Barlas'tan tiraj arttırma formülü
Abone olTürkiye'deki gazete tirajları medya sektöründeki herkesin sorunu. Bu sorunu ele alan Sabah yazarı Mehmet Barlas, tirajların artmasında çok önemli önerilerde bulunmuş.
Türk gazetelerinin tirajlarında birtürlü artış olmaması, bu
sektörde çalışan herkesin en büyük sorunlarından biri. Tirajların
artmama nedenini bazı raporlar ışığında anlatan Mehmet Barlas, bu
konunun çözümü için bakın nasıl bir öneri sunmuş...
Fonksiyonel gazeteciliği eklerden içeriye
taşımalıyız!
Demokrasi gibi "Basın" da, Türk toplumuna Batı dünyasından geldi.
Amerikan gazeteciliği ile Avrupa gazeteciliği arasında, uzun yıllar
yalpaladı Türk basını.
Amerikan gazetelerinin kökeninde "Fonksiyonellik" vardır. Yani
haber, okuyanların işine yarar. Avrupa gazetelerinin kökeninde ise
"Sınıfsallık" vardır. Sağ ve sol arasındaki çelişkiler yansımıştır
Avrupa gazetelerine. Ama "Tüketim Toplumu", sonunda Amerikan ve
Avrupa basınını, aynı zemine oturttu. Siyasetin sınıf çelişkilerine
dayalı olmaktan çıkması ve yüzer-gezer oyların egemenliği, artık
Avrupa basınını da, "Fonksiyonel Gazetecilik"e yönlendirmiş
durumda. Türk basınının bu rüzgardan etkilenmemesi mümkün değil.
Dikkat ederseniz, özellikle hafta sonu ekleri, okurlara neyi kaça
satın alacaklarını, en iyi tatili nerede geçireceklerini, tüketim
ihtiyaçlarını nerelerden nasıl temin edeceklerini, çok yoğun
biçimde gösteriyor. Sonunda, hipermarketlerin, shoping mall'ların,
ünlü markaların "Ucuzluk" ilanlarının, en etkili tiraj artırma
araçları olduğunu, Türk gazeteleri de görecek. "Marketing Türkiye"
dergisinin son sayısında, Türkiye'deki orta ve alt gelir
gruplarının alım gücü üzerinde, çok ilgi çekici bir araştırma
vardı. Buna göre Türkiye'deki üreticiler de, reklamcılar da, bütün
çabalarını nüfusun yüzde 40'ına yönlendirmiş durumdalar. Nüfusun
yüzde 60'ını oluşturan "D" ve "E" gruplarına ilişkin, ne bir pazar
araştırması, ne de onları hedef alan bir marka var.
Oysa Dünya Bankası'nın 2001 yılı raporuna göre, Türkiye'de altgelir
grupları olarak belirtilen D ve E sosyo-kültürel grupların cebinde,
yıllık yaklaşık 150 milyar dolar bulunmakta. AC Nielsen
araştırması, daha da çarpıcı bir gerçeği ortaya çıkarıyor.
Buna göre Türkiye ortalamasında yüzde 70 olan ev sahipliği oranı, D
ve E gruplarında yüzde 77. Yani bu grubun "Kira Sorunu", diğer
gruplardan daha az. Buna karşı Türkiye ortalamasında yüzde 32 olan
otomobil sahipliği, D ve E grubunda yüzde 20.
A ve B grubunda ise, otomobil sahipliği yüzde 60 oranında. Peki bu
durumda, D ve E grubunda, hangi ürün ve hizmetler "Lüks" kapsamına
giriyor? Bunu kestirmek de kolay değil.
Çünkü sadece Turkcell'in GSM cep telefonu abone sayısı 20 milyonu
aştı. Telsim, Aria ve Aycell'i de katınca, 18 yaşın üzerinde, cep
telefonu olmayan yok neredeyse. Yine "Marketing Türkiye"den alarak
gelir dağılımına göre tüketici kesimlerin tablosunu aktaralım.
Kaynak Dünya Bankası Raporu. "D Grubu"nun sayısı 35 milyon kişi
dolayında. Bunların kişi başına düşen yıllık gelir payı, 3760
dolar.
"E Grubu" ise 12 milyon kişi ve kişi başına gelir 1824 dolar. En
üstte yer alan "A/B Grubu"nda
7.5 milyon kişi var ve kişi başına yıllık gelirleri 24 bin dolar.
C-1 ve C-2 grupları 7'şer milyon kişi.
Bunlarda kişi başına düşen gelir 8417-6457 dolar aralığında. Bütün
bu tablolar, sadece üreticileri ve reklamcıları
ilgilendirmiyor.
Biz gazeteciler ve genel olarak "Basın", tirajlarımızı ve
etkinliğimizi artırmak için, D ve E gruplarına mutlaka
uzanabilmeliyiz. Bu gruplardaki tüketim davranışlarını, uzmanlar
şöyle belirlemiş:
* Tüketim ve alışveriş konusunda uzmanlaşmışlar.
* Şüpheci ve araştırmacılar.
* Kaliteyi daha ucuza almak için zaman harcıyorlar.
* Sosyal ve ekonomik adaletsizliğe aşırı duyarlı...
* İhtiyaç ile lüks arasında karar alan, lükse ve gösterişe karşı
tepkili...
Bu gelir gruplarına buzdolabı, çamaşır makinesi, televizyon veya
çeşitli besin maddeleri satmak isteyenlerin, kesinlikle A/B/C
gruplarına dönük pazarlama yöntemleri dışında stratejiler
oluşturması gerekiyor. Biz gazeteler olarak da, bu gelir gruplarına
girmek için, onlara "promosyon" dışında da, işe yarar bir şeyler
verebilmeliyiz.
Bunu başarmak için "Fonksiyonel Gazeteciliği" yeniden keşfetmemiz
ve bunu eklerden ana gazetelere taşımamız şart.
Yazı: Mehmet Barlas
Kaynak: