Leyla Zana’nın barış beklentisini dile getirmesinin, sorunun
çözümü için hükümeti işaret etmesinin hemen ardından savaş yanlısı
PKK’nın bu hamleyi yapması çok da şaşırtıcı değil bana göre…
Ne zaman barış için bir adım atılsa ne zaman barışa yönelik bir
hamle yapılsa ertesi gün onlarca tabutu diziveriyorlar
ekranlarımıza…
PKK kana susamış bir terör örgütü, barışa, silah bırakmaya,
masaya oturmaya falan niyeti yok…
Ama bizim kahraman olmaya hevesli bütün yöneticilerimiz her
seferinde bir öncekini unutarak başlıyorlar yapacaklarına, vahim
olan da gerçekten kanlı eylemlerle ülkede söndürmedik ocak
bırakmayan bu örgütün barışa evet diyeceğine inanmaları…
Oysa zaman bize gösterdi ki, bu örgütün amacı barış falan değil,
Leyla’yı Leyla yapan Mecnun'dur diyerek İmralı’yı işaret edenler,
dillerinden barış kelimesini düşürmeyenlerin her gece savaşla aynı
yatağa girmesi, barışı savaşla aldatması en söylenebilir tabirle
“şerefsizliktir”.
Barışa kurşun sıkıp sonra onun için savaştığını söylemek bir
açıklamaya sığsa bile insanlığa sığar mı hiç!
Şu an itibariyle yirmi dört asker evinin içindeki yangından
beslenenler, Uludere’nin intikamı gibi basit bir gösteri içine
düşenler bilmelidir ki bu ülkede yangın nerede çıkarsa çıksın
mutlaka size de sıçrar…
Bu yüzden…
Barışı sadece fiyakalı kelimeden ibaret sananlar, sözde özgürlük
mücadelesi veren, sözde hak isteyip can alan bu en azılı örgüte
yapması gereken onunla masaya oturmak değil artık.
"Savaşacağım" diye “kendini
parçalayan” bir örgüte “barışalım” demek
kadar komik bir şey olmasa gerek!
twitter.com/nsrnylmz