Başar, Tv yayınlarını sevmiyor
Abone olKürşat Başar Akşam Gazetesindeki yazısında, televizyonda çıkan evlilik yarışmaları, mafya dizileri, kimi haberleri ve tartışma programlarını yerden yere vuruyor...
Kürşat Başar, Akşam'daki adlı köşe yazısında; 'gelinim olur
musun', 'kurtlar vadisi' tipindeki televizyon yayınlarını zehir
zemberek eleştirmiş. Tabii ki bu eleştirilerden televizyon
haberleri ve tartışma programları da yanında nasibini almış.
Başar'ın televizyon yayınları hakkındaki düşünceleri şöyle:
Koyunlar, kurtlar, yurttan sesler
Geçen içim geçmiş, televizyonun karşısında 'Gelinim olur musun' mu,
'Kurtlar Vadisi' mi, 'çek saaa' diye bir müziği olan özel hat
programı mı, onların arasında Avrupa Birliği tartışmalarını
izlerken koltukta öyle dalmışım.
Uyandım ki tartışmalar devam ediyor. Hem gelin, kaynana tartışması,
hem Avrupa Birliği tartışması... Ömür biter, tartışma bitmez gibi
bir durum.
Yarı uyur yarı uyanık üstüme bir kasvet bastı. On yıl değil yirmi
yıldan önce giremeyiz diyenler mi istersiniz, bunlar bizi almayacak
diyenler mi...
Kafam iyice karıştı. 'Eğreti Gelin' filmiyle 'Gelinim Olur musun'u
karıştırıyorum.
Bir ara kulağıma 'Yurttan Sesler Korosu'nun işten kovulduğu
çalındı. Bu nasıl olur? Koskoca 'Yurttan Sesler' kovulduysa
hiçbirimizin iş güvencesi yok demektir memlekette. Tapu Kadastro
İdaresi'ni ilga etmek gibi birşey bu. Çocukluğumuzun 'Yurttan
Sesler'i... Acaba 'Arkası Yarın'ı da işten attılar mı? 'Yurttan
Sesler' koro halinde bu yağmurda nereye gider, ne yapar? 'Meyvelle'
şarkısını söylemelerini istediler de bu nedenle mi anlaşmazlık
çıktı?
Kafamı toparlayıp Avrupa Birliği'ne yoğunlaşmaya çalışıyorum.
'Kurtlar Vadisi'ndeki konuşmalar beni aşıyor, bunlardan hiçbirşey
çıkartamıyorum. Daha önce de bir mafya dizisi vardı, izlemeye
kalkıp zekamdan şüpheye düşmüştüm. Genç bir delikanlı vardı,
kendisi mafya reisi ama hiç kötü birşey yapmıyor, bir tek iyilik
yapıyor. Kimseden birşey istemiyor, kimseden zorla birşey
almıyor.
Fakat anlaşılmayan konu şu ki, iyi insanlar çete kurmaz. Çetenin
mantığına aykırı. Madem bir kötülük yapmayacaksın niye mafya oldun
diye sorarlar adama. Ama anlaşılan kendine güvensiz yetişmiş erkek
çocuklarının çoğunlukta olduğu ülkemizde ille bir çete kurmak, boş
ama havalı laflar söyleyerek hiçbir iş yapmadan ortada gezmek
rağbet görüyor.
Çete kurup ortalığı dolandıran bütün sahtekarların yaptıkları işe
kılıf olarak buldukları ne kadar palavra varsa gerçekmiş gibi saf
oğlanlara yutturuluyor. 'Vatan kurtaran mafya' gibi akıllara ziyan
bir kavram yerleşmiş milletin belleğine, ne yapsan boş...
Ben bunları düşünürken birden göklerin yarılması türünden bir sesle
kendime geldim. Deliler gibi yağmur yağmaya başlamış. Birden hoşuma
gitti, yağmurda çıkıp yürüsem filan gibi saçma fikirlere kapıldım.
Bu ülkede yağmur yağdı, kar yağdı diye sevinemezsin. Bir yerleri
sel basmıştır, insanlar perişan olmuştur, zaten trafikten bir yere
ulaşamazsın. Öyle romantik ya da neşeli şeyler değil bunlar bizde.
Kara kara düşünmeye başladım yine. Vali bey yarın artık yine bir
fırça atar, ben demedim mi çıkmayın diye, işte bu çıkanlar yüzünden
trafik kilitlendi, insanlar evine gidemedi... Hep bizim yüzümüzden.
Ne oluyorsa bizim yüzümüzden. Haklı adam. Kimse yerinden
kıpırdamasa halbuki böyle mi olur? Çok mu acele işiniz var? Neyse
ki haberlerde söylediler AKOM alarma geçmiş.. Oh, rahat bir nefes
aldım.
Ne koordinasyonsa, geçen yağmurda baktım bir mahalle olduğu gibi
sularda yüzüyor, millet resmen kayıkla bakkala gidiyor (ama gidiyor
yani!!) bir itfaiye aracı gelmiş su çekiyor. Muhabir, 'ne kadar
sürer,' diye soruyor, itfaiyeci bir süre ciddi ciddi düşünüp,
sonra, 'valla epey sürer,' diyor.
Ben de kendi kendime soruyorum: Biz ne zaman kurtuluruz bütün
bunlardan?
'Valla, epey sürer.'
KAYNAK:AKŞAM