Banka batıran vatanı cennet görüyor
Abone olBayrakları bayrak yapan üstündeki dolardır. Toprak eğer üzerinde soygun yapılıyorsa vatandır.
28 Şubat sürecinde Erbakan Ailesi'ne yönelik sert çıkışlarıyla
tanınan ve Beyaz Enerji operasyonunu yöneten dönemin Jandarma Genel
Komutanlığı Harekát Dairesi Başkanı Tümgeneral Osman Özbek,
‘‘Sahipsiz Türkiye’’ adını verdiği ikinci kitabında, bu operasyonun
perde arkasının yanısıra, banka batıran patronları da yazdı. Emekli
olan Özbek, batık banka patronları ile ilgili olarak, esprili bir
ifade ile şu satırları yazdı: "Bayrakları bayrak yapan üstündeki
dolardır. Toprak eğer üzerinde soygun yapılıyorsa vatandır".
‘‘Anlaşılan o ki, bunların mukaddes kitapları biraz farklı. İlk
emir sanki ‘oku' değil de ‘yürüt' ya da ‘okut' veya bunlara göre
Özbek, Ümit Yayıncılık tarafından basılan kitabında, batık bankalar
ve patronlarıyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: HER CEPTEN 246
DOLAR Toplam borçlarımızın yüzde 12'sini oluşturan her Türk'ün
cebinden 246 dolar götüren batık bankaların öyküleri eğlenceli
olduğu kadar da düşündürücü. Uzmanların raporlarına göre banka
patronlarının yolaçtığı 40 milyar doların bugüne kadar sadece yüzde
3.8'i tahsil edilebilmiştir. Eğer Cumhuriyetin ilk yıllarındaki o
büyük heyecan, o şeffaflık bugün de olsa verdiğimiz vergilerin
yüzde 36'sının soygunlara ve vurgunlara gitmesine seyirci kalabilir
miydik. Veya bütçemiz yüzde 56 oranında bir açık verebilir miydi?
Bankalardaki durum böyle olunca siyasetteki ortaklarına düşen görev
IMF'ten aldığımız dolarların 15 milyarını bu bankaların görev
zararlarına, 5 milyarı da hortumculara vermek oluyordu. Nedeni
devlet sırrı olduğu için açıklanamıyordu. ECEVİT'E SİTEM Özbek,
Beyaz Enerji soruşturmasını yürüten Savcı Talat Şalk'ın başka bir
göreve atanmaması için dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'le
makamında yaptığı ikili görüşmede, ‘‘Ülkenini soyulması ve
soyguncuların olası siyasi uzantılarına karşı tek bir söz
söylememesinin’’ kendisinin üzdüğünü belirtti. Özbek, Savcı
Şalk'ın, soruşturma ile ilgili bilirkişi raporunun birer kopyasını
yanlış ve eksik bilgi aktarılmasının önüne geçmek için jandarma
tarafından dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcısı
Devlet Bahçeli'ye verilmesini istediğini bu isteğin aynı gün yerine
getirildiğini de açıkladı. Özbek, dönemin Hükümeti'ni, ‘‘Savcının
ve jandarmanın bu hassasiyeti ve dürüstlüğüne karşın Başbakan'ın
teşekkür edip, ilgilileri kutlayacağı yerde hükümetin devre dışı
bırakıldığını iddia etmesini anlamak mümkün değil’’ dedi. ANKARA
Erbakan'a ‘Suudi kamyon’ demişti Osman Özbek Refahyol döneminin
Başbakanı Necmettin Erbakan için sarfettiği ‘p...... adam' sözleri
ile gündeme gelmişti. 28 Şubat sürecinde adı hep Erbakan Ailesi'ne
yönelik çıkışlarla duyulan Özbek, 28 Şubat'ı eleştiren Erbakan'a
da, ‘‘Cumhuriyete ve Türk halkına Suudi plakalı bir kamyon çarptı.
Tabii şoförün ehliyetine de el konuldu’’ yanıtını vermişti.
Meclis'in önünde milletvekili asalım Osman Özbek, 2002 yılının
Nisan ayında Atüatürkçü Düşünce Derneği'nin Zonguldak'ta
düzenlediği bir toplantıda yaptığı konuşma ile de gündeme gelmişti.
Özbek bu toplantıda şunları söylemişti: ‘‘Meclis Başkanı, bir ayda
20 kez doktora giderek 70 milyar lira sağlık harcaması yapan
milletvekili olduğunu söylüyor. Bu Türk olabilir mi? Ben bunu
yapanın kanından şüphe ediyorum. Bir simitçi Meclis'in önünde
kendini asabiliyorsa, bu milletvekilini de Meclis'in önünde asmak
lazım.’’ Soyuyorum işte var mı diyeceğin Osman Özbek, kitabında
batık banka patronları ile ilgili şu ilginç değerlendirmeleri
yaptı: DİNÇ BİLGİN: Devletten aldığı Etibank'ı batırıp, 600 milyon
doları halka yükleyen Sabah Gazetesi'nin sahibi Dinç Bilgin bir
süre hapis yattıktan sonra şimdilerde serbest. MEHMET EMİN
KARAMEHMET: Sahibi olduğu Pamukbank'ı 1989'dan 2002 yılına kadar
‘‘batık’’ olarak elinde tutan Mehmet Emin Karamehmet, kredilerinin
yarısını kendi şirketlerinde kullanınca bankası battı ve sonuçta
vatandaşın sırtına 2.7 milyar dolar yüklenirken, Karamehmet basında
çıkan haberlere göre hálá dünyanın 29. zengini olarak lüks yaşamını
sürdürebilmektedir. HALİS TOPRAK: Sahibi olduğu Toprakbank'ın içini
boşaltan Halis Toprak'ın vatandaşın sırtına yüklediği bedel 675
milyon dolar. İşin ilginç yönü Halis Toprak'ın suçunu itiraf etse
de hálá serbestçe dolaşabilmesi ve milli iradeyi bayrak yaptığını
iddia eden bir siyasi parti genel başkanı tarafından evinde ziyaret
edilebilmesi, insanın aklına bir şarkının sözlerini günümüzün acı
gerçeklerine göre değiştirip, söylemek geliyor: ‘‘Soyuyorum işte
var mı diyeceğin.’’ Tabi sevdiği için soyuyor, tamamen duygusal,
kesinlikle başka neden yok. CAVİT ÇAĞLAR: ABD'de tutuklanan Cavit
Çağlar'ın serbest bırakılması için hakime 5 milyon dolar kefalet
ücreti önermesi, mahkeme heyetini hayrete düşürürken,
cumhuriyetimizin kuruluşunda emeği, temelinde harcı olan dönemin
İçişleri Bakanı Fethi Okyar'ın piyasa değeri 7.5 lira olan mürekkep
hokkasını biraz pahalıya aldığından dolayı yargılanmasını
anımsadıkça insan eriyor, utanıyor, kahroluyor.