Barışmak için en güzel bahane!
Abone olSpiritüel Yaşam Uzmanı Gülden Üner, küslerin barışması için en güzel bahanenin bayramlar olduğunu söyledi.
En çok çocukları sevindirse de bayramlar aslında
yetişkinler için de, pozitif enerjinin yaratıldığı en özel
günlerdir.
Sevenlerin bir araya geldiği, bolluk ve şefkatin en çok
hissedildiği günlerden olan bayramların, küslüğü bitirmek için en
güzel bahaneler olduğunu ifade eden Spiritüel Yaşam Uzmanı Gülden
Üner, “Bayramlar kişinin kendi ruhuyla ve yaratıcısıyla
birliğini temsil eder. Bu birlik hissi kutlamaya değerdir”
diyor
“Nerede o eski bayramlar” deriz, “eski tadı tuzu kalmadı bayramların…” Kimimiz hissetmesek de özgürleşmek, birey olmak adına, bayramlar özellikle çocuklar ve yaşayanlar için hala aynı duyguları ifade ediyor. Küslerin barıştığı, sevenlerin bir araya geldiği, rahmet ve şefkat dolu günlerin en değerlilerinden biridir bayramlar. En çok da küslerin barıştığı günler… Spiritüel Yaşam Uzmanı Gülden Üner, ramazan ayı boyunca tutulan orucun ruhumuzun yüceliğini keşfetmemizi sağladığını belirterek “Ramazan ayı, ben denilen varlığın zenginliğini, sınırsızlığını ruhsal olarak hissetmemizi sağlıyor. Bu durumun yarattığı neşe ve coşku bizim için bir kutlamaya dönüşür ve biz bunu bayram ilan ederiz.”
Gülden Üner, milli ya da dini olarak kutladığımız bayramların
kültürel ve milli değerlerimizle ilgili olmasına karşın, bayramın
kelime kökeninin zenginlik, yücelik, kutluluk anlamları taşıdığını
anımsattı.
“Bir insan ruhun hareketlerinin farkına vardığında yani
zihnin karmaşık düşünce yapısıyla hareket etmeyi bırakıp içsel
keşiflerle kendine doğru yol aldığında, kendini tanımaya
başladığında kutlamaya değer deneyimler yaşar” diyen
Gülden Üner, ramazan ayı boyunca oruç tutarak nefsimizi terbiye
etmeyi öğrendiğimizi, bunun da ruhumuzun yüceliğini keşfetmemizi
sağladığını belirtti. Üner “Ben denilen varlığın
zenginliğini, sınırsızlığını ruhsal olarak hissetmemizi sağlıyor.
Bu durumun yarattığı neşe ve coşku bizim için bir kutlamaya dönüşür
ve biz bunu bayram ilan ederiz.”
KİŞİNİN YARATICISIYLA BİRLİĞİ
Tüm dinlerde kutlanan bayramların anlamının kişinin kendi ruhuyla
ve yaratıcısıyla birliğini temsil etmesi olduğunu ifade eden Gülden
Üner, “Bu birlik hissi kutlamaya değerdir” diye konuştu.
Küslüğe neden olan durumların ise çoğunun zihinsel olduğunu
anımsatan Gülden Üner, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Zihinsel yapımız abartılı, çarpık ve genelleme ilkeleriyle
gerçeklik algımızı tamamen çarpıtabilir. Çoğu zaman insanlar kendi
düşüncelerinin esiri olarak birilerine kızar ve küserler. Klasik
anlamda kutlama günleri, bayramlar herkesin bir araya geldiği çok
özel anlardır ve bu anlar zihnin hapishanesinden çıkış için de
vesiledir. Herkesin bir arada olduğu anlarda pozitif enerji alanı
genişler, bu genişleyen enerjinin olumlu etkisinden yararlanmak ve
küslüğü bitirmek için en güzel bahanelerdir aslında.”
KÜSLÜK YÜKÜYLE YAŞAMAYIN
Küs olarak kaldığımızda içsel dünyamızda o kişiye karşı sürekli
negatif enerji çalıştırdığımıza ve bunu büyüttüğümüze dikkati çeken
Gülden Üner, şöyle devam etti:
“Bunun zararını görecek olan tek kişi de aslında
kendimiziz. Eğer biri ile küsmüş ve konuşmuyorsanız buna ait
yükleri taşıyıp kendinizi hasta edecek boyuta getirmek yerine
kendinize hemen şu anı bayram ilan edin ve o kişi ile kendinizi
ifade edecek konuşma ortamı yaratarak bu küslüğü bitirmenin adımını
atın. Belki o sizin isteğinize cevap vermeyecek bunun hiç önemi
yok, önemli olan sizin bu yükle yaşamamanız. Ona barışma adımı
atarak pozitif enerjiyi harekete geçirirsiniz ve mutlaka bu olumlu
niyetin karşılığını alırsınız.”
ÇOCUKLARIN ZİHNİ KİRLENMEMİŞ
“Çocuk zihni kirlenmemiş, saf bir zihindir”
diyen Gülden Üner, bayramların çocuklar için ne anlama
geldiğini şu sözlerle ifade etti.
“Dolayısıyla çocuk için birliğin hissedildiği her an her
durum zaten bayramdır. Onlar bu coşkuyu en iyi hisseden ve
yaşayanlar oluyorlar çoğu kez. Çocukların olanı saf bir şekilde
alma, kabul etme ve yaşama tarzı bizim içinde daima örnek olmalı.
Ruhumuz tıpkı çocukluğumuzdaki gibi her an sevgiyi, yaşama
sevincini her an hisseder aslında.”