Barlas Baykal'ı bombaladı
Abone olCHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın geçmişten günümüze medya ile olan söylemlerini yakın merceğe alan Mehmet Barlas, CHP Lideri'nindeki eksen kaymasını araştırdı...
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın medya ile olan ilişkilerini
masaya yatıran usta yazar Mehmet Barlas, bugünkü yazısında CHP
Lideri'nin söylemindeki sergileyince ortaya ilginç bir tablo
çıktı:
Türkiye'de her şey çok değişti. Tabii siyaset de, medya da bu
değişimden paylarını aldılar. Alıştığımız tabloda iktidar medyaya
(eskiden basına) kızardı. Muhalefet de basına dayanırdı.. Adnan
Menderes'in, Süleyman Demirel'in, Turgut Özal'ın, Tansu Çiller'in
medyadan neler çektiklerini hatırlayın mesela.
Bu tablo galiba 28 Şubat postmodern darbe sürecinde değişti.
Medya, muhalefete muhalefet etmeyi meslek haline getirdi.
Ama o dönemde muhalefet de bir garip olmuştu. Örneğin Deniz Baykal
liderliğindeki CHP, 28 Şubat Koalisyonu'nun dışından, muhalefete
muhalefet ediyordu. Hatta Baykal, atanmış koalisyonun arkasındaki
28 Şubatçılar'ı "Sivil Toplum Örgütü" olarak sunuyordu.
İş bir kez çığırından çıkmayagörsün.
Bu süreçte medyanın iktidar ve devlet bağımlısı olduğu kaçınılmaz
bir gerçek.
28 Şubat sürecinde devlet malına, kamu ihalelerine, bankacılığa
alıştırılan medya sermayesi, sonraki ekonomik krizlerle iktidarlara
mecbur hale geliverdi. Bu tablo hâlâ devam etmiyor mu? Sonuçta, en
büyük basın kuruluşları arasında TMSF de yok mu yani? Medya
bankacılık yapmaya heveslenince, bankacılık da medyaya girdi
sonunda. Hem de icra ve iflas yoluyla.
Önceki gün CHP Grup toplantısında Deniz Baykal, aynı kelimenin
sekiz eş anlamlısını tekrar ederek Mustafa Sarıgül Olayı'na
yüklenirken, sonunda işi medyaya da getirip, kendince suçlamalarda
bulundu.
Konuşmasını şöyle bitirdi:
O zenginliklerinizle kendinize kaşaneler kurabilirsiniz,
etrafınızda size hizmet edecek adamlar tutabilirsiniz, devlet
organlarına sızabilirsiniz, emniyet organlarına sızabilirsiniz,
yargıya sızabilirsiniz, medyaya sızabilirsiniz, o medyaya, o
güzelim medyaya sızabilirsiniz; ama, Cumhuriyet Halk Partisi'ne
sızamazsınız, sızamazsınız.
Gazete arşivlerini karıştırıp aradım.
Acaba Deniz Baykal ve partisinin sözcüleri, medyada kartel
kurulurken, medya sermayesi kamu ihalelerine girip pastadan pay
alırken, bankalar boşaltılırken ne demişler, bu bozuk tabloya ne
tepki göstermişler? Şu anda Avrupa Birliği konusunda gösterdikleri
tepkinin ve öfkenin yüzde 10'unu medyadaki bozulmaya gösterselerdi,
şimdi Deniz Baykal'ın "Güzelim medya" diye kendince göndermeler
yapmaya hakkı olabilirdi.
Yine de medya mensupları insaflı.
Türkiye'ye sayısız hizmetlerde bulunan, sayısız icraata imza atan
nice politikacıyı yerle bir etti medya.
Deniz Baykal 1974'ten beri aktif politikada. Maliye Bakanlığı,
Enerji Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı gibi görevlerde de
bulundu.
Bir Allah'ın kulu, Baykal'ın kalıcı bir icraatını hatırlıyor mu?
Yapımını başlattığı bir enerji santralı, kambiyo sistemine
getirdiği bir yeniliği, projelendirdiği bir yolu, bir tesisi.
AB ile Gümrük Birliği imzalanmasına katkıda bulundu. Onu da şimdi,
AB ile müzakere sürecini engellemeye çalışarak inkar ediyor.
Şu ana kadar Türk siyasetine katkısı, sürekli kurultay toplamak,
öfkeli konuşmalar yapmak ve hizipçilik kavramını pekiştirmektir.
İşi gücü kalmamış gibi şimdi mesleğini medyaya yüklenerek
sürdürmeye çalışıyor.
Sanki 2002'nin 3 Kasım seçimlerinde medya Tayyip Erdoğan'ı ve AK
Parti'yi desteklediği için mi bunlar seçimi kazandı? Uzun lafın
kısası, Baykal artık CHP'nin başından çekilmelidir. Onunla bu parti
ne halk oyunda, ne medyada bir yere gidemez.
Yazı: Mehmet Barlas
Kaynak: