Başbağlar katliamı günü köyün üzerinde ABD helikopteri uçtu
Abone olBaşbağlar katliamı üzerindeki sır perdesi aradan geçen 25 yıla rağmen aralanamadı. Başbağlar Köyü Derneği Başkanı Mehmet Ali Dikkaya, katliamın yaşandığı 5 Temmuz 1993 günü OHAL kapsamında olmadığı halde Başbağlar semalarında ABD helikopterlerinin uçtuğunu söyledi.
Erzincan Kemaliye'ye bağlı Başbağlar köyünde 5 Temmuz 1993'te
yaşanan katliamın üzerinden 25 yıl geçti. Muammer Aksoy, Bahriye
Üçok ve Uğur Mumcu cinayetleri ile Sivas Madımak katliamı gibi
Başbağlar katliamı da 28 Şubat davasının gerekçeli kararında 28
Şubat sürecinin bir parçası olarak yer aldı.
2 Temmuz 1993'te yaşanan Sivas Madımak katliamından üç gün sonra Başbağlar köyünde 28 kişiyi kurşuna dizilmiş, evlerinde bulunan Nazife Baltacı ve 13 yaşındaki oğlu İbrahim Baltacı ile Nurettin Aydın, Şakir Aydınlı ve Süleyman Orhan yakılarak katledilmişti.
ÇEKİÇ GÜÇ İDDİASI
Sanıkları serbest bırakılan ve hiçbir sonuç alınamayan o katliama
ilişkin en çarpıcı bilgi ise 25 yıl sonra o köyün dernek
başkanından geldi. Başbağlar Köyü Derneği Başkanı Mehmet Ali
Dikkaya, katliamın yaşandığı 5 Temmuz 1993 günü OHAL kapsamında
olmadığı halde Başbağlar semalarında ABD helikopterlerinin uçtuğunu
söyledi. Dikkaya, soruşturmanın Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Devlet
Denetleme Kurulu (DDK) tarafından yeniden açılması gerektiğini
belirterek, "Sivas ve Başbağlar olaylarının birlikte planladığını
düşünüyoruz. Alevi ve Sünni çatışması çıkartılmak istendi.
Cenazelerimizin üzerine üç bildiri bırakıldı. Bildirilerde; 'Sivas
ve Dersim'in intikamı alındı' ifadeleri yer aldı. 5 Temmuz 1993'te
ABD'nin oluşturduğu Çekiç Güç'ün, Başbağlar semalarında ne işi
vardı? Başbağlar OHAL dışında bir köy olmasına rağmen Çekiç Güç
helikopteri olay günü Başbağlar semalarındaydı" diye konuştu.
SİLAH TEKLİF EDİLDİ
Başbağlar mağdurlarının avukatı Cüneyt Toraman da Sivas ve
Başbağlar'ın birlikte planlandığını belirterek, Başbağlar'da bunun
sağlanması için Başpınar Köyü Jandarma Karakol Komutanı Başçavuş
Nafiz Canbaz'ın, köylülere kaleşnikof silah teklif ettiği
tespitinin yapıldığını söyledi.
Başbağlar köylülerinin silahları tutanakla almak istemesi
üzerine silahların verilmesinden vazgeçildiğini belirten Toraman,
"Söz konusu olay ört-bas edildi. Gözaltına alınan Gürsel Aktaş,
Hasan Boztaş, Ali İhsan Akgül, Cahit Aktaş, Aleattin Boztaş, Kenan
Uludağ, Hayri Uludağ, Erdal Karakoç, Şahin Karakoç, Aziz
Bozoğlu'nun da bulunduğu 14 sanık suçlarını itiraf etti. Erzincan
Devlet Güvenlik Mahkemesi, teşhislerin usulsüz yapıldığını iddia
ederek tetikçileri serbest bıraktı. İtirafçı olan iki kişi PKK
terör örgütüne yardım ve yataklık suçunu işlediği gerekçesiyle ceza
aldı. Başbağlar davasında ise, ceza alan tek sanık olmadı" diyerek
soruşturmadan hiçbir sonuç alınamadığını dile getirdi.
İNCELEME YAPILMADI
Başbağlar mağdurlarının avukatı Cüneyt Toraman ise soruşturmada
ihmaller zinciri olduğunu belirtiyor. Sivas olaylarını kışkırtmakla
görevlendirilenlerin, Başbağlar'a doğru yola çıktığını ve bu
katliamı organize ettiğini belirten Toraman ihlalleri şunları
anlattı:
Naaşlar iş makineleriyle arandı. Katliam sonrası olay yeri incelemesini savcı yerine orada görevli bir asker yaptı. Olay yerinde bulunan 500 küsur boş kovanla ile ilgili balistik incelemesi bile yapılmadı.
KATLİAMIN EN KÜÇÜK TANIĞI
Erzincan Kemaliye'ye bağlı Başbağlar köyüne gelen 30 kişilik
terörist grubun, camide bulunan köy erkeklerini kurşuna dizdikten
sonra yakarak katlettiğini söyleyen Eyüp Aydınlı (34) ise o gün 9
yaşında bir çocuk olarak yaşadığı vahşetin izlerini geçen 25 yılda
hiç unutmadığını söylüyor. Teröristlerin kendisi ve kadınları köy
deresinde toplayıp, köydeki erkekleri katlettiğini anlatan Aydınlı,
dedesi ve eniştesinin naaşının 25 yıldır bulunamadığını belirterek
suçluların bulunup cezalandırılsını istiyor. (Kaynak: Sabah)