Barış dini olarak İslam'ın kanlı tarihi!
Abone olRadikal yazarı Ezgi Başaran, Tarih dergisinde yayınlanan 'Din adına işlenen günahlar' başlıklı yazının detaylarını köşesine taşıdı.
Radikal yazarı Ezgi Başaran, bugünkü köşesinde Tarih
dergisinin bu ayki sayısında İslam dini ve kanlı savaşlar üzerine
yayınlanan röportajların detaylarını köşesine taşıdı.
Gezi Parkı olayları sırasında kurduğu 'Yeryüzü
Sofraları'yla dikkatleri üzerine çeken İlahiyatçı İhsan
Eliaçık'ın açıklamaları ise olay yaratacak nitelikte.
Ezgi Başaran'ın köşesinden aktardığı kadarıyla İhsan Eliaçık, İslam
adına işlenen cinayetler ve katliamlara ilişkin şunları
söyledi:
"Müslümanlar ancak kendilerini savunmak için silaha
başvurabilirler. Savunma sözkonusu değilken bir yeri işgal etmek,
fethetmek, haraca kesmek, birilerini din adına öldürmek diye bir
şey yoktur. Peygamber zamanındaki durum da genel hatlarıyla
böyleydi… Müslümanlar arası şiddetin kökeninde bir siyaset ve
iktidar mücadelesi vardı… Kerbela olayında olduğu gibi zorbalık
yapıp büyük günahlar işleyenler, yaptıklarını meşrulaştırmak için
kelam üretmeye, uydurmaya başladılar.
Mesela, büyük hadis kitaplarından herhangi birinin iman bölümü
açıldığı zaman şunların yazıldığı görülür:
Kalbinde hardal tanesi kadar imanı olan bir kimse deniz köpüğü
kadar günah işlemiş olsa bile affolur. Yani Kerbela’da bu
katliamları yaptım ama kalbimde iman var. O zaman bu günahların
iffedilmesi lazım çünkü peygamberimiz böyle buyurmuş.
Bu uydurmalara daha başka bir çok örnek
verebiliriz:
İkindi namazı kılanların o günkü günahları affolur, Cuma namazı
kılanların o haftaki günahları affolur, hacca gidenlerin bir yıllık
günahları affolur. Arafat’a çıkanın kul hakkı da affolur.
Bunların hepsi uydurmaydı ama hadis kitaplarına geçince
nesilden nesile aktarıldı, bunların etrafında bir ilahiyat üretildi
ve günümüze kadar ulaştı… Emevilerden sonra gelen
Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar dönemleri bu açıdan birbirinin
devamıdır. Bu 14 asır boyunca İslam dünyasında barış içinde geçen
10 yıl bile yoktur.”
HALİFELERİN MARİFETLERİ
Yine aynı dosya için “Halifelerin marifetleri…” başlıklı bir makale
yazan Necdet Sakaoğlu ‘boyun uçurma ve kafir kesme
kültürünün’ halk arasında nasıl günlük bir sohbet
malzemesi olarak yayıldığını anlatıyor. “Günümüzde giderek
kabaran bir insanlık tehdidi, her bombayı, mermiyi bir Allahü ekber
nidasıyla atmak… Asıp kesmenin sevap olduğunu anlatan, Dört Halife,
Muaviye-Yezid savaşımlarını özendiren yayınlar, inanç ve
saplantılarını besleyen yüzlerce yıllık bir gaza literatürü de
mevcut. Bunlar dünlerde cami kapılarında, Namaz Hocası, İlmihal,
Mevlid-i şerif kitapçıkları yanında ve onlardan çok satılırdı…
Olağanüstü asıp kesme öyküleri anlatılan bu kitapçıklar, kasaba
çarşılarındaki iş durgunluğunda üçü beşi bir araya gelen esnaf
arasında ve kahvelerde sesli okunur, ilkokul-ortaokul çocuklarının
çantalarından eksik olmaz, okuryazar köylüler de söğüt gölgesinde
okurlardı. Kitapların ortak kurgusu kafir kesme, öteki dinlerden
olanları boynunu uçurarak öldürmektir.”
Ezgi Başaran, köşesinden Tarih dergisinin yazısını neden paylaştığı
ise şu cümlelerle açıkladı:
"Şu basit tarihi izleği iki paragraf halinde önünüzde bulduğunuzda,
Selefiliğin ve Vahabiliğin nasıl oluştuğunu, ne manaya geldiğini de
bir lokma okuduğunuzda “Bizi Batı bu hale getirdi” cümlesinin
ötesine geçilmesi gerektiğini görüyorsunuz. Çok net. Asıl hüzünlü
olan bu konuların Müslümanlar tarafından böylesine açık ve basit
biçimde tartışılamaması. İşte bu yüzden #tarih dergisinin yaptığı
işi ‘dev hizmet’ olarak yorumlayıp, herkesin haberdar olmasını
istedim.
Çoğunluğun bunlardan haberdar olduğu günlerden bir gün, belki, iyi
insan olmak ile dindar insan olmak arasındaki bağın cılızlığını,
dürüst insan ile dini metinleri kötülüklerine bahane diye kullanan
insan arasındaki farkın kıymetini de konuşabiliriz. Bir gün, belki,
sekülerizmin faydalarını dile getirebiliriz."