Kayseri'de 30 yıl öncesine kadar devam eden ancak unutulan yemek kültürü arasında bamya önemli bir yer tutuyor. Bamya yemeğinin sofrada bütün yemeklerin üzerine yenilmesi en önemli özelliklerinden. Bunun altında yatan püf nokta antibiyotik özelliği taşıması. Bamya, bütün yemeklerin üzerine yenildiğinde sağlık açısından çok fayda sağladığı gibi yenilen yiyecekleri kolayca hazmetmeyi sağlıyor. Diyetisyenler, içerdiği besinler sayesinde bamyanın insan sağlığı için çok faydalar sağladığını aktarıyor. Bunlar arasında en önemlisi antibiyotik özelliği gösteriliyor. Sindirimi kolay olduğu için bamya hasta, yaşlı ve diyet yemeği yemek zorunda olan kişilere de öneriliyor. Lif oranı yüksek olduğu için bamya kabızlık rahatsızlığına iyi geliyor. Bamyanın çiçeklerinin suyla karıştırılıp ezilmesiyle elde edilen sıvının içilmesi de göğsü yumuşatıyor. Aynı sıvı, çıbanlara dıştan sürülerek onların olgunlaşmalarını sağladığı bilinen özellikleri arasında. Uzmanlara göre, bamyanın besin değeri oldukça yüksek. 100 gram taze sebze olarak bamyanın besin değerleri arasında şunlar yer alıyor: 30 kalori, 2,2 gr. protein, 8,7 gr. karbonhidrat, 0,2 yağ, 1 gr. lif, 5 mgr fosfor, 17 mgr kalsiyum, 0,1 mgr demir, 20 mgr sodyum, 18 mgr. potasyum, 5 mgr. magnezyum, 0,02 mgr. B1 vitamini, 0,02 mgr. B2 vitamini ve 5 mgr. C vitamini. Kolesterol oranı ise sıfır düzeyinde. Zade Baharatları yetkilisi İbrahim Sivritepe, 30 yıl öncesine kadar evlerde ve düğün yemeklerinde bamyanın bütün yemeklerin üzerine yenilenerek tüketildiğini hatırlatıyor. Çok eskiye dayanan bu kültürün yok olduğuna dikkat çeken İbrahim Sivritepe, bamyanın bu şekilde tüketilmesinin o dönemdeki düşünceye göre, antibiyotik özelliğinden dolayı insan sağlığına sağladığı fayda ve yenilen bütün yemeklerinde hazmedilmesinde kolaylık sağlıyor olması şeklinde gösteriyor. İbrahim Sivritepe, şehirde düğün yemeklerinin evlerde yapıldığı dönemi hatırlatarak, "Düğünlerde ve eve gelen misafirlere ikram edilen yemekler hemen hemen standarttı. İkramın en başında çorba gelirdi. Ardından kavurma, kuru börek, muhallebi, üzüm hoşafı, komposto, salata, yaprak sarması ve ardından tatlı verilirdi. En son olarak bamya yemeği ikram edilirdi. Sofradan kalkılırdı." dedi. Kayseri'de yaşanan bir olayın halen anlatıldığını belirten Sivritepe, şöyle konuştu: "Avrupa ülkesinden gelen birisi Kayseri'deki düğün yemeğine misafir olur. Burada ikram edilen yemeklere dikkat eder. İnsanların yemekleri yemesini izler. Kendi ifadesine göre bu kadar yemeği yedikten sonra insanların rahatsızlanmasını bekler. .. …Ancak sofrada en sona bamya gelince düşüncelerini sesli olarak insanlara anlatır. Bu kadar yemeği hazmetmenin zor olacağını ama bamya çorbası gelince bu düşüncesinin değiştiğini anlatır. Bamyanın bu şekilde tüketilmesinin faydasına işaret ettiğini biliyoruz."