Barış kadından geçer ama...
Abone olGazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın düzenlediği Türkiye-Irak Kürdistan Hükümeti Kadın Gazeteciler Medya Çalıştayı başladı
HATİCE KÜBRA KOCAOĞLU / İNTERNETHABER
(ÖZEL) - Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın düzenlediği
"Türkiye-Irak Kürdistan Hükümeti Kadın Gazeteciler Medya Çalıştayı"
Kuzey Irak'ın Süleymaniye şehrinde başladı.
Türkiye'den ve Kuzey Irak'tan kadın gazetecilerin katıldığı çalıştayda toplumsal barış sürecinde medya ve kadının rolünü konuşuluyor.
Özellikle Türkiye'de barış sürecine girildiği bu günlerde yapılan bu çalıştayın ayrıca bir önemi var. Toplumsal barışın gelmesinde kadın gazeteciler olarak neler yapılabilir, medyanın dili nasıl barış diline evrilebilir gibi konuların tartışıldığı çalıştayda Kürdistanlı kadın gazeteciler ve Türkiye'den gelen kadın gazeteciler birbirlerini tanımaya ve anlamaya çalışıyor.
Türkiye'den Balçiçek İlter, Ceyda Karan, Elif Çakır, Zeynep Gürcanlı, Halime Kökçe, Emine Uçak, Esra Yalazan, Belma Akçura, Fadime Özkan gibi isimlerin de katıldığı çalıştaya Kürdistanlı kadın gazeteciler yerel kıyafetleriyle geldiler.
KÜRDİSTAN'DAKİ TÜRK OKULLARI BEŞERİ
YAKINLAŞMAYI SAĞLIYOR
Çalıştayın ilk kısmında konuşan Erbil ve Süleymaniye başkonsolosu Aydın Selcen:
"Başbakan Erbil'e yaptığı ziyarette hedefi tam sosyal ve ekonomik entegrasyon olarak koymuştu. Son dönemde özellikle enerji alanında yapılan iş birliklerinin ön plana çıktığını görmüşsünüzdür. Ancak enerji ve ekonomik işbirliği kadar sosyal işbirliği de çok önemli. Bunun da temel unsurları buradaki, Irak Bölgesi'ndeki okullarımız, hastanelerimiz ve medya kuruluşlarımız. 1994'ten bu yana faaliyet gösteren Işık okulları öğrenci sayısı 12 bine ulaştı. 2 dilli bir eğitim gerçekleştiriyorlar. 3 yıldan bu yana Bilkent Okulu da faliyete geçti. Bu beşeri yakınlaşma ortak geleceğimizi inşa ediyor. Bu ilişkiler Irak Kürdistan bölgesiyle derinleşerek devam edecektir." dedi.
KUZEY IRAK FARKLI SESLERE AÇIK!
Kürdistan Kadınlar Sendikası Başkanı ise Kürdistan bölgesinde çalışan kadın gazetecilere vurgu yaparak, o bölgede yaşanan acıların ardından hep bugünleri beklediklerini ifade etti: "Biz asırlarca acı ve baskı gören bir millet olarak hep bugüne bekledik. Sesimiz başkalarına gitsin onların sesi de bize gelsin. 91 ayaklanmasından sonra sesler renkler bu arada belli oldu. Bu da diyalog ve hoşgörünün tesbitidir. Biz her türlü rengi ırkı kabul ediyoruz. Bugünkü çalışmamız bunun bir parçasıdır. Bu özerk bölgede bir kaç medya kuruluşumuz var içlerinde de kadınlarımız aktif çalışıyor. Umut ediyoruz ki siz burda kadınlar vakfının çabalarını görmüş olacaksınız."
MEDYA "YARALARIN SÜRECİ"NDE ÖNEMLİ ROL OYNUYOR!
Çalıştayın organizasyonunu üstlenen Medialog Başkanı Tercan Ali Baştürk:
''Mezapotamya topraklarında kadın gazeteciler medya çalıştayı ayrı bir önem arzediyor. Kadim uygarlıklara ev sahipliği yapan uygarlıkların barış içinde bir arada yaşama başarısını gösteren bu coğrafya tekrar aynı başarıyı gösterecektir. Dayanılmaz acılar ve baskı dolu yılların ardından yaraların sarılması, sosyal ve bilimsel ilerlemenin gerçekleşmesi sürecine girmiştir. Öyle inanıyoruz ve umuyoruz bu noktada medya ve kadın öenmli bir rol oyanayacaktır. Medya birleştirici üslubu sayesinde yaraların süreci olarak adlandıracağımız bu süreçte önemli bir rol oynayacaktır.''
MEDYADA BARIŞIN DİLİ KADINLARLA SAĞLANACAK!
Türkiye'den katılan kadın gazetecilerden ilk sözü alan Balçiçek İlter, kadının medyadaki rolüne dikkat çekti:
"İnsan burda üzülüyor niye Kürtçe bilmiyorum diye. Herkesi kucaklayan bir medya hayalinden vazgeçip elimizdeki medyanın dilini düzeltmeye bakmalıyız. Ben bu süreçte kadınların medyada daha çok yer alması gerektiğini düşünüyorum. Kadınların sayıca medyada yer alması yeterli değil, karar mercilerinde yer alması gerekiyor. "Barış kadından geçer " Türkiye'de de herkesin dilindedir. Ancak bunun slogandan öte gerçek hayata geçirilmesi gerekiyor. Kadının barış odaklı düşünmesi, sorunları çözmedeki pratikliği ve yumuşak dili medyada da hakim olmalı. Basın özgürdür ama bazı kırmızı çizgileri vardır. Bu kırmızı çizgiler insanı hedef alan kırmızı çizgilerdir. Bu kırmızı çizgilerin özellikle erkek mestekdaşlarım zaman zaman da kadın meslektaşlarım tarafından nasıl çiğnendiğini gördüm. Medyada barışın dilini kadınlarla yakalamak mümkün hem de ufak dokunuşlarla…"