Barlas, açtı ağzını yumdu gözünü

Abone ol

Sabah Gazetesi yazarlarından Mehmet Barlas, son yazısında Başbakan Erdoğan'ın medyaya yüklendiğine ve özeleştiride bulunmadığına değindi. Barlas şöyle devam etti:

Mehmet Barlas son yazısı ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'nın medyaya sık sık yüklenmesini eleştirdi. Barlas, Tüm içindekileri  "Erdoğan, medya eleştirisi yerine özeleştiri yapmalıdır" yazısına döktü.

Başbakan Tayyip Erdoğan sık sık medyaya yüklendiğine göre, gazeteleri okuduğuna ve televizyonlardaki siyasi içerikli programları izlediğine inanmamız gerekiyor.
Acaba iktidardaki bir politikacı, Başbakan Erdoğan ve AK Parti İktidarı'nın Avrupa Birliği yolunda attığı adımlar sırasında basından aldığı desteğin daha fazlasını, herhangi bir dönemde almış mıdır?
Unutmayalım ki, basın da, genlerinde kökten-devletçilik bilgisi bulunan ve antenlerini her zaman Ankara'daki derin devlete yönlendirmiş bir Türk kurumudur.
Üstelik Türkiye, 28 Şubat'ın beyin yıkama faaliyetinin kalıntılarını tam olarak atmış değildir.
Ve hatta bazılarına göre 28 Şubat, bin yıl devam edecek bir süreçtir.
Bütün bu olgulara rağmen, basın haber ve yorumları ile, ideoloji farkı olmaksızın, büyük çoğunlukla, Erdoğan'ı ve onun icraat programını desteklemedi mi?
28 Şubat döneminde Erdoğan ve onun çizgisinde olanların başına gelenlere seyirci kalan meslektaşlarım da, AK Parti iktidarının AB yolunda attığı adımları desteklediler.
Ahmet Altan'ın "gazetem.net"te yazdığı gibi, Erdoğan "Son iki yıldır kendisinden başka biri oldu, yeni fikirlerle karşılaştı, inanılması zor bir algılama gücüyle onları kavradı, koca bir toplumun yüzlerce yıllık tarihini değiştirecek büyük bir manevranın dümenini tuttu, tarihe unutulmaz bir biçimde geçecek büyük bir siyasi şahsiyet kimliği edindi, sadece kendi geçmişini değil toplumunun geçmişini de geleceğe bağlayan büyük dönüşümleri gerçekleştirdi."
Peki şimdi varılan nokta ne? Yine Ahmet Altan'ın yorumuna dönelim:
- Tren kazasıyla birlikte zincirleme hatalar yaşamaya koyuldu. Neredeyse her davranışı yanlıştı ve her yanlış onu daha fazla yanlışa, inatlaşmaya, korkuya sürüklüyordu. Şehir ışıkları, entelektüeller gençliğinde olduğu gibi ona uzak ve düşman görünmeye başladılar.
Kendisini "şartsız" sevecek ana kucağını arayan bir çocuk gibi onu "hatalarıyla" sevecek, onu bağrına basacak, eleştirmeyecek kendi öz cemaatini aramaya, onlara sığınmaya çalıştı. Türkiye tarihinin gördüğü en büyük tarihi şahsiyetlerden biri olmak üzereyken birdenbire Kasımpaşalı, babayiğit bir imam kimliğine dönüverdi.
Erdoğan gazete okuyorsa, bütün bunları da görmesi gerekir.
Medyayı suçlamak yerine, "Ben nerede yanlış yaptım" diye aynaya bakması gerekir.

Günün Önemli Haberleri