Barlas da çöpçatan TV izliyor
Abone olProgramla ilgili hislerini, "Dişimi sıkarak izledim" diye dile getiren Barlas, olaya çok farklı bir pencereden bakıyor..
İkinci bahar, herhalde "Sonbahar" olmalı!.. Sonunda ben de dişimi
sıkıp, televizyonda haftalarca canlı yayınlanan çöpçatan
programlarından birini, sonuna kadar izledim. Show TV'deki,
"Kalplerde İkinci Bahar"dı bu program. Orta yaş ve üst sınırındaki
kadın ve erkekleri biraraya getirmişler. Bunlar bir villaya
kapatılıyor. Sonunda bazıları elenecekmiş. Birbirleri ile anlaşan
olursa, bunlar evlendirilirken, değerli hediyeler verilecekmiş.
Televizyon kanalı açısından, tabii ki parlak bir proje. Belli ki
çok izlenecek ve çok gelir sağlayacak bu program. Ama ya
katılımcılar açısından durum ne? Katılımcılarla birer birer
röportajlar yapıldı. Çoğunluk dul... Bazıları da hiç evlenmemiş.
Bir hanım vardı, üç kez evlenmiş, üçünde de "şiddetli geçimsizlik"
nedeniyle ayrılmış. Erkeklerin hepsi "şiddetli titiz" olduklarını
vurguladılar. Aradıkları hanımların, temiz, düzenli, özenli
olmasını istiyorlarmış. Hanımlar da doğruluk, sadakat ve saygı
istiyor aradıkları erkeklerden. Acaba hangi dürtü veya hangi hesap,
yaşını başını almış insanları, bu tür bir şeffaf yaşama (veya
teşhirciliğe) itebilir? Hepsi (galiba 7 kadın ve 7 erkek) tanışıp,
villanın salonunda oturdular. Sunucu onlara, "Rahat mısınız, bir
eksiğiniz var mı" diye sordu. Hepsi bir ağızdan "Burada kahve var
mı" diye cevap verdiler. Belli ki, belirli yaşın ertesinde,
hepsinin alışanlıkları, tiryakilikleri oluşmuş. Sunucu "Mutfakta
kahve var. Kendiniz yapacaksınız" deyince, erkekler yerlerinden
bile kıpırdamadı. Hanımlar mutfağa yollanıp, kahve pişirmeye
başladılar. Bu çiftler genç olsalardı, böyle mi olurdu? Ertesi gece
yarısı, o kanalın naklen yayınına baktım. Katılımcılar mutfakta
oturmuş, yemek pişiriyorlardı... Bu arada, hangi yemekte kolesterol
yüksek, hangi yemek tansiyona olumsuz etki yapar, onları
konuşuyorlardı. Gece yarısını epeyi geçtiği için, erkekler
dökülmüştü. Hepsi uyuyordu. Kadınlar yediler, içtiler. Sonra
bahçeye çıkıp, sigaralarını tellendirdiler. Demek herşeyin bir yaşı
var. Bilinen hikayedir. Evliliklerinin 40'ıncı yılını bir otelde
kutlayan çiftin kadını, gece kocasını uyandırmış. - Beni 40 yıl
önceki balayımızda olduğu gibi ısır, demiş... Adam bir of çekmiş.
Sonra karısına bağırmış, - Şu yanındaki bardakta duran takma
dişlerimi ver ki, seni ısırayım! İkinci baharlarını arayan bu
kadınlar ve erkekler, o villada 1-2 ay kapalı kalacaklarmış.
Dilerim, hepsi sağ ve salim bitirir bu gecikmiş sevda maratonunu.
Bir erkek, 30 yıl evli kaldığını, iki çocuğu olduğunu anlattı. Eşi
vefat edince dul kalmış. "Neden buradasınız" sorusuna "Ben
mutluluğu hiç tanımadım ki" diye cevap verdi. Eski Cumhuriyet'te,
zayıflığından ötürü "Gandi" dediğimiz, kalıpçı bir arkadaşımız
vardı. Çok yoksuldu. Birgün konuşurken, 5 çocuğu olduğunu söyledi.
Şaşırıp sormuştum. - Bu yoksullukta neden 5 çocuk yaptın? -
Çocuklardan 4'ü, benim hanımın birinci kocasından, dedi. Üsteledim,
- Neden 4 çocuklu kadınla evlendin? - Çok namusluydu, ondan,
demişti.