Başbakan azınlıklar konusunda iyi niyetli mi?
Abone olAgos gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş, Ruhban Okulu ve azınlık hakları konusunda Başbakan Erdoğan’ın tavrını eleştirdi.
Türkiye'deki Ermeni cemaatinin ve diğer azınlık gruplarının sesi olan Agos gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş, Ruhban Okulu ve azınlık hakları konusunda Başbakan Erdoğan’ın tavrını eleştirdi.
Gazetenin bugün yayınlanan sayısındaki yazısında Koptaş, Erdoğan’ın “Müslimin de gayrimüslimin de hakkını korumak devletin görevidir” sözünü anımsatarak, “Peki, madem ortada ‘İyi niyetimiz’ diye sözü edilen bir iyi niyet var, Başbakan ve iktidarı, bu adımların eksik ve yüzeysel olduğu eleştirisine kulak vermede neden bu kadar ‘niyetsiz’?” diye sordu.
İşte Koptaş'ın bugün Agos gazetesinde yayınlanan o yazısı:
RUHBAN OKULU ANLIK MESELE, BUNLAR BİZİM İYİ NİYETİMİZ
Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve AB Bakanı Bağış bir hafta içinde ardı ardına Ruhban Okulu’yla ilgili şunu söylediler kabaca: “Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılması, ancak Atina’da cami ve Batı Trakya'da müftülük (ve ayrıca baş müftülük) seçimine bağlı. Bunlar olursa Ruhban Okulu açılacak, Yunanistan bunları yapmaz ise, Ruhban Okulu açılmayacak!”
Başbakan bunun üstüne bir de, “Bizim için Ruhban Okulu anlık meseledir. Sen camilerden haber ver” dedi.
Sanki Ruhban Okulu’ndan veya camiden, nihayetinde din özgürlüğüyle ilgili önemli bir meseleden değil, pazar yerinde alelade bir mal pazarlığından söz ediyoruz!
Erdoğan ayrıca, yine azınlıklarla ilgili olarak Adana’da, “Bizim bu iyi niyetimiz yeter. Yetimhaneyi verdik, şu âna kadar 2 buçuk milyar liralık gayrimenkullerini, Rumların, Musevilerin, Ermenilerin iade ettik. Biz bunu da yaptık. Niye? Dedik ki 'Bu onların hakkıdır, bugüne kadar burada bir yanlışlık oldu, bu yanlışı da biz düzeltelim'. Zira bizim tarihimizde, bizim medeniyetimizde Müslimin de gayrimüslimin de hakkını korumak devletin görevidir. Biz bunu yaptık.”
ALLAH İÇİN BAŞBAKAN YALAN SÖYLEMİYOR
Allah için, Başbakan “Yaptık” derken yalan söylemiyor. Yaptılar. Önceki hükümetlerin bu memleketin gayrimüslim vatandaşına yaptığı haksızlıkları gidermek için bazı adımlar attılar. Peki, madem ortada “İyi niyetimiz” diye sözü edilen bir iyi niyet var, Başbakan ve iktidarı, bu adımların eksik ve yüzeysel olduğu eleştirisine kulak vermede neden bu kadar “niyetsiz”?
HATA, ÇARPITMA, HAKİKATİ EĞİP BÜKME
Sırf yukarıda alıntılanan cümlelerde bile tonla hata, çarpıtma, hakikati eğip bükme var.
• Yetimhane’yi verdik: Hayır, siz vermediniz. AİHM Türkiye’yi mahkûm etti ve Büyükada’daki Rum yetimhanesinin iade edilmesine karar verdi.
• 2,5 milyar liralık gayrimenkul iade ettik: Hani, nerede? Daha önce de bu rakamı zikrettiniz; şu hesabı bir ortaya çıkarın da 2,5 milyar lira rakamına nasıl ulaştınız bir bilelim. Diyelim ki rakam doğru, peki, ya iade etmediklerinizin değeri ne? Kaç milyar lira? Ya da, iade ettiğiniz mülklerin onlarca yıllık gaspı sonucunda ortaya çıkması gereken kullanım değeri? Tazminat?
• Bizim medeniyetimizde Müslimin de gayrimüslimin de hakkını korumak devletin görevidir: Ne kadar güzel bir yaklaşım. Peki, madem Müslimin de gayrimüslimin de hakkını korumak devletin görevi, o zaman, misal “anlık mesele” olan Ruhban okulu neden açılmıyor? Neden Atina’da cami yapılması şartına bağlanıyor. Evet, Yunanistan, Atina’da cami inşa edilmesine izin vermeyerek, Avrupa’nın camisiz tek başkentine sahip olarak son derece ayrımcı bir politika yürütüyor, peki ama Ruhban okulunun açılmasını Atina’ya cami şartına bağladığınızda siz ne yapmış oluyorsunuz?
• İade ettik: Doğru, ettiniz. Ancak şu ana kadar vakıf mülklerinin yaklaşık yüzde 25’ini iade ettiniz. Bu ülkenin gayrimüslim yurttaşlarının vakıflarının mallarının yüzde 75’i hâlâ devletin veya kapanın elinde. Üstelik bu rakama, vakıf mülkü olmayan mallar, kişilerden gasp edilenler dahil değil.
• Bizim bu iyi niyetimiz: Söylediklerinizde bu kadar hata, çarpıtma, kenardan dolanma ve böbürlenme varken, hangi iyi niyetten söz ediyorsunuz? Alçakgönüllülük, tevazu, iyi niyetin olmazsa olmazı değil midir? Yurttaşlarınızın gasp edilmiş haklarını iade ettiğinizi onların gözünün içine sokmanız, onlar lütuf veriyormuş.