BARIŞI YAPACAK OLANLAR KÜRTLER VE TÜRKLERDİR
Abone olDTK Genel Başkanı Ahmet Türk, "Bu barışı yapacak olanlar Kürtler ve Türklerdir. Biz dışarıdan birileri baskı yapsın mantığında değiliz. Ama...
DTK Genel Başkanı Ahmet Türk, "Bu barışı yapacak olanlar Kürtler
ve Türklerdir. Biz dışarıdan birileri baskı yapsın mantığında
değiliz. Ama küçülen bir dünya var, uluslararası ilişkiler var,
Ortadoğu’da barış isteyenler için aktörler olmalı, katkı sunacak
girişimler olmalıdır" dedi.
Diyarbakır’da iki gün sürecek olan Demokratik Toplum Kongresi’nin
(DTK) Olağanüstü Kongresi, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP)
Diyarbakır İl Başkanlığı’nda başladı. DTK birleşenlerinin katıldığı
kongrede, DTK Genel Başkanı Ahmet Türk, Genel Başkan Yardımcı Aysel
Tuğluk, BDP Genel Başkan Yardımcı Gültan Kışanak, BDP
Milletvekileri Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan, Sabahat Tuncel ve
çok sayıda vatandaş katıldı.
Kongrenin açılış konuşmasını yapan DTK Genel Başkanı Ahmet Türk,
çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türk, "Öcalan’ın
dediği gibi Kürt sorunu yeni bir döneme girmiş stratejik bir
değişimle süreci karşılamaya hazır bir halk var. Halkımıza,
örgütümüze, kadınlarımıza, gençlerimize güveniyoruz. Artık çözüm
aramaktan, diyalog kurmaktan çekinmeyeceğiz. Bu kongrenin Öcalan’ın
sürece nasıl baktığını, nasıl ifade ettiğini burada sizlerle
paylaşmak istiyorum. Önemli bir süreç, tarihi bir süreçtir. Her
şeyden önce şunu çok iyi bilmemiz gerekir ki bu süreci başlatan
Öcalan’ın kendisidir. Halkların kardeşliğini esas alan ve toplumsal
bir süreci başlatan, demokratik bir ülkede halkı buluşturmaya
çalışan bir sürecin başlangıcıdır. Bu süreçle ilgili elbette bir
çok şeyi tartışacağız. Bu süreç neyi getirir, neyi götürür, biz
Kürt siyasetçileri, kanaat önderleri olarak, Kürt siyasi partileri
olarak nasıl bir çalışma içerisinde olduğumuzu burada tartışarak,
ortak yol bularak, ortak çalışma alanları oluşturarak bu süreci
karşılayacağız” dedi.
“SÜREÇ TEK TARAFLI İŞLENECEK SÜREÇ DEĞİLDİR”
Çözüm sürecin başlangıcıyla sonucuna kadar tek taraflı işleyecek
bir süreç olmadığına dikkat çeken Türk, diyaloglar oluşturarak,
tartışarak bu sürecin içerisinde yer alarak bu süreci götürmek
zorunda olduklarını söyledi. Türk, "Sadece bizim değil
muhataplarımızın da bu süreçle ilgili önemli sorumluluklarının
olduğunu da buradan ifade etmek istiyorum. Eğer bir süreçten, Kürt
sorununun çözümünden, barıştan söz ediyorsak, bugüne kadar inkar
edilen, reddedilen, hakkı, hukuku tanımayan bir halkın taleplerinin
esas alınması gerektiğini herkesin bilmesi ve görmesi
gerekmektedir. Eğer barış diyorsak barışın iki tarafı olur. Ortak
bir çalışma ile bu barışı güçlü hale getirebiliriz,
geliştirebiliriz, bu barışa katkıda bulunabiliriz. Sadece
süreçlerin bir tarafı ilerletmemesi veyahut bu süreci ben götürürüm
mantığı, eksik, yanlış, bizi yarın sıkıntılara götürecek bir süreç
olur” diye konuştu.
"SÜRECİN SAĞLIKLI İLERLEMESİ İÇİN HER TÜRLÜ KATKIYI SUNMAYA
HAZIRIZ"
Çözüm sürecinin sağlıklı ilerlemesi için katkı sunmaya hazır
oldukların aktaran Ahmet Türk, savaşın riskleri olduğu gibi barışın
da riskleri olduğuna dikkat çekerek, şunları ifade etti:
"Biz barışseverler olarak yıllardan beri bu acıların dinmesi için
büyük bir çaba gösterirken, halkımızın duygularını, düşüncelerini
çok iyi bildiğimizi, onlarla yaşamımızın tamamını paylaştığını
birilerinin görmesi, bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu süreç
belki bir taraf üzerinden yürümeyecek. Belki bu sürecin dışında
kalan kesimlerin de barış açısından, halklarımızın geleceği
açısından önemli katkılar da sağlayabilir. Buradan şunu ifade etmek
istiyorum ki barıştan söz edenler, kardeşlikten söz edenler,
halkların özgür geleceğinden söz edenler, bugün sorumluluk almak
zorundadır. Eğer bu tarihi bir fırsatı doğru bir şekilde
değerlendiremezse, tarihin huzurunda, Kürt halkının huzurunda vebal
altında kalacaklar, günah altında kalacaklar. Tabi ki barışa çok
değer biçiyoruz. Bu sürecin sağlıklı yürüyeceğine de inanıyoruz.
Sağlıklı yürümesi için de her türlü katkıyı sunmaya hazırız. Ancak
burada özellikle bunu paylaşmak istiyorum; barışın da riskleri var
savaşın da riskleri var. Yaşam, hayat risklerle doludur. Ama halka
öncülük edenler zaman zaman her türlü riski de alacaklardır. Bugün
içinde bulunduğumuz süreç risklerle dolu olmasına rağmen,
amalarımız olmasına rağmen, bazı kuşku ve endişelerimiz olmasına
rağmen, biz barışın yanında olduğumuzu açık bir şekilde göstererek
bu süreci götürmeye çalışacağız. Kürt halkının da bu süreçten
beklentileri var. Bazıları pazarlık yapmayız diyor. Biz de pazarlık
istemiyoruz. Ama inkar edilen bir halkın hakkını, hukukunu
savunuyoruz, ve asla taviz vermeyeceğiz. Bir hakkı savunmak
verdiğimiz mücadeleyi bir pazarlık olarak ortaya taşımak abesle
iştiraktır. Adeta siyasetçilere yakışmayan bir tavırdır.”
"KÜRT MESELESİ ARTIK ORTADOĞU MESELESİDİR"
Kürt meselesinin Ortadoğu meselesi olduğunu savunan Türk, Kürt
meselesi çözülmeden Ortadoğu’ya barışın gelmeyeceğini iddia etti.
Türk, “Bu barışı yapacak olanlar Kürtler ve Türklerdir. Biz
dışarıdan birileri baskı yapsın mantığında değiliz. Ama küçülen bir
dünya var, uluslararası ilişkiler var, Ortadoğu’da barış isteyenler
için aktörler olmalı, katkı sunacak girişimler olmalıdır. Kürt
meselesi artık Ortadoğu’nun bir meselesidir. Ortadoğu’da dört ayrı
parçada yaşayan Kürtler istikrara, özgürlüğe kavuşmadan Ortadoğu’ya
barış gelmez. 5 milyonluk nüfusu ile Filistin meselesinden daha
büyük ve geleceğin en önemli meselesine dönüşebilecek bir
meseledir. Evet sıra bizde. Başımız kendimiz kaşıyacağız. Bunun
öncülüğünü biz yapacağız. Bunun için olabildikçe demokrasi
mücadelesinde saflarımızı büyütmemiz lazım. Güçlü hale getirmemiz
lazım. Bizimle bugüne kadar beraber olmayan çok değerli
siyasetçileri kucaklamamız lazım, sürece katmamız lazım, bu
mücadeleyi büyütmemiz lazım. Öcalan’ın ifade ettiği gibi bütün
Kürtlere gidin, bu projeyi doğru anlatın. Bu proje Kürt halkının
geleceği için çok önemlidir. Bu proje sürece uygun, dünyadaki
gelişmeleri esas alarak yapılan bir projedir. Bunu doğru anlatın.
Elbetteki çözümle ilgili farklı düşünebiliriz. Ama biz yeni bir
dönemin önünü açmaya çalışıyoruz. Sorunları tartışarak, diyalogla
veyahut halkımızın gücünü ortaya çıkararak yeni bir alışkanlığı
güçlendireceğiz, esas alacağız. Büyük fedakarlıklar yapıldı, büyük
acılar çekildi. Bu mücadeleye büyük anlam kazandıranlar bizler
açısından asla ve asla unutulmayacak. Ama bugün bütün ağırlığın bir
kısmını omuzlarımızda taşımak zorundayız. Aslında bu süreç budur.
Bu sürecin sonu değil, yeni bir dönem, yeni bir başlangıçtır.
Hükümet ne kadar samimi tartışmaları yapılıyor. Bilemem. Ama bizim
nasıl baktığımızı bir çok açık bir şekilde dile getireceğiz,
savunacağız. Yanlış anlamasın samimi olmadığını söylemiyorum. Hata
çok samimi de olsa, toplumsal muhalefeti dengelemeye yönelik
basamak basamak süreci de ilerletebilir. Samimi olup olmadığını
tartışmayacağım. Halkımızın kafasını da karıştırmayalım. Gerektiği
zaman o samimiyetsizliklerinin cevabı da verilir, samimilerse o
samimiyetin ödülünü de veririz. Biz burada bugünden sonra
halkımızla, süreci paylaşmak ve demokratik zemini güçlü hale
getirecek bir çalışmayı yürütmek ve süreci götürmek zorundayız.
Bundan sonraki süreç biraz da bizim sorumluluğumuzda biraz da bizim
omuzlarımızdadır” dedi.
Yapılan konuşmanı ardında DTK Olağanüstü Kongresi basına kapalı
olarak devam etti. Kongrenin sonuç bildirgesi yarın açıklanacağı
belirtildi.
(İHA)