Baş ağrısının sebebi beyin tümörü olabilir
Abone olProf. Dr. Serdar Kahraman, yaz sıcaklarına bağlanan baş ağrıları ve bayılmaların beyin tümörlerinden de kaynaklanabileceğine dikkat çekti.<b...
Prof. Dr. Serdar Kahraman, yaz sıcaklarına bağlanan baş ağrıları
ve bayılmaların beyin tümörlerinden de kaynaklanabileceğine dikkat
çekti.
Uzmanlar, bunaltan sıcaklarla birlikte yaşanan kimi
rahatsızlıkların ihmal edilmemesi, rahatsızlığın gerçek
nedenlerinin mutlaka ortaya konulması gerektiğini ifade ediyor.
Özellikle baş ağrısı ve bayılmaların tekrarı durumunda kesinlikle
hekime başvurulması öneriliyor. Türk Omurga Derneği Asbaşkanı, Yeni
Yüzyıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim
Dalı Başkanı Prof. Dr. Serdar Kahraman, sabahları baş ağrısı ile
uyanan ve gün içerisinde bayılma nöbetleri geçiren kişilerin hemen
bir sağlık kuruluşuna başvurarak, muayene ve tetkiklerini
yaptırmaları gerektiğini belirtti. Bayılma ve baş ağrılarının beyin
tümörlerinden kaynaklanabileceğini ifade eden Prof. Dr. Kahraman,
bu tür rahatsızlıkların ihmal edilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Kahraman, “Beyin tümörleri çeşitli beyin bölgelerinden köken alarak
büyürler ve beyin üzerine baskı yaparlar. Bu tümörler, iyi huylu
hücrelerin aşırı çoğalması ile ya da normal hücrelerin kötü huylu
hücrelere dönüşerek çoğalmaları ile oluşmaktadır. Ayrıca, özellikle
akciğer kanseri gibi vücudun başka bir yerinde mevcut olan kötü
huylu tümörlerin kan yoluyla beyne sıçramaları ile de (metastaz)
beyin tümörü oluşabilmektedir. Bu tümörlerin oluşma nedeni
çoğunlukla bilinemese de bazıları genetik olarak anne babadan geçiş
göstermekte, bazıları ise radyasyon gibi dış kanserojen etkilerle
oluşmaktadır. Beyin tümörlerinin görülme sıklığı yüz bin kişide 5
kişi civarındadır. Yetişkinlerde daha çok beynin üst bölümünde
yerleşim gösteren bu tümörler, çocukluk çağında ise beyincikte,
yani alt kısımda yerleşim göstermektedirler. Bulundukları bölge ve
bası miktarına bağlı olarak değişik belirtiler verirler. Kafatası
sert ve genişleme imkanı olmayan bir yapı olduğu için tümör kitlesi
büyüdükçe öncelikle kafa içi basıncında artma belirtileri (KİBAS)
gösterir. Bunların en önemlileri özellikle sabahları şiddetli olan
baş ağrısı, bulantı ve kusmadır” dedi.
“BAYILMA NÖBETİ OLABİLİR”
Prof. Dr. Kahraman, diğer bulguların ise daha çok tümörün
yerleştiği bölgeye bağlı olarak değiştiğini dile getirdi. Prof. Dr.
Kahraman, “Özellikle yetişkinlerde geç epilepsi dediğimiz sonradan
ortaya çıkan bayılma nöbetleri, beyin kabuğuna yakın yerleşen
tümörlerin ilk bulgularından biri olabilir. Beynin frontal bölge
denilen ön bölümüne yerleşen tümörler asabiyet, saldırganlık,
unutkanlık gibi kişilik değişiklikleri ve bozuklukları
oluşturabilir. El ve bacaklarda uyuşmalar, güç kayıpları ve vücut
yarısında felce kadar giden nörolojik bulgular görülebilir. Yüzde
felç, göz hareketlerinde felç, görme bozuklukları, denge
bozuklukları, işitme ve kulak çınlaması sorunları, konuşmada
takılma ya da konuşamama gibi ani belirtilerle ortaya çıkabilir”
diye konuştu.
“İYİ HUYLU TÜMÖRLER ÇIKARILIYOR”
Tümörlerin tedavisinin genellikle ameliyatla çıkarılarak
yapıldığını kaydeden Prof. Dr. Kahraman, bu konuda da şunları
söyledi:
“Kötü huylu olanlarda diğer tedavi yöntemleri olarak radyoterapi,
kemoterapi ve radyocerrahi (gama knife) gibi yöntemler de yer
almaktadır. Cerrahi olarak tümörün tamamının çıkarılması ancak iyi
huylu olanlarda mümkün olmaktadır. Onlarda da bazen yerleştiği yere
ait anatomik zorluklar nedeni ile hastaya hayati tehlike yaratmamak
için kalıntı bırakılabilmektedir. Bu durumda da yine diğer tedavi
seçenekleri devreye girmektedir. Kötü huylu olan tümörlerin ise ne
yazık ki genellikle tamamı çıkarılamamaktadır. O nedenle diğer
tedavi yöntemleri cerrahi tedaviye eklenmektedir. İyi huylu
olanlarda hastanın yaşam süresi etkilenmemekte, ancak kötü huylu
olanlarda patolojik inceleme sonrası belirlenen üreme derecesine
bağlı olarak yaşam süresi 2-10 yıl arasında değişmektedir. Hasta
ameliyat sonrası ek tedavileri de bittikten sonra özellikle iyi
huylu olanlarda genellikle normale yakın bir yaşama geri
dönebilmektedir. Ancak ameliyat öncesi ya da sonrası gelişen felç
tablolarında fizyoterapi desteği gerekli olmaktadır.”
(İHA)