Barzaniden Özala baba kıyağı
Abone olBarzani ve Talabani, Saddam döneminde kendilerine yardım eden Özal’a vefa borcunu, oğlu Ahmet Özal’a iş kapısı açarak ödüyor.
Barzani ve Talabani, Saddam döneminde kendilerine yardım eden
Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a vefa borcunu, oğlu Ahmet Özal’a iş
kapılarını açarak ödüyor
Milliyet'ten Serpil Yılmaz yazısında bu olay şöyle anlatıldı:
Irak Kürdistan Bölge Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani ve Irak
Cumhurbaşkanı Celal Talabani, yanı başımızda yeni bir dünya
kurarken, “Paran var mı?” diye sormadan teker teker Türkiye’den
yatırımcı davet ediyordu.
İlk örnek 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel döneminde Talabani ile
dostlukları kuran gazeteci İlnur Çevik olmuştu.
Bölgeye havaalanları, bakanlıklar, konut siteleri ve altyapı gibi
projeleri gerçekleştiren müteahhitlerin başında Kürtlerden çok,
MHP’liler ya da Karadenizliler geliyordu.
Kuzey Irak’ın en büyük serveti olan petrol sahaları, yabancı
şirketler arasında ilk olarak Türkiye’ye; Çukurova ve Pet Holding’e
verildi.
Irak Türkmenlerinden, Erbil doğumlu, YÖK eski Başkanı İhsan
Doğramacı gibi, bölgede okullar ve hastaneler açan “Fethullah Gülen
Hareketi“ sağlam temeller atıyordu.
Doğramacı’nın yeğeni Sinan Çelebi’nin, IKBY’nin yeni kurulan
hükümetinde Ticaret ve Sanayi Bakanı olması rastlantı değildi.
Karar kesindi: Türkiye, Irak’ı Kuzey’den yakalayıp Batı’ya doğru
yanaştıracaktı.
BAYAN BARZANİ'Yİ GÖRMEDİK
Barzani ve Talabani’nin Türkiye’yi “arkalarına almak“ konusundaki
iştahı, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal’a kadar
uzandı.
Saddam döneminde zulüm gören Barzani ve Talabani, Özal’ın
kendilerine “kırmızı pasaport“ vermesini ve peşmergelere sınırları
açmasını unutmamıştı.
Ahmet Özal “Bundan 4-5 yıl önce Talabani ve Barzani’nin davetiyle
Kuzey Irak’a gitmiştim. Bundan bir yıl önce Mesud Barzani bölgede
iş yapmam için beni davet etti. Annem ile birlikte Barzani’nin
Selahattin’deki ‘Devlet Konukevi’nde 3 gün misafir olduk”
diyor.
Özal’a, annesi Semra Özal ile gittikleri Erbil’de “Barzani’in eşi
ev sahibi olarak sizi karşıladı mı, kendisini gördünüz mü?“ diye de
sordum.
Özal “Hayır“ dedi. Şaşırmadım, zira IKBY topraklarında feodal baskı
altında yaşayan Kürt kadınları görünür değil.
“Kürt yönetimi 280 bin konut yapmak istiyor. Bugüne kadar
yapılanlar tam da beklentilerini karşılayamamış. Çünkü halk
apartmanda oturmaya alışmamış, tek evler tercih ediliyor. Ben de
ilk etapta şehir merkezine 10 kilometre mesafede 1000 tane ev
yapacağım. Bu sayı 5000’e kadar uzanabilir. Kuzey Irak’ın TOKİ’si
olacağız” diyen Ahmet Özal’a petrol sahası da ikram edilmiş.
Özal “Petrol sahası alabilmek için günde 20-30 bin varil petrol
çıkaran bir operatörle işe girmek gerekiyor. Pet de, Çukurova da
yabancı ortak aldılar. O nedenle biz de yabancı bir operatör
arayışını sürdürüyoruz” bilgisini veriyor.
BABAM CEM UZAN İLE BENİ UYARDI
Hem Türkiye’nin ilk özel TV kanalı Star ile Kanal 6’nın kurucusu,
hem de aynı dönemde babası başbakanlık makamında bulunan Ahmet
Özal’a medya-siyaset ilişkisini de sordum, anlattı:
“IMF, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın özerkleşmesini talep ediyor ve
bu yüzden Türkiye ile anlaşma imzalanamıyor. Medya hancı,
siyasetçiler yolcudur. Bir gün babam beni ve ortağım Cem Uzan’ı
yanına çağırıp, ‘Beni ekranlarınızda çok gösteriyorsunuz. Bu
tutumunuz bana da, size de zarar veriyor. Halk tarafsızlığınıza
saygı duymaz’ diye uyardı. Ondan sonra bazen öyle haberler yaptık
ki, kabinedeki bakanlarla küstürdük.”
Özal, bugünün dili ile özetleyecek olursak, babasından “Yandaş
medya olmayın” nasihatı aldığını vurguluyor.
ASKERE 5 SAAT BRİFİNG VERİRDİ
Tarihi öznel koşullarından soyutlayıp tekrarlamak isteyenlerin
bakış açısıyla verilmiş bir hüküm: Özal olsa Başbuğ’u görevden
alırdı!
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da olduğu bir toplantıda, bir
akademisyenin ortaya attığı “söz konusu rolü” soru cümlesine
çevirip, Ahmet Özal’a yöneltiyorum.
Özal, “Necdetler olayı“ ya da “3N hadisesi“ olarak arşivlerde yer
eden gelişmeyi şöyle anlatıyor:
“Babam atamayı imzalamadan bastırılan Genelkurmay davetiyesini,
terbiyesizlik olarak gördü ve Öztorun’un istifasını istedi, Necip
Torumtay’ı Genelkurmay Başkanı yaptı.”
Özal’ın anlatımı ile döneme tanıklık edenlerin aktarımları
birbiriyle örtüşüyor. Ancak ortada dönem analizi yapmaya muhtaç bir
durum da yok değil.
Öztorun o günlerde istifa gerekçesini “Özal ile aramda laiklik
konusunda görüş ayrılığı var” diye açıklamış, ordunun içindeki
darbe ateşi de sönmemişti!
12 EYLÜL EKONOMİSTİ
Özal, babasının askerleri “ülkesini seven bir topluluk“ olarak
gördüğünün altını çizerek bizi 12 Eylül dönemine götürüyor; “Bülend
Ulusu hükümetinde babam başbakan yardımcısı olarak ekonominin
yönetimindeydi. Kendisi ‘Ekonomik kararları almadan önce askerlere
5 saat brifing verir, onları ikna ederdim’ demişti” sözlerini
aktarıyor.
Elbette, ekonomide liberal dönüşümün temelinin atıldığı “24 Ocak
Kararları”, 12 Eylül 1980 rejiminin en belirgin karakteriydi.