Başbakan Erdoğan bu özrü dileyecek mi?
Abone olCHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tahliyesi sonrası Başbakan Erdoğan'a çağrıda bulundu
İNTERNETHABER- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün
tahliye edilen Ahmet Şık ve Nedim Şener'e daha önce 'terörist'
diyen Başbakan Erdoğan'a sert dille yüklendi.
"Sen çıkıp, bu insanlardan özür dileyecek misin? Bu insanlar gazeteci mi terörist mi? açıklayacak mısın? Sen masumiyet karinesini çöpe attın. Mahkeme kararı olmadan bu insanları yaftaladın. Şimdi vicdan muhasebesi yapıyor musun?"
YA İSPAT ET YA DA...
Başbakan Erdoğan'ın kendisine de iftira attığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Ben güya 'İsrail'de tutuklu gazeteci yok' demişim. Sayın Erdoğan, en kısa zamanda bu sözleri söylediğimi kanıtlayamazsan, ben senin şeref ve haysiyetini sorgularım" diye rest çekti.
Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında yaptığı konuşma
tahliyelere ilişkin bölümleri şöyle:
DİKTATÖR ÇİLEDEN ÇIKTI
Dünya Türkiye'deki post modern diktatörlüğü kabul ediyor. Bir diktatörün foyası meydana çıktı, diktatör çileden çıktı. 'CHP Genel Başkanı yurtdışına gidip, Türkiye'yi şikayet ediyor' diyor. Doğru ben gidip anlatıyorum.
Ben buradan da söylüyorum. Bütün dünyaya anlatacağız. İşkenceleri, insan hakları ihlallerini söyleceğiz. 32 yıl önce Kenan Evren neredeyse şimdi Erdoğan da tam orada.
Ne diyordu Kenan Evren: 'İşkenceleri nasıl dışarıda anlatırsınız?' Şimdi de Tayyip Erdoğan aynısını söylüyor.
İşkence varsa, insanlar sabahın köründe hapse tıkılıyorsa, avukatına dosya verilimiyorsa tabi çıkıp anlatacağız.
VEKİLLERİNE ÇAĞRI
Buradan tüm vekil arkadaşlarıma bir görev veriyorum. Hem Türkiye'de hem dünyada birinci göreviniz bu post modern diktatörün halini dünyaya anlatmaktır. Bu görevin ihmal edilmesini kesinlikle istemiyorum.
375 GÜN ÇALANLARIN CESARETİNİ ARTTIRMAYACAĞIZ
Bu görevi yerine getiremezsek Nedim Şener'in Ahmet Şık'ın hayatlarından 375 gün çalanların cesaretini arttırırız. İnsanlar, 1 gün bile gereksiz yere tutuklu kalmasın diye hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi anlatacağız. Silivri Toplama Kampı'nda insanların nasıl hapislerde tutulduğunu anlatacağız. Bu hukuk skandalın bütün dünyadaki raporlara koyduracağız.
POST MODERN DİKTATÖRE SORUYORUM
Ben post modern diktatöre soruyorum:
Sen çıkıp bu gazetecilere teröristsin dedin. Sen çıkıp, bu insanlardan özür dileyecek misin? Bu insanlar gazeteci mi terörist mi? Masumiyet karinesini çöpe attın. Mahkeme kararı olmadan bu insanları yaftaladın. Vicdan muhasebesi yapıyor musun?
TAHAMMÜL EDEMİYORUM
O kadar çok yalan ve iftira atıldı ki...
Hepsini bir şekilde unuttuk. Ama samimi söylüyorum post modern diktatörün yalanlarına tahammül edemiyorum.
Güya ben 'İsrail'de tutuklu gazeteci yok' demişim
Sayın Erdoğan, en kısa sürede benim bu sözleri söylediğimi kanıtlayamazsan, senin şerefini haysiyetini sorgular hale geleceğim.
BU KADAR YALAN YETER!
Şimdi öyle bir yalan söylüyorsun ki, ispat edersen ben çıkıp özür dileyeceğim. Yoksa ben senin şerefini sorgulayacağım.Daha önce de CHP'li belediyeler hakkında yalan söyledi. İnsan biraz utanır. Kendisine karşı başbakan olarak, her seferinde dikkatli bir dil kullanmaya çalıştım. En ağır şekilde bizi suçladı. Ama yeter artık! Bu kadar yalan yeter! Benim bir tek yalan söylediğimi ispat etsin de görelim. 1 tek cümle.
DANIŞTAY OPERASYONU
Danıştay 1. Dairesi'nde 3 yargıcın yerini değiştirdiler. Ne zaman yaptılar bunu 17 Şubat 2012'de.
Başbakan'ın özel çete kurmasına izin veren yasanın TBMM'de kabul edildği tarih de bu.
Neden önemli bu değişiklik?
Eğer savcı Başbakan'dan izin alamazsa Danıştay'a gitme hakkı vardı. Danıştay 1. Daire'den izin alacaktı. Bunu engellemek için oraya kendi yandaş yargıçlarını atadılar. Şimdi Başbakan izin vermeyecek, Danıştay'da izin vermeyecek. O yargıçlar vicdanlarını sesini değil Erdoğan'ın sesini dinleyecekler.
DANIŞTAY'A YAKIŞMIYOR
Bu Danıştay'ın da tarihine yakışmıyor. Böyle bir tezgaha
yargının dahil olması sakıncalıdır. Adalet mülkün temelidir.
Adaletin bozulduğu yerde toplumu ayakta tutamazsınız.
Adaletin terazisiyle oynamayın, gün gelir o terazi sizi de
tartar.