiğini görüyoruz. Ne var ki üretim artışının en fazla olduğu
ülkeler gelişmiş ülkelerdeki üretim artışı ile değerlendirildiğinde
sadece yüzde 1,1 düzeyinde kalmıştır. Geri kalmış ve gelişmekte
olan ülkelerdeki çiftçiler girdi temini için gerekli olan sermayeye
sahip olmadıklarından yeterli düzeyde üretim yapamamışlardır. Bu
durum, özellikle kırsal alanda olduğu gibi şehirlerde de düşük ve
sabit gelirli kesimde açlık ve yoksulluğu daha da
ağırlaştırmıştır.
Gelişmiş ülkelerin, yaşadıkları ekonomik kriz nedeniyle
geri kalmış ülkelere yaptıkları resmi kalkınma yardımları ve acil
yardımlarda da azalma beklendiği bir gerçektir. Küresel
ekonomik krizin doğurduğu sosyal ve siyasal sonuçlara ek olarak
gıda alanında yaşanan olumsuzluklar sorunları daha da
derinleştirmiştir.''
''ZOR BİR SÜREÇTEN GEÇİYORUZ''-
Başbakan Erdoğan yaptığı konuşmada, tarımsal verimliliğin
düşüklüğü, geri kalmış ülkelerde nüfus artış hızının çok yüksek
olması, suyun yetersizliği, su baskınları ve kuraklığın normalden
daha sık görülmesi ile tarımsal yatırım ve araştırma geliştirme
faaliyetlerine yeterli düzeyde kaynak ayrılmaması gibi sorunların
hala çözülemediğine dikkati çekti.
Zor bir süreçten geçildiğinin kabul edilmesi gerektiğini vurgulayan
Erdoğan, şunları söyledi:
''Geleneksel yöntem ve anlayışların artık sınırına ulaşılmış,
bireysel ve toplumsal talep yükselmiş, beklentiler artmış,
hassasiyet ve kırılganlık ciddi boyutlara gelmiştir.
Bugün bu sorunların çözümünde özellikle tarım sektörüne daha fazla
yatırım yapılmasını teşvik etmemiz gerektiği açıktır.
Desteklemelerde özellikle küçük çiftçilere öncelik verilmesi ve
çiftçilerin üretim girdilerine daha kolay erişiminin sağlanması
sorunun çözümünde faydalı olacaktır.
Bu noktada önemli bir hususun altını çizmek istiyorum.
Türkiye G-20 üyesi olarak küresel krize çözüm arayışlarının
içinde yer alan bir ülkedir. Son küresel kriz gerek oluşum
nedenleri gerekse krizin aşılması noktasında tüm dünyaya, üzerinde
dikkatle durulması gereken mesajlar vermiştir. Ülkeler, bölgeler ve
kıtalar arasındaki dengesizlik, israf ve sınırsız tüketim,
özellikle de sınırları zorlayan kazanma hırsı küresel ekonomik
krizi hazırlayan şartlar olmuştur.
Kuzey ve Güney arasındaki makasın açıldığını görüyoruz. Krizin
aşılması için küresel bir dayanışmanın gerekliliği herkesçe
biliniyor. Gıda noktasında da farklı toplumlar arasındaki uçurumu
dikkate almak zorundayız.''
MANZARA İÇLER ACISI
Erdoğan, FAO (Dünya Gıda ve Tarım Örgütü) Zirvesi'nde yaptığı
konuşmada, iletişim çağında yaşanıldığını hatırlattı.
''Yoksul ülkelerdeki içler acısı manzarayı izlediğimiz gibi
zengin ülkelerdeki sınırsız tüketimi de biliyor ve
görüyoruz'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bu manzaranın sürdürülebilir olmadığı açıktır. Dünyada oluşan bu
dengesizliğin ve bu eşitsizliğin bir an önce giderilmesi, en
azından bunun için çaba harcaması yoksulların olduğu kadar, refah
içinde olanların da gelecekleri açısından hayati derecede
önemlidir. Adalet duygusunun aşınmasına, merhamet ve dayanışma
kavramlarının zafiyete uğramasına izin vermemeliyiz. Bizim
medeniyetimiz, 'komşusu açken tok yatan bizden değildir'
anlayışıyla yardımlaşma, dayanışma ve paylaşımı ön plana
çıkarmış, bu en temel insani gerekliliği kurumsal
mekanizmalarla yaşatmanın önemini vurgulamıştır. Devletler kadar,
sivil toplum kuruluşları da toplumsal sorumluluk projeleriyle bu
sürece gereken katkıyı vermelidir.''
''TÜRKİYE TEMEL BESİN MADDELERİ BAKIMINDAN KENDİNE YETEN
BİR ÜLKE''-
''Türkiye'nin, 72 milyonluk nüfusuyla, temel besin maddeleri
bakımından kendine yeten bir ülke olmanın yanında, küresel
gıda güvenliğine de katkı sağlayabilecek durumda olan bir ülke
olduğunu'' vurgulayan Erdoğan, konuşmasında Güneydoğu
Anadolu Projesi (GAP) ile ilgili bilgiler verdi.
Türkiye'nin 8,5 milyon hektar boyutundaki sulanabilir tarım
arazisinin yüzde 20'sinin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yer
aldığını belirten Başbakan Erdoğan, bu bölgenin ayrıca 'tarihte
tarımın ilk kez yapıldığı bölge' olarak bilindiğini ifade etti.
Erdoğan, 1970'li yıllarda başlayan ama tamamlanamayan bu projeyi
2012 yılı sonuna kadar bitirmeyi hedeflediklerini söyledi. Proje
tamamlandığında 22 baraj, 19 hidroelektrik santralinin bitirilmiş
olacağını ve 1,82 milyon hektar alanın suya kavuşturulmuş olacağını
bildirdi. Başbakan Erdoğan, projenin toplam maliyetinin ise 32
milyar dolar olduğunu kaydetti.
Başbakan Erdoğan, ''Dünyada gıda güvenliğinin sağlanması
konusunda FAO ve Dünya Gıda Programı gibi uluslararası kuruluşlarca
gösterilen çabaları ve başlatılan girişimleri
destekliyoruz'' diyerek sözlerini tamamladı.