Başbakan Erdoğan: Bazı densizler...
Abone olEğitim-Bir-Sen’in düzenlediği “Türkiye Buluşması”na katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Siyasette üç dönem kuralıyla makamları gençlere ...
Eğitim-Bir-Sen’in düzenlediği “Türkiye Buluşması”na katılan
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Siyasette üç dönem kuralıyla
makamları gençlere devrediyoruz” dedi.
Eğitim-Bir-Sen’in düzenlediği “Medeniyetimiz ve Büyük Türkiye
Yolunda Eğitim, Fetih ve Gençlik” temalı Türkiye Buluşması,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla İstanbul Yahya Kemal
Beyatlı Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirildi. Buluşmaya Başbakan
Erdoğan’ın yanısıra Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay, Milli
Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı
Ahmet Gündoğdu, sendika üyeleri ve davetliler katıldı. Törenin
açılış konuşmasını Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet
Gündoğdu yaptı. Katılımcılara teşekkür ederek sözlerine başlayan
Gündoğdu, “Eğitim, Fetih ve Gençlik” buluşmasının fetih şuurlu bir
gençliğin hayat bulmasının, medeniyetimizin inşa ve ihyasının,
büyük Türkiye istikametine dair adanmışlığın yeniden ve daha güçlü
bir sesle ilanı olduğunu söyledi.
GÜNDOĞDU: “NASIL BİR CUMHURBAŞKANI İSTEDİĞİMİZİ BİLİYORUZ”
Konuşmasında Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de değinen Gündoğdu,
“Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Vesayet tiyatrocuları,
yeni bir oyun için ‘perde’ demeye hazırlanıyor. Milleti ve
değerlerini tanımayanlar, Cumhurbaşkanının nasıl olması gerektiğini
tanımlama gayreti gösteriyor. Sağ olsunlar ama biz almayalım. Biz,
nasıl bir Cumhurbaşkanı istediğimizi biliyoruz. Milletin
değerlerine dayalı siyaset yapma temelinden yoksun olanlar, ‘çatı
aday’ arıyorlar. ‘Cumhurbaşkanlığına adayım’ demeye korkuyorlar ama
maşallah işlerine gelmeyene ‘Cumhurbaşkanı olamaz’ demeye cesaret
ediyorlar. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilecek olmasını,
büyük Türkiye hedefinde hız artırma fırsatı kabul ediyoruz. Biz,
millet diyen, medeniyet değerleriyle yürüyen, milletin hayalleri
için koşturacak bir Cumhurbaşkanı istiyoruz. Bu yükün altından
kalkabilecek dava insanını, milletimizle birlikte 10 Ağustos’ta
Cumhurbaşkanı seçip yeni ve büyük Türkiye yolculuğuna devam
edeceğiz” dedi.
“AYASOFYA CAMİİ’Nİ BİZE HEDİYE EDİN”
“Ayasofya Camii’ni bize hediye edin” diyerek sözlerini sürdüren
Gündoğdu, “Gün bugündür. Fatih’in vasiyetine ihanete son verme,
‘Ayasofya açılacak’ diyen Üstad’ın hayalini gerçekleştirme günüdür.
Biliyorum ki Ayasofya’yı müze zulmünden kurtarmak, ezan sesiyle
yeniden buluşturmak, abdestli bedenlerle tanıştırmak istersiniz.
Ayasofya’nın yeniden fethini en az bizim kadar istersiniz. Millet
arkanızdadır. Memur-Sen, Eğitim-Bir-Sen yanınızdadır. Müslüman
coğrafya destekçinizdir. Ayasofya’nın sırtına yüklenmiş müze
zulmünü bitirin. İstanbul’un fethine düşen gölgeyi temizleyin ve
Ayasofya Camii’ni bize hediye edin” diye konuştu.
Yapılan açılış konuşmalarının ardından kürsüye davet edilen
Başbakan Erdoğan, katılımcılara tek tek teşekkür ederek, “Bu güzel
anlamlı buluşmayı tertip ettikleri için Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen
çok çok teşekkür ediyorum. Bugün 29 Mayıs. İki şeyi beni farklı bir
dünyaya götürdü. Bunlardan bir tanesi malum salonu yapıldığında adı
farklıydı, sonra bir isim bulunsun dendi ve ismini bundan önceki
gelişimizde Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi olarak burada
açıklamıştık. Ve bugünde bir taraftan fetih, bir taraftan da Yahya
Kemal’in o bütünleşen dörtlü aklıma geldi az önce; ‘Şu kopan
fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi. Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ
Rabbi. Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın. Galip et, çünkü bu
son ordusudur İslâm’ın!’ diyordu Yahya Kemal. Tabi ki farklı bir
mücadele Yahya Kemal’e bu dörtlüyü söyletiyordu. Fatih o büyük
fethin çağlar kapanıp, çağların açıldığı, dünyanın istikametini
değiştiren o muhteşem fethin büyük fethi bugün birlikte kutladık,
kutluyoruz” dedi.
ERDOĞAN: “FETİH ASLA VE ASLA İŞGAL DEĞİLDİR, FETİH ENGELLERİ
ORTADAN KALDIRMAKTIR”
“Fetih asla ve asla işgal değildir” diyen Başbakan Erdoğan, “Burada
bu anlamlı günde şu noktaya özellikle dikkatlerinizi çekmek
istiyorum. Fetih asla ve asla işgal değildir. Fetih zorla almak
değildir. Gasp etmek hiç değildir. Fetih açmaktır. Fetih engelleri
ortadan kaldırmaktır. Fetih hem kapılardaki hem gönüllerdeki
mühürleri ve kilitleri kırıp atmaktır. Fetih şehir surlarını aşmak
değil, gönüllerin etrafına örülmüş surları, duvarları aşmak,
gönüllere ulaşmaktır. Hatırlayın Medine işgal edilmemiş,
fethedilmiştir. Mekke, savaş zoruyla değil fetih ile alınmıştır.
Kudüs zorla ve zorbalıkla değil, bir emanet hassasiyetiyle geri
alınmış, yani fethedilmiştir. İşte İstanbul’da fethe ve Fatih’e
mazhar olmuş şereflenmiş bir şehir. İstanbul silahlardan öte
gönüllerle ve dualarla kuşatılmış, böyle bir inançla ve böyle bir
inanç ve samimiyetle köhne kapılarındaki köhne kilitler
kırılmıştır. İstanbul teslim alınan bir şehir hiçbir zaman olmadı.
İstanbul teslim alan gönülleri kendisine aşkla mahkûm eden bir
şehir oldu. İşte onun için her birinizin fetih kelimesini
öğrenmesini, anlamınızı, fetih ruhunu son nefesinize kadar
iftiharla taşımanızı sizlerden rica ediyorum. Fetih kavramının
içini boşaltmak için onu değersizleştirmek, onu manasız göstermek,
onu farklı manalarla kötü göstermek için her şeyi yaptılar. Fethi
işgal gibi gösterdiler. Biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Bizim olan ve
çok derin manalar, onun örselenmesine de asla müsaade etmeyeceğiz”
diye konuştu.
Konuşmasını Yunus Emre’nin dizelerini okuyarak sürdüren Başbakan
Erdoğan, “Yunus Emre o arı duru Türkçesiyle aslında bizim fetih
ruhumuzu son derece öz biçimde ifade ediyor. ‘Benim bunda kararım
yok, ben bunda gitmeğe geldim. Bezirganem metaım çok, alana satmağa
geldim. Ben gelmedim dava için, benim işim sevgi için. Dost’un evi
gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim’. Evet fetih gönüller yapmak,
gönüllere girmektir. Fetih ekmeğini yoksulla paylaşmaktır, fetih
komşunun hatırını sormaktır, yetimin başını okşamaktır. Fetih
adalettir. Medeniyet fetih ile mümkün olur. Bir kapıyı açmadan, bir
gönül şehrine girmeden fetih olmaz. Fetih varsa medeniyet vardır,
fatih varsa medeniyet vardır. Kalem kılıcı keser, işte fetih budur”
dedi.
‘İstanbul, Anadolu fethedilmiştir, işgal edilmemiştir’ diyen
Başbakan Erdoğan, “Kalem kılıcı keser, işte fetih budur. Fetih
kalemin kılıçtan üstün olduğu anlamak, kapıları da açabilmektir.
İstanbul, Anadolu fethedilmiştir, işgal edilmemiştir. Toprak fetih
sayesinde dostlukla, kardeşlikle buluşmuştur. Fatih Sultan Mehmet,
Bosna’yı fethettiğinde şunu söylüyordu; ‘Ben ki Sultan Mehmet
Hanım, devletimde üst düzeyde bulunanlara malum olsun ki Bosna yeri
ve göğü yaratan ulu peygamber hatırı için ve kuşandığım kılıç için
bu kişilerin yaşadıkları yerlere ve yaşadıkları yerlere kimse mani
olmayacak, herkes yerinde kalacaktır. Vezirlerimden hiç kimse
mallarına, canlara, klişelerine engel olmayacak.’ 1463 yılının
Mayıs ayında yazıldı bu sözler. İşte fetih budur. Fetih insana
saygıdır, hoşgörüdür. Fetih ruhunu anlamayan ne insan sevgisini, ne
hoşgörüyü anlar” diye konuştu.
“BAZI DENSİZLER GİTTİLER DUVARLARA ‘ZULÜM 1453’TE BAŞLADI’ DİYE
YAZDILAR”
Başbakan Erdoğan, “Bundan bir yıl önce İstanbul’da bazı kendini
bilmezler, bazı densizler gittiler duvarlara ‘Zulüm 1453’te
başladı’ diye yazdılar. Maalesef işte bu zihniyet barışı savunamaz.
Bu zihniyet hakkı, adaleti, dayanışmayı, kardeşliği savunamaz. Bu
zihniyet fethi de anlamamış, fetih medeniyetini kavrayamamıştır.
Onun için bunlar molotofkokteylleri ile cam çerçeve indirirler,
insanları öldürürler, odun için başörtülü kızlarımıza alçakta
saldırdılar. Onun için mabetlerimize saygısızlık ettiler. Onun için
sokakları savaş alanına çevirmek istediler. Türk bayraklarını
yaktılar, bira şişeleriyle T.C yazdılar. Bölücü örgüt liderlerinin
posterleriyle Gazi Mustafa Kemal’in posterlerini yan yana açtılar.
Bizim gençliğimiz bunları yapmaz. Biz kula kul olmadık,
olmayacağız. Biz kullar karşısında eğilmedik, eğilmeyeceğiz. Biz
sadece Hakk’ın karşısında eğileceğiz” dedi.
Gençlere seslenerek çatışma içerisinde yer almamalarını isteyen
Başbakan Erdoğan, “Sizler çatışan gençlik olmayacaksınız.
Örseleyen, kutuplaştıran, ayrıştıran, farklı olana hor bakan bir
gençlik olmayacaksınız. Edebi çiğneyen bir gençlik asla
olmayacaksınız. Sizler okuyacaksınız. Bu toprakların yazarlarını,
şairlerini okuyacaksınız. Dünyayı çok yakından takip edecek, en az
1 yabancı dil bilecek, dünya mütefekkirlerini okuyacaksınız. Sahte
peygamberlere, sahte şeyhlere, sahte hocalara itibar
etmeyeceksiniz. Örgüt çıkarlarını dininin, peygamber üzerinde
gören, örgüt mensuplarını kandırmak için sevgililer sevgilisi
peygamberimizi miraç gecesinde kat kat semadan indirip kamyonete
bindiren örgütün peşine gitmeyeceksiniz. Çatışmayı, can almayı,
kırıp dökmeyi ideal haline getirmiş örgütlerin tuzağına
düşmeyeceksiniz” şeklinde konuştu.
“SİYASETTE ÜÇ DÖNEM KURALIYLA MAKAMLARI GENÇLERE DEVREDİYORUZ”
Erdoğan, “Ülke meseleleri, dünya meseleleri her zaman ilgi
alanınızda olacak. Gençler, siyasetten kaçmayacak,
uzaklaştırmayacak. Teklif getiriyorum; biz göreve geldik seçilme
yaşı 30 idi. Bunu 25’e indirdik. Batılı ülkelerde seçme seçilme
yaşı 30’da, bizde niye olmasın. Bizde de seçilme yaşının 30 olması
için tartışıp, inceleyip adımı atacağız. Seçme-seçilme yaşı 18.
Almanya, Hollanda’da böyle. Avrupa’daki birçok ülkede böyle.
Bazılarında da 21seçme yaşı. Seçme yaşı 18, seçilmeye niye bu hakkı
vermiyorsun? Zor olan seçmek değil, seçilmektir. Kaldı ki 25
yaptığımızda MHP’nin bir tane temsilcisi Meclis’te basın toplantısı
yapıyor. İki genci sağına soluna almış ‘Çoluk çocuğa mı bırakacağız
parlamentoyu’ diyor. Ben bir kısım kardeşlerimi anlamıyorum. Size
güvenmeyen, size inanmayan, çoluk çocuğa mı bırakacağız diyenleri.
Sana mı bırakacağız bu parlamentoyu” dedi.
Erdoğan, “Parlamentoya halkından temsil yetkisini alan gelecektir.
Şuanda 25 yaptık ta parlamento 25 olanlarla mı doldu. Şuanda
parlamentoda 25-30 yaş arası parmak sayısını geçmez. Siyaseti bir
çatışma alanı olarak değil, bir hizmet alanı olarak göreceksiniz.
Sorunların bir parçası olmak yerine çözümlerin bir parçası
olacaksınız. Biz ne yapıyorsak sizler için gençler için yapıyoruz.
Siyasette üç dönem kuralıyla makamları gençlere devrediyoruz. Size
güvendiğimiz, inandığımız için yeni Türkiye hedefini gençler
üzerine kuruyoruz” diye konuştu.
Erdoğan, “Yıllarca okulların kapılarında, üniversitenin kapılarında
üniversiteli kardeşlerimin başlarından başörtüleri çekilip alındı
mı? Alındı. Biz baba olarak bu acıyı çektik mi? Çektik.
Karşımızdaki ana muhalefet bu acıyı çekmedi. Ama öyle ya da böyle
hamt olsun o da hal oldu” dedi.
“GEZİ PROVOKASYONLARINDA DİMDİK DURDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR
EDİYORUM”
Başbakan Erdoğan, “Cumhuriyet tarihinde bizim dönemimizde aldığımız
öğretmen kadar hiçbir dönemde öğretmen alınmadı. Ücret politikaları
kapsamında bu dönemde yapıldığı kadar hiçbir dönemde yapılmadı.
Demokrasiye, milli iradeye, sandığa çıktığınız için, 28 Şubat’ta
dik durduğumuz için, 27 Nisan’da dik durduğunuz için, Gezi
provokasyonlarında, 17 ve 25 Aralık darbe girişiminde dimdik
durduğunuz için her birinize tek tek teşekkür ediyorum. En çok ta
gerçekleştirdiğimiz reformlara katkı verdiğiniz için teşekkür
ediyorum” diye konuştu.
(İHA)