Başbakan Davutoğlu'ndan sert açıklama: Vay nasipsiz...
Abone olBaşbakan Ahmet Davutoğlu Ak Parti grup toplantısında konuştu. Davutoğlu, Erdoğan'la konuşmayacağım diyen Kılıçdaroğlu'na sert çıktı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ilk kez Ak
Parti grup toplantısında konuştu.
Davutoğlu, Meclis'te Anayasa kitapçığı fırlatan CHP milletvekili
Engin Altay'a sert çıktı. Davutoğlu, Altay için "Ben onu gördüğüm
anda bir kitap aşığı olarak “vay nasipsiz” dedim."
dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la konuşmayacağını açıklayan Kılıçdaroğlu’nda
da şöyle seslendi: “Konuşsa ne yazar konuşmasa ne
yazar.”
ERDOĞAN SLOGANLARI
Toplantıya gelen partililer ''Bir bayrak, bir vatan bir
de Erdoğan'' diye slogan attılar.
Davutoğlu'nu da unutmayan partililer, Başbakan'ı beklerken ''AK Gençlik yorulmaz, Hoca'sını unutmaz.'' diye de slogan attı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun konuşmasından satır
başları:
Mazlumların umudu TBMM ve TBMM’nin merkezini oluşturan Ak Parti
grubudur. Tarihi süreçler tarihi sınavları beraberinde getirirler.
Bugün 1 Eylül iki özel anlamı beraber yaşıyoruz. Bugün Uşak’ın
kurtuluş günü. Aynı zamanda Dünya Barış Günü.
Anlamlı bir günde grup toplantısını yapıyoruz. Uşak’ın kurtuluşu
Türkiye Cumhuriyeti’nin de kuruluşunu müjdeleyen bir gündür. Çünkü
o gün Yunan komutan Trikopis silahını teslim etmiştir.
Allah bize o 1. Meclis’in çalıma azmini nasip etsin. Ve bir kez
daha milletimize esaret tattırmasın.
AK Parti istiklalimizin teminatıdır. AK Parti aynı zamanda iç
barış, bölgesel barış ve uluslar arası barışın teminatıdır. Hiç
kimse bu milleti etnik ve mezhepsel temelli ayırmada başarılı
olamayacaktır.
Sadece iç barışı değil bölgesel barış içinde adım atan bir ülke
varsa o da Türkiye’dir.
Ateş çemberinin ortasında bir barış adası var. İnşallah bir gün
nasıl Türkiye’de barış sağlanmışsa çevre ülkelerde de etnik mezhebi
dini ayrım gözetmeden yaşayacakları bir barış ortamının sağlanması
için ne gerekiyorsa yapacağız.
AYNI KADRO İÇİNDEN İLK CUMHURBAŞKANI
İleride siyaset bilimciler şu son 10-12 günde yaşananları
incelediklerinde AK Parti kadrolarının sergilemiş olduğu tutumu bir
örnek tutum olarak tarihe geçireceklerdir.
İlahi iradeyi tecelli ettirecek duaları eden millet bizden
yanadır.
İlk defa aynı kadro içinden iki cumhurbaşkanı büyük bir onurla bu
devir teslimi gerçekleştirdiler.
Biz 11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’e demokrasi mücadelesinde
gösterdiği çabalar için teşekkür ediyoruz. 12. Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan’a da tüm desteğimizi vereceğimizi
tekrarlıyoruz.
E-muhtıralar verildi, doğrudan dolaylı tehditler yapıldı. Hatta
bizim aramızdan da bazıları burayı terk ettiler.
Bundan sonra da neyle karşılaşırsak karşılaşalım bu dik duruşumuz
değişmeyecek.
Başbakanlık devri de ilk defa hiçbir tartışma yaşanmadan
gerçekleşti.
Kongremizin adı olağanüstüydü pek çok konuda da olağanüstüydü.
Atmosferi katılımı ve sıcağıyla bile olağanüstüydü. Ama sürecin
işleyişi içinde hiçbir olağanüstülük yaşanmadı.
Ve sürecin sonunda bendenizi bu makama layık gördüler.
Teşekkürlerimi minnetlerimi ifade etmek istiyorum.
Ama duyulan güven ikram edilmiş bir makam değildir. Aynı zamanda
büyük bir sorumluluktur. Sizden tek bir talebim var bu sorumluluğu
beraber taşıyalım. Ancak ve ancak kollektif bir akıl bu sorumluluğu
taşır.
Eğer burada sizce bir sapma olursa gelip konuşmanız gereken
bendenizim. Bu topluluk içine hiçbir şekilde kulis, fitne fraksiyon
sokmayacağız.
Başka partilerde olduğu gibi şucular, bucular gibi bir anlayışı
sokmayacağız.
CHP de birlik ve kardeşlik kurultayı demiş. Bizim milli birlik ve
kardeşlik sürecimizden etkilenmişler galiba. Ama o çatı altında
birliği kurmaları zor görünüyor.
YENİ GRUP BAŞKANVEKİLİ
Grup toplantımızdan sonra Sayın Nurettin Canikli’den boşalan yere
yeni grup başkanvekilimizi seçeceğiz. Bu yaz belki tatil
yapamadınız ama…
BANA MAZERETLE
GELMEYECEKSİNİZ
Dışişleri Bakanlığı görevini aldığımda diplomatlara söylediğim bir
şey vardı, “bana mazeretle gelmeyeceksiniz 24 saat yetmiyorsa 25.
saati bulacaksınız, 6 gün yetmiyorsa 7. günü bulacasınız”
demiştim.
Bir iddianamede bir savcı “dönemin başbakanı”
diyorsa yargının da kendisini gözden geçirmesinin zamanı gelmiştir.
Bütün bunlar niçin yapıldı? AK Parti hükümetlerinin 13 yıl içindeki
birikimlerini durdurmak ve yeni Türkiye’yi geriye götürmek için
yapıldı.
30 Mart’ta istedikleri olmadı cumhurbaşkanlığı seçimi destansı
bir zaferle sonuçlandı. Şimdi hesapları 2015 seçimleriyle ilgili.
Hükümet içinde tartışma olur mu diye düşünüyorlar.
Hiç heves etmesinler. Bu AK Parti kadroları öyle bir kadro ki kendi
içinde nefs hesabı yapmazlar.
AK Parti kadroları erdemli, kapsayıcı ve sürekli olduğu için bu
süreçte sapasağlam kalmayı başardı. AK Parti geçmişten aldığı
derinlikli misyonla ve çizdiği vizyonla geleceğe kadar gider.
Ne zaman aramıza nefs ve ego girerse işte o zaman konjonktürel bir
parti haline dönüşürüz.
Beni en çok memnun eden şey kongrenin bütün işleyişinde
içselleştirilmiş bir ahlakın o atmosfere hakim olmasıydı. O ahlak
eğer içleştirilmemişse bir şekilde dışarı vurur.
Beni en çok üzen ise TBMM’de bir CHP’li vekilin bir kitabı, anayasa
ve içtüzük kitabını fırlatmasıydı.
Eğer bir insanın derununda öyle bir tavır gerçekleştirmek yoksa o
anda ortaya çıkmaz.
“VAY NASİPSİZ”
Ben onu gördüğüm anda bir kitap aşığı olarak “vay
nasipsiz” dedim. Bizde kitap ve kalem kutsaldır…
Her şey kalemle başlamıştır. Kitap kağıttan yapılır, kağıt ağaçtan
yapılır ağaç ise topraktan yetişir. Tıpkı insan gibi.
Binlerce kitabım var benim ne zaman odaya girsem onları okşarım.
Tıpkı Yunus Emre’nin sarı çiçekle konuştuğu gibi.
Kitap bir nimettir onu okuyabilene, kitapların kitabına iman
edene.
CHP'DE DİSİPLİN KURULU
VARSA...
Bu arkadaş onu fırlatırken aslında bizim mayamızı, özümüzü de
fırlattı. Aslında insanlık irfanına da hakaret etti. Buradan bütün
kitapseverlere sesleniyorum. Buna karşı tavır alsınlar.
CHP’de disiplin kurulu diye bir şey varsa bu arkadaşa 24 saat bir
sahafta bulunma mecburiyeti getirsinler. Çünkü o sahaftaki kitap
kokusu var ya şifadır şifa.
Ben içinde kitap olmayan bir odada hiç uyumadım. Hiçbir çantam yok
ki içinde bir kitap omamaış olsun.
Eğer böyle bir niyetleri varsa bir okuma odası açsınlar ve bu
arkadaşa sahafta bulunma ya da çalışma mecburiyeti getirsinler.
ANA MUHALEFET PARTİSİNE EDEBE, ADABI
ÖĞRETECEĞİZ
Sabırla bu ana muhalefet partisine edebi ,hayayı, kitap sevgisini,
devlet adabını öğreteceğiz.
Biz bize yakışanı yapacağız. Hiçbir zaman bizim aramızda böyle
tavırlar çıkacağını sanmıyorum ama meclis tartışmaları sırasında
sehven dahi olsa bizim aramızdan böyle tavırların çıkmasına engel
olmamız lazım.
Ama şunu bilsinler ki meclisi bu yolla tıkayıp bloke etme çabaları
varsa buna izin vermeyiz.
"KILIÇDAROĞLU KONUŞSA NE YAZAR KONUŞMASA
NE YAZAR"
Sayın Kılıçdaroğlu savaş hariç Sayın Cumhurbaşkanı ile
görüşmeyeceğini açıkladı.
Bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır? Sayın Kılıçdaroğlu bu tablo
içinde ne yazar. Konuşsa ne yazar konuşmasa ne yazar?
Ben tıpış tıpış konuşacaksın demem ama göreceksiniz öyle ya da
böyle konuşacak. Çünkü kimse Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı ile
küs olma lüksüne sahip değil.
Saygısızlık sayın cumhurbaşkanına ve kitaba olmasaydı bugün sadece
AK Parti grubuna seslenecek ve orada bırakacaktım. Ama hakaret öyle
yüce makamlara ki bu durum karşısında susmak adaletsizliktir.