Barlas'tan Hürriyet, Zaman ve CHP'ye salvolar
Abone olSabah'ın yeniden el değiştirdiği günlerde okuruna bir anda "acaba Sabah'tan ayrılıyor mu?" dedirten Barlas'ın, aslında anlatmak istediklerinin çok farklı olduğu yazısının sonlarına doğru anlaşılıyor.
Sabah başyazarı Mehmet Barlas,
kişisel yazı serüveni ile gazetesinin kesiştiği noktaları,
Sabah'tan ayrılmak zorunda kaldığı dönemleri anlatarak başlıyor
köşesine.
BARLAS SABAH'TAN AYRILIYOR MU?
Sabah'ın yeniden el değiştirdiği, patronajın kaset skandallarıyla yeniden gündemde olduğu günlerde okuruna bir anda "acaba Sabah'tan ayrılıyor mu?" dedirtiyor Barlas, ancak aslında anlatmak istediklerinin çok farklı olduğu yazının sonlarına doğru anlaşılıyor.
"Şu anda okumakta bulunduğunuz Sabah gazetesinin serüveni ve sermaye yapısındaki değişiklikler Türkiye'nin de, Türk medyasının da sosyo-politik iniş çıkışlarının bir aynası olabilir..." diyen Barlas, yazısının finalinde eski günleri anımsatıp, bugün Sabah gazetesinin satışına dair haberleri gündemde tutan Hürriyet'in sahibi Aydın Doğan'ın 28 Şubat döneminde "medya karteli" kurduğunu, anımsattı ve o dönem medyada olan isimlerin bugün nasıl ve neden "yok olduğunu" sorgulamak gerektiğinin altını çizdi.
DOĞAN, KILIÇDAROĞLU,
ZAMAN...
Barlas, Sabah'ın satışını TBMM'deki Grup Toplantısında gündeme getiren Kılıçdaroğlu'na da "Kılıçdaroğlu, CHP'nin el değiştirmesine ve Deniz Baykal'ın siyaseten yok edilmesine sebep olan kaset skandalının arkasındaki itici güçlerin kimler olduklarını, acaba neden hiç merak etmedi? " diye yüklendi.
Barlas Hürriyet üzerinden "Zaman-Hürriyet İdeal
Ortaklığı" benzeri bir fiktif kartelleşmenin hep karşısında
dururuz... diyerek Zaman gazetesine de gönderme yapmayı
ihmal etmediği yazısında şunları yazdı:
KORKU FİLMİ GİBİ
Ama bu süreci benim dışımda siyasetin, demokrasinin ve medyanın
yaşadıklarını ele alarak değerlendirirseniz, bir korku filmi
izlemiş gibi olursunuz.
Düşünün ki bugün Sabah'ın sahip değiştirmesine ilişki haber çeşitlemeleri yapan Hürriyet'in sahibi, 28 Şubat post-modern darbesi döneminde Sabah'ın sahibi ile "Medya karteli" kurmuştu... Batı Çalışma Grubu'nun talimatı doğrultusunda ortak manşetler atarlar, birinin susturduğu yazarları diğeri de kara listeye alır, rakip olabilecek gazeteleri dağıtmayıp batırırlardı.
KORKMAZ YİĞİT'İ, KARAMEHMET'İ, AKSOY'U
HATIRLAYIN
Bu karteldeki gazetelerden biri olan Milliyet'in o
dönemde Korkmaz Yiğit'e satılmasını, Sabah'ın sahibi Dinç Bilgin'in
bankacı olmak isterken tutuklu sanık olmasını,
Sabah'ın Avrupa yayınının Doğan
Grubu'nun eline geçmesini bir düşünün... Gazetelerin ve
televizyon kanallarının eski sahiplerinin, Mehmet Emin
Karamehmet'in, Erol Aksoy'un
yaşadıklarını hatırlayın.
KILIÇDAROĞLU BAYKAL'I UNUTTU
MU
Sadece gazete sahipleri mi devre dışı kaldılar sanki? Barajın
altına düşüp buharlaşan eski iktidar partilerini,
ANAP'ı, DYP'yi,
DSP'yi unuttunuz mu? Ya da bugün
Sabah'ın el değiştirmesine çok ilgi duyan
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin el değiştirmesine ve
Deniz Baykal'ın siyaseten yok edilmesine sebep olan kaset
skandalının arkasındaki itici güçlerin kimler olduklarını, acaba
neden hiç merak etmedi?
ZAMAN - HÜRRİYET FİKTİF KARTELİ
Şimdi Sabah yeni bir sermaye yapılanmasının
arifesinde... Bu son dönemde yazılarıma ve düşüncelerime hiçbir
müdahale olmadı. Dilerim yeni sahip (veya sahipler) de Ahmet Çalık
kadar özenli davranırlar.
Dilerim Sabah şimdiki gibi yeni dönemde de paralel devletin, kayıt
dışı siyasetin ve "Cemaat Holding"in etki alanı
dışında kalır... "Zaman-Hürriyet İdeal Ortaklığı"
benzeri bir fiktif kartelleşmenin hep karşısında dururuz...
28 Şubat ayıpları, andıçları, Ahmet Kaya'nın, Hrant Dink'in, Orhan
Pamuk'un hedef gösterilmeleri benzeri fiilleri henüz unutulmayanlar
da, Sabah'ın demokrasiden yana olmasına takılmak yerine, dilerim
yeni bağımlılıklarından kurtulmaya çalışırlar.