BAŞBAKAN ERDOĞAN, ASYA ANAYASA MAHKEMELERİ BİRLİĞİ ÜYELERİNE YEMEK VERDİ
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de artık tüm erklerin kendi yetki alanları dahilinde görevlerini yapar hale geldiğini söyleyerek, "Ü...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de artık tüm erklerin
kendi yetki alanları dahilinde görevlerini yapar hale geldiğini
söyleyerek, "Ülkem adına iftiharla ifade etmeliyim ki şuanda
özgürlükleri daraltan, siyasete sınır çizen, birey karşısında
devleti koruyan bir Anayasa Mahkemesi değil, özgürlükleri,
demokrasiyi, milli egemenliği güçlü şekilde muhafaza eden bir
Anayasa Mahkemesi var" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Asya Anayasa Mahkemeleri ve Muadil
Kurumlar Birliği Hazırlık Toplantısı dolayısıyla Türkiye’de bulunan
kurul üyelerine Rixos Otel’de akşam yemeği verdi. Anayasa Mahkemesi
Başkanı Haşim Kılıç’ın da katıldığı yemekte konuşan Başbakan
Erdoğan, demokratikleşme ve hukuk alanında gerçekleştirdikleri
reformların Türkiye’nin önünün açılmasında ne denli etkili olduğunu
anlattı. Başbakan Erdoğan, hukukun ise en başta bireyin hak ve
özgürlüklerini korumak için var olduğunu belirtti. Son 10 yıl
içinde atılan adımlarla Türkiye’de bütün erklerin kendi yetki
alanları içinde görevlerini yapmaya başladığını söyleyen Başbakan
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Demokratikleşme ve hukuk alanında gerçekleştirdiğimiz reformların
Türkiye’nin önünün açılmasında, Türkiye’nin büyümesinde, ülkemizin
geleceğe çok daha güvenle bakıyor olmasında ayrıca önemli katkısı
olduğunu burada özellikle vurgulamakta fayda görüyorum. Demokrasiyi
ileri standartlara kavuşturmak ve hukukun üstünlüğünü en ideal
manada tesis etmek suretiyle Türkiye özellikle demokrasi ve hukukla
ilgili konularda ilgisiz olduğu sanılan nice alanda büyük atılımlar
gerçekleştirdi. Zira sizler de çok iyi biliyorsunuz ki hukuk en
başta bireyin hak ve özgürlüklerini korumak için vardır. Bireyi
değil, vatandaşı değil, devleti öne çıkaran, devleti bireye karşı
imtiyazlı konuma yükselten bir hukuk ne ekonomiye, ne demokrasiye
ne de milli egemenliğe sağlıklı bir zemin teşkil edemez. Oysa
bireyin hak ve özgürlüklerini koruyan bir hukuk sistemi demokrasiyi
ve milli egemenliği olduğu kadar ekonomiyi de güçlendirir. Osmanlı
Devleti’nin manevi mimarı Şeyh Edebali yaklaşık 650 yıl önce bu
ilkeyi net olarak ortaya koyarak, ’insani yaşat ki devlet yaşasın’
demişti. Evet, kendisini bireye karşı koruyan devlet adil olmadığı
gibi güçlü bir devlet de değildir. Ama bireyin hak ve
hürriyetlerini öne çıkaran devlet, bireyin gücüyle güçlü, insanın
sahip olduğu haklar ve özgürlükler kadar büyük devlettir. Geride
bıraktığımız 10 yıl içinde devlete ve hukuka ilişkin yanlış
algıları ortadan kaldıracak çok önemli adımlar attık. Türkiye’de
müdahaleler yoluyla bürokrasi siyasetin, yargı yasamanın, devlet
bireyin önündeyken bugün tüm erkler kendi yetki alanları dahilinde
uyum içinde görevlerini yapar hale geldi. Müdahaleler yoluyla
devlet ve güçlülerin hukuku oluşurken, milli iradenin güç
kazanmasıyla hukuk güç kazanmış, özellikle de bireyin hak ve
özgürlüklerini genişletmiştir."
"ANAYASA MAHKEMESİ HUKUKA VE DEMOKRASİYE GÜÇ KATAN BİR YAPIYA
KAVUŞTU"
Başbakan Erdoğan, yaptığı kısa konuşmada Anayasa Mahkemesi’nin 12
Eylül referandumundan sonra gerçekleştirdiği değişime de değindi.
Anayasa Mahkemesi’nin artık özgürlükleri ve demokrasiyi güçlü
şekilde muhafaza eden bir yapıya kavuştuğuna dikkat çeken Erdoğan,
"Anayasa Mahkemelerinin hukukun üstünlüklerini savundukları kadar
bireyin hak ve özgürlüklerine vurgu yapmaları, bölgemizdeki
değişimleri hızlandırmaları en büyük arzumuzdur" dedi.
Başbakan Erdoğan, konuşmasında şunları söyledi:
"12 Eylül 2010 tarihinde gerçekleşen anayasa değişikliğiyle Anayasa
Mahkemesi de işte bu reform süreçlerine katkı sağlayan hukuka ve
demokrasiye güç katan bir yapıya kavuştu. Anayasa Mahkemesi
siyasete sınır çizen, siyasetin alanını daraltan bir anlayıştan
sıyrılarak siyasete, yani milli egemenliğin tecellisine imkan
tanıyan, siyaset ve hukuku karşılıklı olarak güçlendiren bir yapıya
ulaştı. Ülkem adına iftiharla ifade etmeliyim ki şuanda
özgürlükleri daraltan, siyasete sınır çizen, birey karşısında
devleti koruyan bir Anayasa Mahkemesi değil, özgürlükleri,
demokrasiyi, milli egemenliği güçlü şekilde muhafaza eden bir
Anayasa Mahkemesi var. Değerli dostlarım, ülke içinde
gerçekleştirdiğimiz büyük reformlar takdir edersiniz ki Türkiye’nin
dış politikasını da olumlu yönde etkilemiştir. Türkiye bulunduğu
çalkantılı coğrafyada, proaktif dış politikasıyla barışa,
istikrara, huzura, daha fazla katkı yapan bir ülke konumuna
yükselmiştir. Türkiye’nin ekonomideki ve demokratikleşmedeki
başarısı hiç kuşkusuz kendisi için olduğu kadar bölgesi için de
umut verici sonuçlar doğurmuştur. Kendi milletinden, kendi
halkından, kendi vatandaşlarından korkan, onları adeta düşman
olarak ilan eden yönetimlerin kalıcı olmayacağı, bu yönetimlerin
ülkelerini ileri taşıyamayacakları bir kez daha görülmüştür.
Türkiye örneğinde olduğu gibi vatandaşlarına hak ve özgürlüklerini
teslim eden, vatandaşını tehdit değil varlık sebebi olarak gören
devletlerin her alanda ilerledikleri ve ilerleyecekleri tecrübeyle
sabit hale gelmiştir. Ülkelerin en üst yargı kurumları olan Anayasa
Mahkemelerinin hukukun üstünlüklerini savundukları kadar bireyin
hak ve özgürlüklerine vurgu yapmaları, bölgemizdeki değişimleri
hızlandırmaları en büyük arzumuzdur. Türkiye olarak bölgemizdeki
deneyimlerden azami ölçüde yararlandığımızı, kendi tecrübelerimizi
paylaşmaktan da büyük bir memnuniyet duyacağımızı belirtmek
isterim. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken Asya Anayasa
Mahkemeleri Birliği’nin Kurul Toplantısı’na tekrar başarılar
diliyorum."