Barışın topuklarına sıkmak...

Habur'a davul zurna gönderildiğinde açılımı koşulsuz destekleyenlerin Hüseyin Aygün'ün barış çağrısı sonrası, PKK propagandası yapıyor demesi kadar abes bir durum da ancak bizim güzel ülkemizde olur.

Nesrin YILMAZ nesriny@internethaber.com

Habur'a davul zurna gönderildiğinde açılımı koşulsuz destekleyenlerin Hüseyin Aygün'ün barış çağrısı sonrası, PKK propagandası yapıyor demesi kadar abes bir durum da ancak bizim güzel ülkemizde olur.

Pes!
 
Bu ülkede barışı istemekten çok kimin istediği önemli olmaya başladı, hangi parti barış çağrısı yapıyor ya da kim barış çağrısı yapıyor ona göre alıyoruz gardımızı!
 
Oysa barış hepimiz için öyle değil mi?
 
Hüseyin Aygün'ün mikrofonlar karşısında yaptığı, sakin, içten, sade ama çok şey anlatan konuşmasının tek bir amacı vardı bana göre, silahların susması.

Sonucu, BARIŞ.
 
Oysa barış kelimesini dilinden düşürmeyenlerin, barış adına Meclis'e gelmemesi bile biraz tuhaf değil mi?
 
"Sırf PKK bunu istiyor, onun isteklerine cevap veremeyiz" diye yaşanan vahim tabloyu görmezden gelmek kime ne kazandıracak, bu kendini geri çekme barışa nasıl bir katkı getirecek merak etmiyor değilim.
 
Çok eleştirildi açıklaması yüzünden Hüseyin Aygün.
 
Yaşadıklarını anlatırken ki sakinliği sanki kaçırılmaktan mutluymuş gibi algılandı sanırım, yoksa barışa çağrıya kulp takmaya çalışmanın bir açıklaması olabilir mi?
 
Elinizi vicdanınıza koyun karar verin, Hüseyin Aygün'ün cümlelerini en sevdiğiniz siyasetçi söyleseydi ayakta alkışlardınız değil mi?
 
Bırakın onu, iki gün önce "Birkaç Mehmet öldü diye meclisi toplayamayız" diyen hükumet sözcüsünün, bu cümleyi kurduğu halde, "Öyle demek istemedim" açıklamasını baz aldınız. Haklı buldunuz.
 
Demek istediğim, barışı kimin ağzına aldığı önemli değildir arkadaşlar, barış her dilde güzel bir kelimedir.
 
Barış demek, silahlar sussun demek, ateşkes demek, teslim olmak demek değildir.
 
Bu ancak ve ancak gerçeklerle yüzleşmektir.
 
Yüzleşemediğimiz gerçeklerin korkularıyla yaşamaktansa barışa adım atmak çok mu zor?
 
Barış için atılacak bir adıma yol olmak, yazılacak kitaplara harf olabilmektir mesele...
 
Başımızı kuma gömmenin, gözümüze at gözlüğü takmanın, sevdiğimiz insanların bütün kelimelerini sevip aynı kelimeyi sevmediklerimizin dilinde tu kaka bulmanın sırası değil emin olun.
 
Barışı dillendirenin sadece kendine barıştan bahsettiğini söyleyemeyiz değil mi?
 
Barış olursa inanın hepimizin!
 
Barış kimin dilindeyse, pratikte de bunu aşabilecek güçtelerse desteklemek çok mu zor?
 
Yeter ki samimi olsun...
 
Yeter ki sizler de objektif olun...

twitter.com/nsrnylmz