Başbakan açıkça söyledi Çipras'a mektup gönderdim
Abone olBaşbakan Binali Yıldırım, Yunanistan'a kaçan 8 darbeci askerin Türkiye'ye iade edilmemesi kararına ilişkin, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras'a bir mektup gönderdi.
Başbakan Yıldırım, parti genel merkezinde medya
temsilcileriyle bir araya geldi, gündeme ilişkin değerlendirmelerde
bulundu.
Yunanistan Savunma Bakanı Panos Kammenos'un, Kardak kayalıklarının
bulunduğu bölgeye helikopterden çelenk bırakması hatırlatılarak,
"Yunanistan sanki bilerek gerginliği tırmandırıyor. İki ülke
ilişkilerinde bir gelişme bekleyelim mi?" sorusu üzerine Yıldırım,
Yunanistan'ın Türkiye'nin komşusu olduğunu, insanın komşusunu
seçemediğini belirtti.
Yıldırım, "Coğrafya kaderdir, komşumuzu seçemiyoruz. Mevcut olanla
geçinmeyi başarmamız lazım. Türkiye, Yunanistan ile
ilişkilerini bozacak hiçbir davranış içinde değil. Zaman zaman
karşı taraftan gelen aşırı abartılara, tahriklere de gülümseyerek
cevap veriyoruz. Bunu yanlış okumamaları lazım."
ifadelerini kullandı.
YARGI KARARI HAYAL KIRIKLIĞI
Yunanistan'ın, 8 darbeci askerin iade edilmemesi yönünde
yargı kararını Türkiye açısından "hayal kırıklığı" olarak
nitelendiren Yıldırım, "Bu konuda sayın Çipras'a da bir mektup
gönderdim. Bu kararın bir kez daha hukuk içerisinde gözden
geçirilmesini ve bunların iadesi yönünde bir sonuç beklentimizi
ifade ettim." diye konuştu. Yıldırım, mektubuna henüz yanıt
gelmediğini bildirdi.
Başbakan Yıldırım, Yunanistan'ın komşuluğa yakışanı
yapması gerektiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Yunanistan'dan da beklentimiz budur. Savunma Bakanının gidip
oralarda, kayalıklarda poz vermesinin bizim açımızdan hiçbir anlamı
yok. Ege'deki 130 tane irili ufaklı kaya parçası... Bunların
kimliği bile yok, kime ait olduğu bile belli değil. Eskiden beri de
böyle. Ege ile ilgili sorunun başlangıcı yeni de değil, çok köklü
bir geçmişi var. Biz sorunları sürekli ön plana çıkarıp, bunun
üzerinde yapıcı bir komşuluk ilişkisi inşa edemeyiz. Sorunları
değil ortak geleceği, ortak menfaatleri görüşmemiz, konuşmamız
lazım. Bunlara yoğunlaşmamız gerekiyor. Ama Türkiye'ye karşı
hasmane tutum kimden gelirse gelsin, Türkiye'nin verecek cevabı her
zaman vardır."
"HER ŞEY VERİLDİ, HER SÖZ SÖYLENDİ"
ABD Başkanı Donald Trump'ın 7 Müslüman ülkenin vatandaşlarının
ülkeye girişini engelleyen kararı hatırlatılarak, "Bu karar, yeni
ABD yönetimi için iyi başlangıç sayılabilir mi?" sorusu üzerine
Yıldırım, yeni yönetimin daha işin başında olduğunu belirtti.
Yıldırım, ön yargılı bir düşünce içinde olmadıklarını dile
getirerek, Türkiye'nin ABD yönetiminden üç beklentisini şöyle
sıraladı:
"Birincisi, 15 Temmuz alçak darbe girişiminin başı, terörist başını
iade etmeleri. Bu konuda karşılıklı ahitlere sadakat göstermeleri.
Bunu bekliyoruz. Bu konuda gereken dosyalar, bilgiler,
belgeler herşey verildi, her söz söylendi. Bundan sonraki adımları
ABD yönetiminin atması lazım. Çünkü bu mesele ortada
olduğu müddetçe, Türkiye Cumhuriyeti kamuoyunda vatandaşların ABD
yönetimi hakkındaki algısını düzeltmemiz mümkün değil. İkincisi,
Orta Doğu'da özellikle Suriye'de DEAŞ'ın yok edilmesi ve diğer
terör örgütleriyle mücadele konusunda, geçmiş yönetimlerin
yanlışlarının düzeltilmesidir. Nedir bu yanlışlar? PKK'nın isim
değiştirmiş devamı niteliğindeki PYD, YPG, ve şimdi de SDG mi
nedir? Onların hepsi aynı."
ABD'NİN ZIRHLI ARAÇ YARDIMI
ABD'nin, Suriye'de PYD/PKK terör örgütünün liderliğini yaptığı
"Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG)" mühimmat ve zırhlı araç
vermesine yönelik soru üzerine Yıldırım, "Maalesef. ABD
yöneticilerinin bunlarla iş tutmaktan vazgeçmesi lazım. Çünkü
bunlar terör örgütü. Terör örgütünü ortak alarak veya onlarla
birlikte hareket ederek, bir başka terör örgütünü yok etmeye
çalışmak, ABD gibi büyük, ciddi ve terörle küresel mücadeleye önem
veren bir devlete yakışmaz." ifadelerini kullandı.
Binali Yıldırım, bu durumun, NATO'da, başka platformlarda da
stratejik ortaklığı olan ABD-Türkiye ilişkilerine ciddi zarar
vereceğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Yani bir terör örgütünü yanına alıyorsun, başka terör örgütünü alt
etmeye çalışıyorsun. Ondan sonra onu ne yapacaksın? Onu da alt
etmek için başka birini mi bulacaksın? Bunun sürdürülebilir bir
tarafı yok. Üçüncü konu da ABD algısı, Türk toplumunda
maalesef bugün iyi bir düzeyde değil. Toplumsal algı bu iki olaydan
dolayı ABD'ye karşı çok itibar kaybetti. Türkiye'deki ABD algısını
düzeltme yönünde de bazı somut adımlar atması gerekir yeni
yönetimin. İnşallah bunlar tabii Cumhurbaşkanımızın,
bizim yapacağımız görüşmelerde ele alıp konuşacağımız konular. Ben
bunların hepsinin konuşunca bir hal yoluna gireceği kanaatini
taşıyorum."
"OLUMLU YAKLAŞILACAĞI YÖNÜNDE İŞARETLER
ALDIK"
Yıldırım, "ABD algısının düzeltilmesi bu iki madde dışında başka
şeyler gerektiriyor mu?" sorusuna, "Bunlar öncelikli olarak ele
alınınca büyük ölçüde müspet gelişme yaşanır. Daha sonra da bunu,
karşılıklı yatırımlarla ticaretle diğer faaliyetlerle de
desteklemek gerekir." karşılığını verdi.
"ABD yönetiminin, bahsettiğiniz üç konuda ne yapacağı konusunda bir
sinyal alabildiniz mi?" sorusuna Yıldırım, "Arkadaşlarımız, yeni
yönetimin ekibiyle çalışmalarını sürdürüyorlar. Karamsar olmayı
gerektirecek bir şey yok. Bu konularda ilk tebrik görüşmelerimizde
de konuya olumlu yaklaşılacağı yönünde işaretler aldık." cevabını
verdi.