Başbakan bu sözleri duymasın!

Çömez, Türk Ocakları İzmir Şubesi’nce düzenlenen "Önümüzdeki 5 yıl içinde Türkiye’yi bekleyen tehlikeler" konulu toplantıda, AB müzakereleri etnik sorun, Irak, terör ve ekonomik konuların, yakın gelecekte Türkiye’nin önünde duran sorunların başında yer aldığını söyledi.

AB müzakere çerçeve belgesine kendisinin de milletvekili olmasına karşın herkes gibi internet sitelerinden ulaştığını belirten Çömez, "Gönlüm isterdi ki bu, Meclis’te halk adına karar verme iradesini elinde bulunduran insanlar tarafından tartışılsın, konuşulsun ve karar mekanizması öyle çalışsın" dedi.

"NE OLDUĞUNU BİLMEDİĞİMİZ DÜNYA"

Türkiye’nin önünde öncelikli olarak bir AB meselesi bulunduğunu ifade eden Çömez, AB’nin ve yaşanan sürecin tam olarak kimse tarafından bilinmediğini öne sürdü.

Toplantı öncesi Bandırma’dan kendisini bir berberin aradığını ve "Sayın vekilim, AB’ye girdiniz mi çıktınız mı? tam anlayamadım ama her halde iyi bir şeyler olmuş tebrik ederim" dediğini aktaran Çömez, şöyle dedi:

"Vatandaşın AB konusunda böyle bir algısı var. Ankara’ya sorduğunuzda da kimsenin 1 yıl, 5 yıl, 10 yıl sonra karşımıza nelerin çıkabileceğine dair çok fazla bir tartışması yok. Çünkü önümüze bir şeyler kondu her şey güllük gülistanlık... Ucunun nereye ulaşacağını bilmediğimiz bir dünyanın içine girmiş durumdayız."

ÇERÇEVE BELGENİN KABUL EDİLİŞİ...

Türkiye’nin geleceği açısından önemli unsurlar içeren çerçeve belgenin ele alınış biçimini de eleştiren Çömez, şöyle devam etti:

"Müzakere çerçeve belgesini ben internetten buldum. O gece tırmaladım tabiri caizse. Tartışmaların yaşandığı gece Kızılcahamam’da parti kampındaydım. Ama benim haberim olmadı bu tartışmalardan. Gönlüm isterdi ki bu konu, Meclis’te halk adına karar verme iradesini elinde bulunduran insanlar tarafından tartışılsın, konuşulsun ve karar mekanizması öyle çalışsın. Ama bu karar mekanizması böyle çalışmadı."

MİNİ REFERANDUM

Çerçeve belgeye ilişkin değerlendirmelerin ardından, Turhan Çömez toplantı salonundakilerle mini bir referandum gerçekleştirdi.

Dinleyicilere yöneltilen "Karar veren siz olsaydınız Lüksemburg’a bizlerden birini bakan olarak gönderir miydiniz?" sorusuna, salonda bulunan bir kişi dışında herkes "hayır" oyu verdi.