Salı günleri aşık atışmasına dönen grup toplantıları bugün de
oldukça eğlenceliydi. Hele ki haber bültenlerinde montaj sonrası
soru cevap şekline bürününce tadından yenmiyor desek yeri…
Bugün başbakan CHP liderini eleştiriken "Bayrağı alıp Ulus'a
gitmek kolay, sen o bayrağı alıp Hakkari'ye gidebiliyor musun?"
diye sorunca merak ettim Kılıçdaroğlu'nun cevabını.
Sazı eline aldı CHP lideri ve o soruya en sertinden yanıt
verdi:
"Türkiye'nin herhangi bir ilinde bayrak dalgalanmıyorsa, bunu
senin açıklaman lazım, sen hangi ülkenin başbakanısın?"
Soruya soruyla yanıt verebilmek ve bu sorunun cevabının
gelmeyeceğini de bilmek Kılıçdaroğlu'nu skor tabelasında öne
taşıdı…
Öyle ya, bir başbakan, başında olduğu bir ülkenin bir şehrine
Türk bayrağıyla gidilememesini muhalefeti alnından vurmak için
kullanıyor.
Peki o şehirde Türk bayrağı dalgalanmasının utancı kime ait diye
düşünmek gerekir.
Öyle ki, bu ülkenin her karış toprağı şehit kanıyla sulanmış,
geçen gün Cengiz Çandar isyan ediyordu "Toprak şehit kusuyor artık,
daha fazlasını kabul etmeyecek" diye…
Bu kadar şehidi koynuna sığdırmış toprakların bir köşesinde bile
Türk bayrağı dalgalanmaması muhalefete sıkılacak bir kurşun değil
olsa olsa iktidarın kendi alnına dayadığı silah olabilir.
Bugün başbakan CHP liderini vurmaya çalışırken silahı ters
tutmuştu.
Bugünkü grup topalntılarına damgasını vuran tek konuydu bu bence,
diğerleri hep aynı terane…
Şimdi bütün siyasilerin ellerini taşın altına koyup, şapkalarını
önüne alıp bir karar vermesi gerekiyor…
Silah kimin elinde ve bu silahın namlusu nereye bakıyor diye
kendilerine sormaları gerekiyor…
twitter.com/nsrnylmz