Barlas ve okurları iletişim kuramadı
Abone olMehmet Barlas'ın kara mizah yapan tarzı, başına dert açtı. Barlas, okurları tarafından yanlış anlaşılınca, yazısını sadeleştirdi.
Mehmet Barlas, okurları tarafından zor anlaşılıyor. Çünkü
Barlas'ın yazılarında "alaya alma", daha doğrusu "kara mizah" yapma
var. Yazar, "Yazarlar okurları ile didişirken.." isimli yazısında
konuya derinlemesine yer verdi...
Yazı : Mehmet Barlas
Kaynak : www.sabah.com.tr
Bugünlerde bazı meslektaşlarımın harıl harıl okurları ile didiştiklerini izliyor ve şaşırıyorum.
Bu didişmenin nedeni, okurların yazarların yazılarını yanlış algılayıp, o yanlış algılamaya dayalı tepki mektupları göndermeleri.. Örneğin bir yazar önemli bir konuyu mizahi üslupla ele alıyor. Okur da bunu ciddiye alıp, yazara veryansın ediyor. Buna son örnek Nur Çintay A.'nın Radikal'deki sütununda vardı dün:
-Selda isimli okurumun cuma günkü uzun yazıya istinaden (Boğaziçi Üniversitesi'nde 'hain' sergi) yolladığı mektuba güleyim mi, ağlayayım mı, bilemedim. Selda, BÜ'de açılan 'Erguvanların Dönüşü' sergisine düşmanlık beslediğimi, sergi katılımcılarını yurtdışında okumuş/çalışmış olmaları sebebiyle gerçekten vatan haini ilan ettiğimi, hükümeti bu işe el atmaya çağırdığımı sanıyor. "Üniversiteleri böyle siyasi olaylara neden karıştırıyorsunuz?" diye sormuş, "Bir bakandan bu sergiye tepki verme beklentisi neden? Yurtdışında eğitim görme, orada kendini geliştirme sizce vatan hainliği mi?"
Ermeni konferansının ertelenme sürecindeki klişeleri de gözden kaçırmış olduğundan paniklemiş, benim böyle militanca, sergi kapattırma eylemine kalkıştığımı düşünüyor. Uygurca yazmadığıma göre yazıları, bu kadar ayrı düşmemizin sebebi ne olabilir?
Aslında bu tür yanlış algılamalı okur tepkilerini ben de zaman zaman alıyorum. Ama sayın okurlarımın çok büyük çoğunluğu ile aynı titreşim katsayısına sahip olduğumuz için, bunlar istisnai kalıyor. Bence okura öfkelenmek yerine daha anlaşılır yazmak, akılcı çözümdür.
Yazı : Mehmet Barlas
Kaynak : www.sabah.com.tr
Bugünlerde bazı meslektaşlarımın harıl harıl okurları ile didiştiklerini izliyor ve şaşırıyorum.
Bu didişmenin nedeni, okurların yazarların yazılarını yanlış algılayıp, o yanlış algılamaya dayalı tepki mektupları göndermeleri.. Örneğin bir yazar önemli bir konuyu mizahi üslupla ele alıyor. Okur da bunu ciddiye alıp, yazara veryansın ediyor. Buna son örnek Nur Çintay A.'nın Radikal'deki sütununda vardı dün:
-Selda isimli okurumun cuma günkü uzun yazıya istinaden (Boğaziçi Üniversitesi'nde 'hain' sergi) yolladığı mektuba güleyim mi, ağlayayım mı, bilemedim. Selda, BÜ'de açılan 'Erguvanların Dönüşü' sergisine düşmanlık beslediğimi, sergi katılımcılarını yurtdışında okumuş/çalışmış olmaları sebebiyle gerçekten vatan haini ilan ettiğimi, hükümeti bu işe el atmaya çağırdığımı sanıyor. "Üniversiteleri böyle siyasi olaylara neden karıştırıyorsunuz?" diye sormuş, "Bir bakandan bu sergiye tepki verme beklentisi neden? Yurtdışında eğitim görme, orada kendini geliştirme sizce vatan hainliği mi?"
Ermeni konferansının ertelenme sürecindeki klişeleri de gözden kaçırmış olduğundan paniklemiş, benim böyle militanca, sergi kapattırma eylemine kalkıştığımı düşünüyor. Uygurca yazmadığıma göre yazıları, bu kadar ayrı düşmemizin sebebi ne olabilir?
Aslında bu tür yanlış algılamalı okur tepkilerini ben de zaman zaman alıyorum. Ama sayın okurlarımın çok büyük çoğunluğu ile aynı titreşim katsayısına sahip olduğumuz için, bunlar istisnai kalıyor. Bence okura öfkelenmek yerine daha anlaşılır yazmak, akılcı çözümdür.