Barlas, çiftlikten umutlu
Abone olRadikal yazarı Can Barlas, 'Ünlüler Çiftliği' adlı yarışmanın ünlülere hayat tecrübesi kazandırdığını, bunun sanatçılar için iyi bir fırsat olduğunu köşesinde dile getirdi.
Radikal yazarı Can Barlas adlı köşe yazısında, sanatçıların
yarışmadan sonraki hayatlarının değişeceğini şu sözlerle dile
getirdi:
Ülkenin zaten çorak kalmış kültür ve sanat ortamına minicik de olsa
katkıda bulunmaya çalışan sanatçılar bir de karalanmıyor mu, illet
oluyorum... Gerçekten iyi niyetli ve deneysel bir proje uygulamaya
konuldu geçen günlerde. Ünlüler Çiftliği adı verilen bir programda
bazı değerli sanatçılarımız doğal ortamlarından alınıp vahşi doğaya
salındı ve hiçbir konforları olmadan kendilerine yeni bir yaşam
kurmaları istendi. Bildiğim kadarıyla onlara sağlanan tek malzeme,
birkaç çapa, kazma kürek, biraz tavuk, inek ve koyundan ibaret.
Elektrik, telefon, televizyon, televole gibi her türlü çağdaş
iletişim aracı ve medeni olanaklardan yoksun, sadece elleri ve
yürekleriyle dağın başında yeni bir hayat yeşertmeye çalışıyorlar.
Zaten sanatçı olmak da böyle bir şey değil midir? Yetenek ve
becerilerini kullanarak yaşama yeni bir soluk kazandırmak.
Seren Serengil, Zeynep Özal, Hakan Ural, Harun Kolçak gibi
sanatçılarımızın giriştiği bu cesaret gösterisini alkışlıyorum.
Haydi vazgeçtim yılanından böceğinden, insanın burnuna polen kaçar,
gözüne toprak dolar, kulağına ot batar, dilini eşşek arısı sokar,
binbir tehlike... Tabii ekinlere zarar veren süne böceklerini ve
kımıl zararlılarını saymıyorum bile. En azından bunlara göğüs
gerebilmek bile saygın bir davranış. En büyük yaratıcı olan doğa
ile karşılaşmak ve kendi yaratım güçlerini onun içinde sınamak her
sanatçının hedefi ve hatta görevi olmalı. Bu isimsiz kahramanlar
diyemeyeceğim, çünkü her birinin belleklere kazınan birer ismi var
ama yine de kendilerini bu kutsal göreve adamış olmaları eminim
diğer bütün sanatçılara da örnek olacaktır. Doğanın engellenemez
akışının hazırladığı her türlü kötü sürprizle başa çıkma
gayretlerini takdir ve övgüyle izlemeye çalışıyorum.
Örneğin orada bulunan ineğin, sanatçılarımızın su içtiği musluğa
saygısızca ağzını dayayarak su içmesi karşısında akıllıca
yöntemlerle kanal kazmaları ve musluğu ineğin yetişemeyeceği bir
seviyeye getirme çabaları sonucu aslında kanalın yanlış
kazıldığının anlaşılmasıyla kanalı kazan sanatçının ağlayarak
ortamı terk etmesi, hayatın da aslında sanat gibi gözyaşı, acı ve
sancılarla örülmüş olduğunu gösteriyordu.
O insanlar görevlerini tamamlayıp oradan ayrıldıklarında bir daha
asla eskisi gibi olmayacaklar. Gözlerinde olgunluğun mütevazı
pırıltısı, dudaklarında görmüş geçirmişliğin ezici tebessümü
olacak. Nişantaşı'nda Hummer jeep'le dolaşma özlemi, yerini
traktörle tarlaya kaçma duygusuna bırakacak. G-string ve lateks
çamaşırlarını hayatlarından atıp keçi derisini özleyecekler.
O insanlar, sokaktaki adamın da sanatçılar hakkındaki algı ve
imajlarını değiştirecekler. Üretime katkıda bulunmazlar, barlarda
oturup carcar konuşurlar önyargısını kıran ve ideallerinin peşinde
koşan gayretkeş savaşçılar onlar. Ellerinde Baileys kadehleri ve
kıçlarında Calvin Klein don bulamayacaksınız artık. Sırtlarında
aba, ellerinde sopa, alınlarında yaşamın gizemini çözmüş iki derin
kırışıkla dağlara doğru uzaklaşacaklar. Ne mutlu onlara...
CAN BARLAS/RADİKAL