Başbakan ayrımcılık yapıyor
Abone olErdoğan'ın dün yaptığı boykot çağrısı büyük yankı uyandırdı. Sivil toplum örgütleri ve çeşitli meslek kuruluşları tepkisini dile getirdi;
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, AKP kongrelerinde Doğan
Grubu'nu hedef alan konuşmalarından sonra şimdi de iktidar yanlısı
olmayan medyaya karşı “O gazeteleri eve sokmayın,
almayın” diyerek kampanya başlatması, büyük tepkiyle
karşılandı.
Gazeteciler cemiyetleri ve üniversiteler başta olmak üzere, çeşitli
meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri,
Başbakan Erdoğan'ın bu girişiminin, hem ‘demokrasinin geleceği’,
hem de ‘basın çalışanlarının ekmeği ile oynamak’ olduğu görüşünü
savundu.
Başbakan Erdoğan'ın medyayı boykot çağrısına tepki gösteren çeşitli
sivil toplum örgütleri temsilcilerinin görüşleri şöyle:
2 GAZETEYİ 4’ÇIKARDIK
* Rıza Mete (Adana Tabip Odası Başkanı):
Demokrasi, insan hakları, Avrupa Birliği kriterleri diyorsanız bu
yapılanlar onlarla örtüşmüyor. Samimiyetsizlik var. Fikirlerin
ifade edildiği, bir meydanlar ikinci de medya, yani gazeteler
televizyonlar vardır. Onlara boykot çağrısı, fikir
özgürlüğü üzerine şal örtmektir. Bu anlamda siz üzerine şal
örterseniz demokrasiyi yok sayarsınız. Beğenin ya da beğenmeyin
saygı duymak zorundayız. ‘Herşey istediğimiz gibi olsun’
dersek bu tek taraflı bir zevk ve inanış olur. Kısacısı basın
özgürlüğü yoksa insan özgürlüğü de yoktur. Bu çağrıdan sonra
aldığımız 2 gazetenin sayısını 4’e çıkardık.
BASIN EMEKÇİLERİNİ YARALADI
* Hamdi Yurdakul (Merkez Mersin Gazeteciler Derneği
Başkanı): Başbakan’ın son açıklamasını büyük talihsizlik
olarak niteliyorum. Kendi söylemiyle ‘Bu ülkede medya
güvenilirliğini yitirmiştir’ sözleri kastı aşarken, tüm basın
emekçilerini de derinden yaralamıştır. Boykotun basın
özgürlüğü ve demokrasi ile bağdaşır bir yanı yoktur. Başbakan
demokratik toplumlarda yer alan aykırı fikirlere de hoş görüyle
bakmalıdır. Gazete boykotunun o müesselerde çalışanların
ekmek parası olduğunu da unutmuş gibi.
ÜLKENİN BAŞBAKANINA YAKIŞMAZ
* Bülent Ecevit (Antalya'daki Akdeniz Basın Vakfı
Başkanı): Bırakın siyasetçi olmasını hiçbir kimse
‘okumamayı' teşvik etmemeli, edemez. Hele ki sayın Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan bunu hiç yapmamalı. Bir yanlışlık olduğunu
düşünüyorsa hukuk yoluna başvurmalı. Kaldı ki yazılanların
çizilenlerin hepsi doğrudur, kimse yalanlamadı. Başbakan da dahil.
Halk hangi gazeteyi, hangi kitabı okuyup okumayacağına kendisi
karar vermiştir. Böyle bir boykot çağrısı yapmak bir
ülkeninin başbakanına hiç yakışmaz. Başbakan, gaflet ve delalet
içine düşmüştür.”
BUZDOLABINIDA MI BOYKOT EDECEK?
* Ümit Özgümüş (Adana Sanayi Odası Başkanı): Bu
tavır ya da bu tavrın sonu hayra alamet değil. Bunun sonu totaliter
rejimdir. Bunun sonu korku imparatorluğudur. Basın özgür olmalıdır
ve hangi basının doğru, hangi basının yanlış yazdığına okuyucu
karar vermelidir. ’Bugün şu yayın grubunun ürünlerini
almayın’ diye talimat verip, kampanya açabilen Başbakan yarın da
kendisiyle iyi geçinmeyen sanayi gruplarının, örneğin; buzdolabı,
çamaşır makinesi, otomobil, konfeksiyon ürünü gibi ürünler için de
boykot kampanyası açabilir ve iş adamlarını sindirme yoluna
gidebilir. Biz Doğan Gurubu’nun hergün bir kaç yayınını
alıyorduk. Bu yanlış tavra tepki olarak Doğan Grubu’nun bütün
yayınlarını almaya başladık ve devam edeceğiz.
NASIRLARINA BASILDI
* Sudi Sürenkök (İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube
Başkanı): Başbakanın medyaya boykot kampanyası son derece
kaygı verici bir olay. Başbakanın bunları söylemesi ülkeyi
kamplaşmaya götürür. Ayrımcılığa sürükleyen bir davranış.
Şu gazeteyi alın veya bu gazeteyi almayın diye başlayacak ayrımlar,
başka ayrımları da getirecektir. Doğan Grubu’na ait gazeteler
ülkenin son 50 yılına damgasını vuran gazetelerdir. Bu basın
kuruluşları hakkında madem ki bugüne kadar yanlışlar vardı, illa ki
kendilerinin nasırına basıldıklarında mı akıllarına geldi. Niye
açıklamadılar, şantaj malzemesi yaptılar. Dördüncü kuvvet olarak
kabul edilen basına yönelik bu kampanya demokrasinin geleceği
açısından kaygı vericidir. Bizim hoşumuza gitse de gitmese de
farklı seslerin tamamının temsil edilerek, düşüncelerini söyleyerek
doğru veya yanlış ayırt edilebilir. Basın da bunu sağlıyor.
30 YILDIR OKUYORUM, OKUYACAĞIM
* Prof. Dr. Atila Tanyeli (Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp
Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Pediatrik Hematoloji Öğretim
Üyesi): 30 yıldır Hürriyet Gazetesini okuyorum. Okumaya da
devam edeceğim. Başbakanın bu tip davranışlara girmesi doğru değil.
Konular ya da şahıslarla ilgili eleştiri yapabilir, ama
boykot gibi bir tutumu doğru bulmadım. Kendi makamını böyle bir
konu için kullanmak, bu şekilde bir yönlendirme yapmaya çalışmak
kötü birşey. Hiç bir dönemde böyle birşey olmadı, ilk defa
buna şahit oluyoruz.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜYLE BAĞDAŞMIYOR
* Ali Doğan (Mersin Sanayici ve İşadamları Derneği
Başkanı): Bu yaklaşımı şık bulmuyorum, yadırgıyorum ve
garipsiyorum. Başbakan’ın kullandığı üslup ve hareketlerin Türk örf
ve geleneklerine göre olmasını diliyorum. Bu yaklaşım demokrasi ve
basın özgürlüğü ile bağdaşmaz.
BU ZİHNİYET KARANLIĞA GÖTÜRÜR
* Ayla Yüksel (Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Antalya
Şube Başkanı): 21'nci yüzyılda bir ülkenin lideri
tarafından yapılan böyle bir çağırıyı kınıyorum.
Türkiye'nin önde gelen basın kuruluşlarını sırf muhalif
oldukları için kendi yandaşlarına şikayet edip ‘Bu gazeteleri
almayın’ diyen bir zihniyet bizi ancak karanlığa götürür.
Bu çağrının başarılı olma şansı yoktur. Çünkü hedef seçilen basın
kuruluşları sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın örnek aldığı
markalardır. Bu çağrıya rağmen hükümet yandaşlarının bile bu
gazeteleri okumaktan vazgeçemeyeceğine inanıyorum.”